Düşünebileceğim başka bir şey var mı diye baktım aklımın sağına soluna. Yok. Peki. Zaten hayat da yetmeyecek düşünmeye her şeyi... Biz insanlar, sadece iyi bir performans gösterip öyle ölmek istiyoruz. Yoksa, başka yapacak bir şey yok!
Üçüncüsü ise insanın başkalarıyla barışı, iyi geçinmeyi, yaşamın sürdürülmesi konusunda işbirliği yapmayı sevmesidir. İşte bu yüzden insanlar nezdinde selamlaşmayı yayma ve yemek ikram etme yollarıyla sevgiyi kökleştirmek iyi; kötü sözler söyleyip insanları yanından uzaklaştırmak, iyiliğe karşı nankörlük yapmak ve benzeri şeyler kötüdür. Şayet insanlar bahsedilen davranışları, iyi gördükleri bu şeylere bir vesile veya onlar için bir engel olarak görme noktasında bu tarz tabii bir eğilim sahibi olmasalardı, bu konular hakkında insanların salt akılları tek başına ne iyi ne de kötü diye hüküm verirdi. İşte bu yüzden biz barış içinde yaşamayı sevmeyen ve başkasına baskı yapmaya meyleden bir topluluk olduğunu da görmekteyiz ki onlar nezdinde en zevkli ve en iyi şey; hücum edip baskın yapmak, yağmalamak, savaşmak ve öldürmektir.
Evet insan kendine inanmalı, evet insan kendine güvenmeli, evet insan düşünce kalkacağına, yeniden başlayabileceğine ve potansiyelinin sınırsız olduğuna inanmalı..
“İnsanlar dış ve iç etkilerin bir karışımıdır ve bunların hepsi kontrol edilemez. Bazen, sadece bazen, biz olduğumuz kişiyizdir. Denizde bile yılan yılandır.”
Biz insanlar, sınırlarımızı bilmeden kendi aklımızı beğeniyoruz, öğrenmiyoruz, akıllanmıyoruz. Her şeyi anladığımız zaman da genellikle iş işten geçmiş oluyor.