Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dış dünyada karşılaştığımız her şeyin bir kaynağı vardır ve bu kaynağı düşüncelerimizde aramak gerekir. İstediğimiz sonuçlara ulaşmayı arzuluyorsak, düşüncelerimizi gözlemlemeye ve onları kontrol etmeye başlamalıyız, çünkü düşündüğümüz her şey bir rezonans alanı yaratır.
Reklam
"Seni bulmaktan önce aramak isterim. Seni sevmekten önce anlamak isterim. Seni bir yaşam boyu yitirmek değil de, Sana hep hep yeniden başlamak isterim."
Sayfa 48 - Yapı kredi yayınlarıKitabı okuyacak
“ Ey Hakk’ı bulan kişi, sanma ki sen O’nu(cc), kendi elinde olan bir güçle buldun. O(cc) buldurmasa sen nasıl bulursun? Ve ey Hakk’ı bulamayan kişi, O(cc) kendisini sana buldurmadı sanma! Sen O’nu(cc) aramak için verilen gücü, yanlış yerlerde tükettin!”
-Ya kaderine razı olmalı insan... uysalca... ya da kaderini aramalı. - ... Aramak için inanmak gerekir!
Sayfa 296Kitabı okudu
Gerekliyiz birbirimize. Yalnız karanfiller aşkına değil yalnız balı aramak için değil: Ellerimiz gerek bize.
Reklam
"Bir kimse arıyorsa, gözü aradığı şeyden başkasını görmez çokluk, bir türlü bulmayı beceremez, dışarıdan hiçbir şeyi alıp kendi içine aktaramaz, çünkü aklı fikri aradığı şeydedir hep, çünkü bir amacı vardır, çünkü bu amacın büyüsüne kapılmıştır. Aramak , bir amacı olmak demektir. Bulmaksa özgür olmak, dışa açık bulunmak, hiçbir amacı olmamak. Sen, ey saygıdeğer kişi , belki gerçekten arayan birisin, çünkü amacının peşinde koştuğundan hemen gözünün önündeki bazı şeyleri görmüyorsun."
"Umumun zıddına düşünen ancak delilerdir. Bunun için sonsuz özgürlüğün hakiki temsilci ve savunucularını diğer insanların arasında aramak hatadır."
Sayfa 9
İkame Arzusu
Bir insanın işi meşgul olunmaya değerse, o insan muhtemelen kendi işiyle meşgul olur. Fakat öyle değilse, o kişi kendi anlamsız işleri yerine başkalarının işiyle meşgul olur. Başkasının işini dert etmek şu şekillerde ortaya çıkar: Dedikodu yapmak, kirli çamaşırlar aramak, başkalarının işine burnunu sokmak ve ayrıca toplumsal, millî ve ırksal konulara aşırı ilgi göstermek. Kendimizden kaçıp uzaklaşmak suretiyle ya komşumuza yük olur ya da onunla gırtlak gırtlağa geliriz.
Değişim Arzusu
Geleceğe duyulan korku bugüne sarılmamıza sebep olurken geleceğe duyulan inanç değişime açık olmamızı sağlar. Zengin veya fakir olsun, güçlü veya zayıf olsun, çok şey başarmış veya pek az şey başarmış olsun, herkes gelecekten korkabilir. Bugün bizim için mükemmelse ve olsa olsa bunun gelecekte de düzgünce sürmesini umabiliyorsak, değişim ancak bozuluşu ifade edebilir. Bu nedenle, olağanüstü başarı sağlamış ve dolu dolu, mutlu hayatları olan kişiler sıkı yeniliklere genellikle karşıdırlar. Sakat veya orta yaşını geçmiş kişilerin muhafazakârlığı da geleceğe yönelik korkudan doğmaktadır. Bunlar etrafta çürüme alametleri ararlar ve herhangi bir değişimin iyilikten ziyade kötülük getireceğine inanırlar. Düşkün yoksulun da geleceğe dair bir inancı yoktur. Bunlar için gelecek, içine mayınlı tuzaklar gizlenmiş bir yol gibi görünür. Bu yolda ihtiyatlı yürümek gerekir. Bir şeyleri değiştirmek bela aramak demektir.
