Tüm insanlar doğaları gereği onları kendi doğalarını aşmaya yönlendiren bir arzuya sahiptirler. Paradoksal olarak, insanın kendini tam olarak gerçekleştirmesi, bu tanrısal kendi doğasını aşmada ortaya çıkar
Batıda büyük hayranlık uyandıran gerçekçi japon dekoratif sanatları, fantastik anlayışa yönelen Çinlilerinkinden çok farklıydı. Japon zanaatkarları, büyük bir ustalıkla, fikirlerini doğadan alıyorlar ve bir takım doğal şekilleri, nesnel gerçekliklerini de göz önünde tutarak zekice kullanıyorlardı. Gerçekçiliğe her zaman bağlı kalmış olan japon üslup arayışı, eşyanın gizemlerine her zaman açılan Çin sanatının bilmediği belli bir formalizm de kendini gösteriyordu.
Japonların Asya’da bulunmaları , bazı bakımlardan gerçek bir paradokstur. Batı sanatıyla aynı zamanda başlamış ve bu sanata paralel bir tarihsel gelişim göstermiş olan japon sanatı, kesin gerçekçiliği sayesinde Çin sanatına olduğundan daha çok Avrupa sanatına yakın ürünler ortaya koydu ve bundan ötürü Batı, Çin’den çok japonya’ya yüzünü çevirdi.
Denizi hiç böylesine altından da bin kez daha ışıklı, bütün denizi erimiş altına dönüştüren yakamozu, bu adada doğmuş bu denizde büyümüş, bir kere olsun böyle görmemişti.
"Bir ada arıyorum. gevezelikten, boş laftan uzak. Konuşmuş olmak için konuşmak, yasak. Her şeyin azı ve özü revaçta adada. Ve de bilhassa susmak. Çevreyi zırva ile kirletmemek, elalemi çocuk yerine koymamak, yavan gerçekleri yeni bulunmuş vecizeler sanıp gevelememek, ada muaşeretinin ana ilkeleri. 'ağzı laf yapar' tanımı küfür sayılıyor ada sakinlerince. Hele konuşmasının boş içeriğini yüksek sesle konuşup bastırdığını sanmak, ayıbın ayıbı."
"Bir ada arıyorum. Gevezelikten, boş laftan uzak. Konuşmuş olmak için konuşmak, yasak. Her şeyin ağzı ve özü revaçta adada. Ve de bilhassa susmak. Çevreyi zırva ile kirletmemek, elalemi çocuk yerine koymamak, yavan gerçekleri yeni bulunmuş vecizeler sanıp gevelememek, ada muaşeretinin ana ilkeleri. 'Ağzı laf yapar' tanımı küfür sayılıyor ada sakinlerince. Hele konuşmasının boş içeriğini yüksek sesle konuşup bastırdığını sanmak, ayıbın ayıbı."
'Robinson, batan gemiden kurtarabildiği şeyleri adaya zar zor sürüklüyor. Adada önce kendisine barınak yapıyor, sonra buğday ekiyor, yaban keçilerini evcilleştiriyor. En son olarak da adaya gelen yerlilerden birini yakalayıp kendi yardımcısı yapıyor. Kısacası, o uzak adada yerleşik, düzenli bir hayat kuruyor. Hem de tek başına... Genç bir çocuk... Issız bir adada...'
Konuşmacı(Jarvinen) şu sözlerle konuşmasını sürdürdü:
'Ey Fin kardeşler! Milletimizi oluşturan iki milyon Fin, bu Robinson denen çocuktan daha mı güçsüz, daha mı iradesiz, daha mı akılsızdır?
Değerli öğretmenler! Rahipler! Hâkimler! Mühendisler! Memurlar! Avukatlar! Genç Suomi'nin(Finlandiya) evlatları! Aydın filizleri! Sizler de kendi milletiniz arasında birer Robinson olmak istemez misiniz?'
MÖ: 1.200
• Orta Asya’da Andronova Kültürü Dönemi’nin sona ermesi.
• Orta Asya’da Karasuk Kültürü Dönemi’nin başlaması.
• Hitit Devleti’nin egemenliğine Frigler tarafından son verilmesi.
• Hitit Devleti’nin yıkılmasıyla özgürlüğüne kavuşan demircilerin tüm Önasya’ya dağılarak, Anadolu’da Demir Çağı’nı başlatması.
• Ege göçleriyle Anadolu’ya gelerek, Sakarya Irmağı çevresine yerleşen Friglerin Gordion’u başkent yapıp devletlerini kurması.
• Ege göçleriyle Balkanlara gelen Dorların Yunanistan’ı istila etmesi.
• Yemen’de Himyeri Devleti’nin kurulması.
