Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ait olduğu yer, ana vatanı; insanın özgürlük alanıdır. Gurbet ve taşra, özgürlük yeri değil. İnsan ancak ana vatanında özgür ve güvende olur. Ana vatanı neresidir insanın? Peygamber Efendimiz (sav), "Vatan sevgisi imandandır,” diyor. Vatan, ana vatan, insanın geldiği yerdir. Allah, “Ben sizi Kendi Suretimden yarattım,” diye buyuruyor. Meşhur bir hakikattir: “Kendini bilen, Rabbini bilir.” Demek ki; asıl, ana vatan Allah'tır. İnsan kendini bildiğinde, Allah’ı bilmiş olur. Allah’ı bildiğinde onu bağlayan bağlardan kurtulur, böylelikle özgür olur. Dünyadan, mülkten, iktidar arzusundan, şehvetten özgürleşme...
Sayfa 155Kitabı okudu
... Savaşın, asıl gıdasını kahramanlık, vatan sevgisi gibi, maalesef ilkel kabul edilmeye başlanan duygulardan aldığını unutuyor.
Sayfa 121
Reklam
Binbaşı Nuri Conker, nisan 1914’te yayınladığı Zabit ve Kumandan başlıklı kitabında, Balkan yenilgilerinin askeri eğitimimiz ve askerlik ruhu ile ilgili nedenlerini araştırır. Arkadaşının bu eserini okuyup beğenen ve onu tamamlayıcı nitelikte Zabit ve Kumandan ile Hasbihal başlıklı bir kitap yayınlayan (1918) Yarbay Mustafa Kemal de askeri eğitimdeki eksiklerimiz, vatan sevgisi, görev duygusu ile ilgili yetersizlerimiz, hatta annelerin çoçuklarına daha beşikte iken söyleyecekleri ninnilerin eğitimsel değeri üzerinde durur. O’nun bu konuda başlıca görüşleri şunlardır: Askeri okullarda subaylarımıza ruh ve ilim gücü üstünlüğü kazandırma yeterince önemsenmemiştir. “Harp Okulu’ndaki öğretim, subaylığın temel görevlerini subayın ruhuna sokacak derecede etkili değildi” Ancak, Atatürk’e göre, daha iyi bir askeri öğretim verilseydi bile yeterli olmayacaktı, çünkü gerçek askeri bilgiyi verecek asıl okul, birlikleridir. Atatürk görüşlerine şunları da ekler: “Bulgar milleti okuldaki çocuğunu ‘Edirne Bizimdir’ şarkısıyla büyütüyor. Ey Osmanlı subayları! Bulgar, Sırp, Yunan, Romen ordularının geceli gündüzlü çalışmalarını ve amaçlarını gözönüne getiriniz. Ey Osmanlı ordusunun anası olan millet! Bulgar, Sırp, Rum, Romen milletlerini ve bunların çocuklarını yetiştirmediki amaçlarını gözönüne getiriniz. “…Açık alınlı Türk kadını! Bugünkü subayların komutasına verdiğin çoçuklarına beşikteyken ninniler yaktın mı? Bu ninnilerinle onlarda bir karekter yarattın mı?”
Sayfa 293 - pegem akedemiKitabı okudu
Hareketin kaynağı olan özlem birbiriyle bağlantılı iki şekilde açıklanabilir; Birincisi, bir şeyin kendi aslına duyduğu özlemdir. Her şey aslına dönmek ister. Buradan sufiler vatan, asli vatan [vatan-ı asli] ve vatanı sevmek gibi kavramlar geliştirerek in sanın aslına dönme arzusu üzerinde dururlar. İbnü’l-Arabî “vatan sevgisi imandandır" anlamında bir hadise atıf yapar. Bu hadis gerçekte insanda Tanrı inancıyla birlikte bütün insani değerlerin fıtrî olarak bulunmasıyla aynı bağlamda yorumlanabilecek bir anlam taşır. Öte yandan vatan-ı asli her şeyin kendi kemaline dönme arzusudur ki, bu düşünce Ibnü’l-Arabideki esas kavrama bizi ulaştırır. Her şey gerçekte kendi kemâline aşıkur ve her şey kendi kemâline ulaşmak üzere hareket eder. Bu durum kadın ve erkek için ayrı yorumlanmahdır. Erkek kendisinden kopmuş ve ayrılmış parçayla bütünleşerek asıl hakkındaki bilgisini tamamlar ve bilgisini kemâle erdirmek ister. Kadın ise aslı olan erkeğe dönme arzusuyla Tanrı hakkındaki bilgisini tamamlamak ister. Bu sayede her biri kendi kemâline aşıktır ve birbirleri vasıta sıyla varmak istedikleri yer kendi kemâlleridir.