Reklam
Kur'an-ı Kerim tilavetine atfedilen abartılı ehemmiyetin psikolojik açıklamasını bu vakıada aramak gerek: Kur'an-ı Kerim'i okuyor, yorumluyor ve sonra tekrar okuyorlar. İnceliyor ve sonra tekrar okuyorlar. Aynı cümleyi, okuduklarını bir kez dahi tatbik etmekten kaçınabilmek için, binlerce defa yineliyorlar. Kur'an'ı günlük hayatlarına nasıl uygulayacakları meselesinden kaçabilmek içinse Kur'an'ın nasıl telaffuz edileceğine ilişkin titiz ve kapsamlı bir bilim dalı yarattılar. Nihayetinde de Kur'an'ı anlaşılabilir bir mana ve muhteviyattan yoksun, yalın bir sese dönüştürdüler. Söz ve amelin birbirini tutmadığı, sefahat, ahlaksızlık, adaletsizlik ve korkaklığın kol gezdiği heybetli lakin boş camileri, ülküsüz ve cesaretsiz büyük beyaz sarıklıları, ikiyüzlü şekilde kullanılan İslami tabirleri ve dindarlık tavırları ve imandan yoksun din anlayışıyla Müslüman dünyasının tüm realitesi, Kur'an'a (ve rolüne) ilişkin içinde bulunulan çelişkinin dışa yansımasından başka bir şey değildir. Bu kitaba duyulan güçlü bağlılık ile onun umdelerinin hayata tatbikinin mutlak bir şekilde göz ardı edilmesi hâli adım adım birbiriyle kaynaştırıldı. Kur'an'la olan münasebete ilişkin söz konusu durum, Müslüman halkların güçsüzlüğü ve geri kalmışlığının birincil ve en mühim müsebbibidir. Evrensel öneme sahip başka bir sebep de tedrisat, en geniş manada yetiştirme sistemidir.
Sayfa 33
Akıllarını rütbeyle bozmuşlardı; on altı yaşında delikanlılar işi az, yan gelip yatılacak işlerden dem vuruyordu. Şüphesiz bunun sebebini akıllarının kıtlığı kadar, çocukluk ve ilk gençlik devrelerinde daima gözleri önünde bulunan kötü örneklerde aramak lazım. İğrenç derecede ahlaksızdılar. Ahlaksızlıkları gösteriş, yapmacık doluydu; elbette ahlaksızlığın arasında zaman zaman baş gösteren yapmacık bir kinizmle gençlik, tazelik de görünüyordu, ama bu tazelik dahi sevimsizdi, çünkü yaptıklarının hepsi yalana dayanıyor, yalana bürünüyordu. Hepsinden son derece nefret ediyordum, ama kendim onlardan da aşağıydım o başka.
Sayfa 73 - İş bankası
Bazen çok hareketliydim. Bu aslında aramak demekti. Dinginleştiğim, sabitlendiğim zamanlarda ise bekleme pozisyonu alıyordum. Ama sanırım en kötüsü beklemekti. Ne beklediğini bilmeden beklemek. Hayat akıp giderken boşa aktığını bilmek, ama hiçbir şey yapamamak. Bir işaret gelene kadar öylece durmak. Bunu fark ettiğimde otuzlu yaşlarımı sürüyordum. Beklediğim, aradığım şeyin ne olabileceğini sorup duruyordum kendime. Daha fazla zaman kaybetmek istemiyordum, hayatımın avucundan akıp gitmesinden korkuyordum. Elleri boşluğu yoklayarak yürüyen bir kör gibi karanlıkta sarılacak bir şey bulmaya çalışıyordum.
Sayfa 112
"Birbirimize rastlamadan evvelki hayatımız sahiden birbirimizi aramaktan başka bir şey değilmiş... Ne aradığımızı bilmeden aramak..."
Sayfa 133Kitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.