Teröristler zihin kontrolü ustalarıdır. Az sayıda insanı öldürseler bile milyarlarca insanı dehşete düşürmeyi, AB ve ABD gibi büyük siyasi yapıları sarsmayı başarıyorlar. 11 Eylül 2001'den bu yana her yıl, Avrupa Birliği'nde yaklaşık 50, ABD'de 10, Çin'de 7 insanı öldürdüler ve dünya genelinde bu sayı 25 bine çıktı (çoğunlukla Irak Afganistan Pakistan Nijerya ve Suriye'de).
Oysa trafik canavarı her yıl yaklaşık 80 bin Avrupalıyı, 40 bin Amerikalıyı, 270 bin Çinliyi ve dünya genelinde 1,25 milyon insanı öldürüyor.
Her yıl diyabet ve şekerden yaklaşık 3,5 milyon, hava kirliliğinden 7 milyon insan ölüyor.
O halde neden terör bizi şekerden daha çok korkutuyor ve neden hükümetler kronik çevre kirliliği yüzünden değil de ara sıra yaşanan terör olayları yüzünden seçimleri kaybediyor?
Klimatoloji hava olaylarının genel karakteriyle ilgilendiği için, daha çok uzun zaman süreleri ve ortamalarla ilgilenir. Meteoroloji ise olayları görüldükleri an ya da kısa bir süre için ele alır.
"Sonunda anladım ki belirleyici etken benim. İklimler benim bakış açıma göre oluşuyor. Hava, o günkü ruh halime göre değişiyor. Sonunda olayları, insanları, her şeyi benim fikrim belirliyor."
Bir keresinde, çok sevdiğim biri bana "Duygular, hava olayları gibidir. Gelip giderler," demişti.
Eh, madem duygular hava olaylarına benziyor, o zaman ağlamak da yağmur gibidir.
Ne olurdu, Odette'le ikisi aynı evde otursalardı; Odette'in evi onun da evi olsaydı, hizmetçiye öğle yemeği için ne hazırladığını sorduğunda aldığı cevap, Odette'in menüsü olsaydı; Odette Bois de Boulogne Caddesi'nde sabah yürüyüşü yapmak istediğinde, kendi canı istemese de iyi bir koca sıfatıyla ona eşlik etmek, hava sıcaksa
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
20. yüzyılın ikinci büyük devrimi çok küçük boyutları ele alan fizikte ortaya çıkar: kuantum fiziği. Çevremizde gördüğümüz her şey, hava, su, ateş ve toprak bir metrenin on milyarda biri büyüklüğündeki atomlardan; atomlar kendilerinden on bin kat küçük çekirdek ile bir milyar kat küçük elektronlardan; çekirdek ise kendinden on kat daha küçük nötron ve protonlardan oluşmaktadır. Atom çekirdeğindeki proton ve nötronlar da, temel parçacık olan kuarklardan meydana gelmektedir. Böylesi küçük varlıkların (mikrokozmos) davranışlarının günlük hayatta (makrokozmos) gözlemlediğimiz cisimlerden farklı olduğunu varsayıyoruz. Çok küçük boyutlarda geçerli olan kuantum mekaniği yasalarına göre, atomaltı parçacıkların konumları ne kadar yüksek hassasiyetle ölçülürse, hızları o kadar az hassasiyetle bilinebilir (Heisenberg belirsizlik ilkesi); hem dalga hem parçacık özellikleri gösterirler; devinim sırasında belli bir yörünge izlemezler; verilen bir durumdan diğerine geçerken gözlenemeyen ara durumlar geçirirler. Özetle, mikrokozmosa uyguladığımız doğa yasaları ile makrokozmosu değerlendirirken ortaya attığımız doğa yasaları arasında ontolojik bir kopuş söz konusudur. Çünkü beynimiz makrokozmosta evrimleşmiştir. Çevremizdeki olaylara tepki vermeye yönelik olarak evrimleşen zihnimiz, atom altı dünyasındaki günlük hayatta alışkın olmadığımız olayları yorumlamakta yetersiz kalır.
- Biraz hava alalım, bir tütün esrikliğiyle, Övünçle seyredelim anıtları,
Tartışalım son olayları,
Ayarlayalım saatleri alan saatlerinden, Sonra yarım saat oturup içelim biramızı.
.