' Karıncalar bozulan yuvalarından niçin kaçarlar, nereye kaçarlar, kimi niçin ufacık parçaları, yumurtaları, ölmüş olanları sürükler götürür, kimi de niçin acele acele yuvadan içeri girmeye çalışır?.. Niçin birbirleriyle itişip kakışırlar, dövüşürler? Bunları anlamak nasıl zorsa, Rus milletinin de Fransızlar çekilip gittikten sonra, bir zamanlar Moskova denilen yere neden akın akın döndüklerini anlamak da öyle zordur. Yalnız, darmadağın olmuş yuvalarının çevresinde kaynaşan karıncalara bakınca, yüzlerce karıncanın didişmesini, uğraşmasını görerek, yuva istediği kadar dağılsın, onun asıl kuvveti olan şeyin hâlâ durduğunu nasıl anlarsak, ekimde Moskova'da da öyleydi. Ortada ne hükümet vardı ne kilise ne papa ne zengin ne de ev; öyleyken, Moskova ağustosta neyse yine oydu. Herşey yanıp yıkılmıştı ama o anlaşılmaz, zorlu, ortadan kaldırılmaz şey olduğu gibi duruyordu. '
Sayfa 516Kitabı okudu
Hem içimizde ve damarlarımızdaki asil kanda mevcut büyük önder Atatürk<3
Gençler görmediler onu... Sesini duymadılar. O ulu insana, büyük Devlet Adamı'na, eşsiz komutana değmediler... Ama hepsinin yüreğinde bir güneş var: ATATÜRK GÜNEŞİ. Fikir olarak yaşıyorlar, ideal olarak yaşıyorlar, vatan ve millet sevgisi olarak yaşıyorlar. Atatürk'ü... Her 10 Kasım'da bizim gibi onların da yürekleri kanıyor!
Reklam
Savaşın yüksek bir meslek, ilim haline geldiğini idrak edemeyecek kadar aptal değiliz. Fakat bu davetsiz misafirlerimiz savaşın asıl gıdasını kahramanlık, vatan sevgisi gibi, maalesef ilkel kabul edilmeye başlanan duygulardan aldığını unutuyorlar.
Sayfa 103Kitabı okudu
Vatan Sevgisi
Resulullah’ın Medine’ye olan sevgisi Mekke’ye olan iştiyakını asla gidermemişti. Ve Asil’e şöyle demişti. “Ey Asil, gönül ne de olsa arzu ediyor. Vatana iştiyak duyuyor.”
Tarih dersi yalnız bilgi olsun diye değil, daha çok irade olsun diye, coğrafya dersi vatan sevgisi, fizik dersi kâinat sevgisi olsun diye mektepte okutulmalıdır. Edebiyat okuduğu halde, ancak okuduğu şâirleri sevebilen genç sadece şiir ezberlemiş, sadece sevgi ezberlemiş demektir.Edebiyat ve felsefe derslerinin verebildiği hakikî sevgi ise, insanda insanı ve kâinatı tekrar yaratan sevgidir. Zekânın bir büyük anbar olmaktan ziyade, İnce ve keskin bir kılıç haline gelmesi orta öğretimin asıl işidir.
Sayfa 119Kitabı okudu
"İktidara sahip olanlar uyuşukluk ve delalet ve hatta hainlik içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, kişisel çıkarlarını, işgalcilerin siyasi gayeleriyle birleşebilir. millet, yoksulluk çaresizliği içinde harap ve çaresiz düşmüş olabilir. İşte bu durum ve kurallar içinde dahi vazifen Türk bağımsızlık ve Cumhuriyeti'ni kurtarmaktır. ihtiyaç duyduğun güç damarlarındaki asil Kanda Mevcuttur!"
Reklam
Bir an için, bir komünistin de, marksist prensiplere rağmen, bir insan olarak kalbinde vatan sevgisi duyabileceğini kabul edelim. Ama, buna rağmen, Nazım Hikmet'in kalbinde Türkiye'nin hasretini duymuş olabileceğini kabul etmek yine mümkün olmaz. Çünkü o, Türkiye'den kaçıp Moskova'ya ayak bastığı zaman, Moskof topraklarının asıl vatanı olduğunu bütün dünyaya ilan etmişti. Asıl vatanında bulunan bir insan, başka bir vatanın hasretini, hem de şişirile şişirile yazıldığı derecesiyle, nasıl duyabilir?
Almanya tehlikeli bir ülkedir. Sosyalizm maskaralıklarının orada alıp yürümesi yarın Almanya’yı yeni gelişmelerin eşiğine atacaktır. Adolf Hitler durup dururken değil, büyük ve kültürel bir millete karşı İngiltere ve Fransa’nın ahmakça siyasetleri yüzünden ortaya çıkmıştı. Bugün de başka bir Adolf un, Adolf von Thadden’in başkanlık ettiği
KÜLTÜR BAKANI’NIN RESMİ YAZISINA AÇIK CEVAP   20 Eylül 1971 tarihiyle Kültür Bakanı Talât S. Halman’dan resmî bir yazı aldım. Basılı olan ve başkalarına da gönderilmiş bulunan yazı aynen şöyledir: Sayın Nihâl Atsız; Kültür Bakanlığının yayın programından ilki, kültür eserleri konusunda üç yeni diziyle başlatılacak, bu dizileri, çeşitli kültür ve
44 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.