Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan ayrılınca değil, yeniden kavuşma ümitleri tükenince yıkılır. O zaman hayat son zerresine kadar kocaman bir can sıkıntısına dönüşür. Sanki son vapuru kaçırmışsın da bir adada mahsur kalmışsın, güneş ağır ağır batarken sonraki vapurun hiç gelmeyeceğini söylemişler sana, bunun can sıkıcı bir şaka olmadığını, gerçek olduğunu söylemişler. Buydu vaziyetim. Beni o kış bir kişi terk edip gitmişti ama sanki iki yüz elli kişi terk edip gitmiş gibi hissetmiştim.
“Orada çok durmadık. Amel şehri beyinin tavsiyesiyle Abiskun’daki (Hazar Denizi) bir adaya çekildik. Arta kalan beş bin kadar askerle şimdi adada bulunuyoruz. Sultan pederime hala yalvarıyorum. Bir müsaade etse tek başıma putperestlere karşı çıkmakta asla tereddüt göstermem.”
Reklam
Adada, yuvarlak bir kurabiye kadar küçük o yerde, midilli dedikleri kısa boylu bir atla dolaşan, sonradan görme bir aile çocuğu olduğu besbelli bir delikanlıcık vardır. Altın çerçeveli gözlük takar ve gümüş saplı kırbacı elinden düşmez. O da bizimkine"(A)" tutkun değil mi? Şu farkla ki, benden fazla alaka görmekte ve bazen tek başına, arkasında dizgininden tuttuğu cüce atı, (A) ile gezinebilmektedir. Benimse ada eşeklerinden gayrı binebildiğim yok... Büyükbabama "bana bir midilli alın!" demeye tenezzül edemem... Çocukluğuma rağmen böyle vasıtalarla zafer kazanmak adiliğinden uzağım...
Sayfa 119Kitabı okudu
Güneş daha karşı dağların ardında, deniz sütbeyaz, dünya uyanıyor, yeniden yaratılıyor, kayalıktan aşağıya iniyor, kayalardan fışkırmış çiçeklerin yoğun, keskin kokusu arasında. Aşağıya çakıl taşlarının, kumların arasına inince deniz menevişleniyor. Kuş sesleri, deniz, çiçek, arı kokusu... Poyraz Musa sarı katıramaklarının arasına uzanmış uyuyor. Güneş vurmuş çiçeklere, ada sarıya kesmiş. Gökteki yıldızlar çalkanıyor. Yıldızdan gök gözükmüyor. Silme yıldız. Çalkanıyor, savruluyor. Tepeden tırnağa çiçeğe kesmiş ağacın yüz binlerce, milyonlarca çiçeğinin kokusu böceklerin, kuşların, ışığın, balıkların, karıncaların başını döndürüyor. Adada her şey, taş kaya bir esriklik içinde. Karıncalar bile kokulardan mest, serilmişler güneşin altına, kendilerinden geçmişler yerlerinden kımıldayamıyorlar, uyuşmuş kalmışlar.
Sayfa 196Kitabı okudu
Huzurluyduk, kimse kimsenin işine karışmıyordu. Onca yaralanmadan, hayal kırıklığından ve derin acıdan sonra adada edindiğimiz yeni dostlar o kadar yürekten seviyordum ki, buraya '' son ada'' adını takmıştım, Evet evet; son ada, son sığınak, son insanı köşeydi burası. Tek istediğimiz bu dinginliğin bozulmamasıydı.
BİLİYORUM: Gerçek yenecektir çağlar içinde gitgide ışıyan bir değişim kendiliğinden soğuktan sıcağa giden ısı
Reklam
Issız bir adada olsaydınız yazar mıydınız? İnsan hep başkaları okusun diye yazmaz mı?
Sayfa 190Kitabı okudu
SANA GELİYORUM I. Benim sabah keyfim yeni açmış bir gülü insanların gülücüklerine yerleştirmektir. II.
http://www.siirperisi.net/siir.asp?siir=4250
Sen burada, adada yaşamanın ne demek olduğunu bilir misin? Bilmezsin. Gece oturup denize bakarsın. Karanlık. Dipsiz, uçsuz bucaksız bir karanlık. Kimsen yokmuş gibi. Dünyanın bir yerinde unutulmuş gibi.
Sayfa 19
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.