• Ege göçleriyle bölgeye gelen Asyalı Etrüsklerin İtalya’yı istila etmesi.
• İyon Ticaret Kolonilerinin Yunanistan’dan kaçan Akhalarla birlikte bağımsızlıklarını ilan etmeye başlaması.
• Güneydoğu Anadolu’da Geç Hitit Kent Devletlerinin Sakçagözü, Zincirli, Karkamış, Maraş ve çevresinde kurulmaya başlaması
MÖ: 1.700
• Mısırlı matematikçilerin basit kesirleri geliştirmesi.
• Orta Asya’da Afanesyevo Kültürü Dönemi’nin sona ermesi.
• Türk kültürünün temelini oluşturan Andronova Kültürü Dönemi’nin Orta Asya’da başlaması.
MÖ: 3.000
• Orta Asya’da Afanesyevo Kültürü Dönemi’nin başlaması.
• Girit Adası’nda Minos egemenliğinin kurulması.
• Orta Asya’da Kelteminar Kültürü’nün oluşması.
• Babillilerin ilk toplama makinesi olan abaküsü icat etmesi.
• Mısır’ın yazılı siyasal tarihinin başlaması.
• Anadolu’nun en eski kentlerinden biri olan Boğazköy’de yerleşim sürecinin başlaması.
MÖ: 4.000
• Orta Asya’nın stepleşmesi, çölleşmesi ve bölgeye yaşam veren bir iç denizin kuruması nedeniyle, bölgede yaşayan toplulukların batıya, güneye ve doğuya doğru göçlerinin başlaması.
• Sami topluluklarının, Arap Yarımadası’nın çölleşmesi nedeniyle buradan Mısır’a ve Mezopotamya’ya doğru göç etmeye başlaması.
• Orta Asya’da Anav Kültürü Dönemi’nin başlaması.
• Kuzey Afrika topraklarının çölleşmeye başlaması nedeniyle bölgede yaşayan toplulukların Nil Vadisi’ne doğru çekilmeye başlaması.
• Sümer topluluklarının Asya’dan Mezopotamya’ya gelip, yerleşmesi.
1000-2000 arası yüzyıllarda dünya iki büyük Türk imparatorluğuna sahne olmuştur. İlki, 1100-1243 arasında orta Asya’dan Bizans sınırlarına, Akdeniz’e kadar uzayan Selçuklu imparatorluğu; ikincisi 1300 lerde ortaya çıkarak Anadolu ve Balkanlar ile beraber tüm Orta Doğu ve kuzey Afrika’yı 500 yüzyıl idaresi altında tutan Osmanlı imparatorluğu. Asya’da uzak doğuda Çin imparatorluğu, Hindistan’daki devletleri, Avrupa’da doğu Roma (Bizans) ve kutsal Roma-Cermen imparatorlukların da bir yana bırakırsak, dünyanın merkezi bölgesi ikinci binin büyük kısmında Türk egemenliği altında kalmıştır.
Sayfa 183 - Türklerin bin yılı: 1040-1600Kitabı okudu
Tepedelenli Ali Paşa'yı ortadan kaldırmak için görevlendiri len Hurşit Paşa'nın elinde tek koz, Tepedelenli'nin birkaç ay önce evlendiği ve adeta taparcasına sevdiği Vasiliki'ye olan düşkünlüğü idi. Paşa, önce halk arasında Ali Paşa'nın karısının etkisiyle din değiştirdiği dedikodusunu yaydı; ardından Ali Paşa'yı görüşmek bahanesiyle Yanya gölünün ortasındaki bir adada bulunan Pandaleymon Manastırı'na davet etti. Osmanlı serdarının davetine gitmemek isyandı. Ancak gitmenin ne tür sonuçlar doğabileceğinin de farkındaydı Ali Paşa.
Uzun uzun düşünüldükten sonra Vasiliki'yi de yanına alarak sandala bindi. Artık gözünde Vasiliki dışında hiçbir şeyin değeri olmadığını düşünüyordu ve hayatının bağışlanmasına karşılık karısıyla birlikte bir çiftliğe yerleşme teklifiyle çıktı Hurşit Paşa'nın karşısına. Ama İstanbul, onun her durumda öldürülmesi emrini vermişti ve Hurşit Paşa'nın bu karar üzerine pazarlık etme yetkisi yoktu. Manastır odalarında ölüm kalım mücadelesi başladı. Ali Paşa'nın başı vuruldu, adamları ise paşa ölünce derhal teslim oldular. Hurşit Paşa, Tepedelenli'nin kesik başını İstanbul'a gön derdi. Kesik baş orta kapıdaki ibret taşına kondu sonra Silivri Kapısı mezarlığına gömüldü.