Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
‘’ Ölünün arkasından yas tutma geleneği eski Türk toplumlarından günümüze ulaşmış bir gelenektir. Bazı kesimlerin yas tutma geleneğinin İslam kültürü ile bağdaştırılması yanlış bir düşüncedir… Aksine 40 gün yas tutma gibi uzun yas süreleri Arap kökenli İslam alimleri tarafından hoş karşılanmamıştır. Ancak Türkler İslamiyeti kabul ettikten sonra da yas tutma geleneğinden vazgeçmemiş, bunu mevlit, Kur’an okuma gibi dini motiflerle süsleyerek milletimize has Türk-İslam geleneği oluşturmuşlardır. Mezartaşı konulması ve yakınlara yapılan mezar ziyaretleri de aynı şekilde Türklere has geleneklerdir. Örneğin Göktürklerde her Mayıs ayının ikinci haftası ata mezarları ziyaret edilir ve kayın ağaçları dikilirdi. Günümüzde ise özellikle Anadolu’da Ramazan ve Kurban bayramları öncesi, Arefe günlerinde yakınların mezarları ziyaret edilir. Eylem değişmemiş ancak İslam kültürüne uyarlanmıştır.’’
Arap geleneği
Arap geleneği cariyelerden doğan çocukları da esir sayıyordu. Yalnız bu çocukların zeki ve seçkin olmaları durumunda, babaları isterse kendi neseplerine kabul ederek evlat kabul edilebilirlerdi.
Sayfa 117Kitabı okudu
Reklam
Anaksimandros ve başkaldırının erdemleri Rovelli’ye göre kesinliği kabul etmeme kabiliyeti sayesinde bilim dünyaya her defasında yeni bir gözle bakabiliyor. Başkaldırının nasıl bir erdem haline gelebileceğini ve eleştiriye açıklığın yaratıcı sonuçlarını hatırlatmasıyla bile okunmayı hak ediyor Miletli Anaksimandros MÖ 6. yüzyılda her şeyin
Mezar taşı dikme geleneğinin, Türkler'in yaşadığı ve Orta Asya'dan gelme olduğu düşünülmektedir. Bir kısım Arap İslam ülkelerinde mezara taş dikme geleneği görülmez. Aksine ölünün gömülmesinden sonra yerin kaybolması istenir. Bu gelenek Türklerin atalar kültürüne dayanır. Türk'lerde mezarlar çok temiz ve bakımlıdır. Bu mekanın düzenlenmesinde kullanılacak bitki ve ağaçlara kadar her husus en ince ayrıntısına kadar düşünülmektedir.
Sayfa 183Kitabı okudu
Muhafazakarlar ve modernistler
Öyle reformlar vardır ki içinden bir milletin bilgeliği ortaya çıkarken, diğer taraftan ihanetlerin en büyüğünü barındıranlar da vardır. Yakın tarihimizde Japonya ve Türkiye örnekleri bu hususta klasik durum arz ederler. XIX. asrın sonu ve XX. asrın başında bu iki ülke benzer ve kıyaslanabilir durum arz ediyorlardı.ikiside eski birer
Sayfa 25 - Fide yayınlarıKitabı okudu
Trobadour ve Trovere'ler
"12. ve 13.yy.da fransa’da yaşamış lirik şairler ve şair müzisyenlerin genel isimleri. bu şair ve müzisyenler almanyada minnesanger ve meistersanger, fransa’da jongleur ve menestrel gibi adlar da alırlar. troubadourlar fransa’nın güneyinde yaşamış ve provencal dilinde (langue d’oc) eserler yaratmışlardır. trovereler ise fransa’nın kuzeyinde
Reklam
315 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Ehmedê Xanî (1651-1707) 17. Yüzyılda yaşamış Kürt edebiyatçı, şair, tarihçi ve islam âlimi. Arapça, farsça, osmanlıca ve kürtçe dillerine hakim olan Xani'nin Mem ile Zin mesnevisi, islam dünyasındaki mesnevi geleneği açısından bakıldığında son derece önemli özellikler göstermektedir. Kürtler arasında yaşayan "Memê Alan" destanını temel
Mem ile Zin
Mem ile ZinEhmedê Xanî · Everest Yayınları · 20192,213 okunma
Roma'nın Varisleri
Fatih'in İstanbul'un fethinden sonra 'hakan','sultan','padişah've 'kayzer' unvanlarını kullanması şüphesiz tesadüf değildir.Bu dört unvan,Fatih'in kendinde birleştirdiği dört siyasi geleneği temsil eder: Hakan, Türk kağanlık geleneğini; Sultan,Arap siyasi geleneğini; Padişah, Fars devlet geleneğini ve son olarak kayzer, Roma emperyal-i idare geleneğini temsil eder.Bu unvanlar sayesinde Fatih, diğer etnik gruplara mensup tebaasını kucakladığını mesajını verir.
Sayfa 197Kitabı okudu
704 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Yüzyılın en büyük SPOİLER çalışması. Kitabımız çok güzel. Öyle ki sizlere yer yer kendinizin araştıracağı yerler bile bırakıyor. Sanırım kitabı uzunca bir süre hem araştırarak hem de okuyarak devam edeceğim. Elimden geldiğince de alıntı yaparak ilerlemeye çalışacağım. ÖNCÜLER İlk bölümümüz “Öncüler” şeklinde ilk Türk devletlerini işliyor.
Türklerin Dili
Türklerin DiliFuat Bozkurt · Eğitim Kitapevi · 20128 okunma
312 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
21 günde okudu
Kitap bir doktora tezi ve ilk kez 2012 yılında kitap haline getirilmiş. Rivayet edilen hadislerin, vahiy döneminden sonraki süreçte ataerkil bakış açısı ve gelenekselliği ile nasıl yorumlandığını. Peygamber Efendimizin müjdeleyici, kolaylaştırıcı, hoşgörülü tavırlarına nasıl da aykırı bir şekle dönüştürüldüğü, İslam geleneği ile özdeşleştirilen bir çok ataerkil geleneğin aslında cahiliye arap yada israiloğullarından süregelen gelenekler olduğu, vahiy döneminde kadınların sosyal hayattaki konumlarını, olaylar ile okuyucuya aktarıyor. Bir çok ayetinde alıntılandığı kitap daha çok hadis kitaplarındaki ataerkil yorumları, vahiy döneminden sonraki tefsir yazarlarının ataerkil geleneğe bağlı kalarak yaptığı yorumlara eleştiri getirirken. Kur'an ayetleri ile de aslında kadının ataerkil düşüncedeki gibi değersiz, eksik olmadığının ispatını yapmaya çalışıyor. Akademik bir yazı niteliğinde olduğu için edebi bir akıcılık arayışı ile okunmamalı ancak yazarın yaptığı çalışmanın kapsamı detaylılığı gayet tatmin edici seviyede...
Kadın Karşıtı Söylemin İslam Geleneğindeki İzdüşümleri
Kadın Karşıtı Söylemin İslam Geleneğindeki İzdüşümleriHidayet Şefkatli Tuksal · Otto yayınları · 201586 okunma
415 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.