“ Tanrı eğri çizgilerle doğru yazar” der bir atasözü. Peki insan? Yıllarca inatla dümdüz gideceğim diye, neleri yıkar, neleri kırar?
Gecikince, tökezleyince, dönüp bir daha yapmak zorunda kalınca, yavaşlayınca neden hep kendine kızar?
"Dünyadaki bütün dillerde vardır şu atasözü: Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur. Ne var ki, bence son derece yanlıştır bu; boğmaya, unutmaya çalıştığımız duygulardan ne kadar uzaklaşırsak, onlar da gönlümüze o kadar yaklaşırlar."
Makul olmayan inançlar
Varsayım 1 Bir yetişkinin Ailesi Arkadaşları çevresi ve tüm tanıyanlar tarafından sevilmesi ve kabul görmesi gerekir birçok insanın peşinde koştuğu bu hayal ne yazık ki mümkün değildir
Varsayım 2 üzerinize aldığınız bütün işlerde mutlaka o işi en iyi bilen kusursuz yapan ve her zaman en mükemmel kişi olmanız gerekir böyle
Gücün tükenmesi iradeyi tüketmez. İnanmak ikinci sıradadır, istemek daha önce gelir. İnancın yerinden oynattığı atasözü dağları, iradenin yaptıklarının yanında bir hiçtir.
Yazılanı ve yazılmayanı, sanatı ve edebiyatı, halkın ve aydınların düşünce ürünlerini, müziği; kısacası, siyaset, ekonomi, sosyoloji yanında, estetik ve düşünsel kaygıları içeren bütüncül bir bakış ve uzun soluklu bir tarih görüşüyle kendimizi anlamaya çalışırsak, var olup da sorgulayamadıklarımızı görme ihtimali ufukta belirebilir. Durum bu olunca, "var olup da görmediğimiz için sorgulayamadıklarımız mı; yoksa görüp de sorguladıklarımız mı sosyal bilimlerde geçerlilik kavramını çağrıştırır" sorusu akla geliyor. Belki de, "beyaz adam ancak bildiğini görür" diyen Senegal atasözü bu sorulara bir yanıt olabilir.
Çin atasözü : "Eğer tek bir köpek gölgeye havlamaya başlarsa, on bin köpek bunu gerçeklik haline getirir." İdeolojilere dair her yazıya epigraf olarak koymalık...
Bir bilge, dünyaya hükmeden üç güç vardır diyor çok haklı olarak; bunlar akıllılık, güçlülük ve şanstır. Sanırım bu sonuncusu dünyaya en çok hükmedendir. Çünkü yaşam yolumuz bir geminin rotasına benzetilebilir. Yazgı, iyi ya da kötü talih, bizi hızla ileri götürmekle ya da çok yana savurmakla bir rüzgâr rolünü oynar; kendi çabalarımız ve çalışmalarımız ise buna karşı çok az etkilidirler. Kendi çabalarımız kürek rolünü üstlenirler: Kürekler saatler süren çalışma sonunda bizi biraz ileri götürdükten sonra, apansız bir rüzgâr bizi yine geriye savurur. Buna karşılık rüzgâr uygunsa, bizi küreklere gerek duymayacağımız ölçüde hızlandırır. Bir İspanyol atasözü şansın bu gücünü isabetli bir biçimde dile getiriyor: "Oğluna şans ver de sonra istersen denize at."