Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mavi kelebeğin Hikâyesi
1995, Srebrenitsa'da Avrupa'nın göbeğinde, herkesin gözü önünde Sırplar 312 bin Bosnalı Müslümanı öldürdüler. Gizli toplu mezarlara gömdüler, bulunması neredeyse imkânsız. Ara tara toplu mezarlar bulunamazken, bir anda ormanların belli bölgelerinde mavi kelebekler ortaya çıktı. Onların toplandığı bölgeleri kazdıklarında toplu mezarlara ulaştılar. 370 toplu mezar. Sonradan mezarlıklarda kendiliğinden "Artemisia Vulgaris" yani "Misk Otu diye bir çiçeğin yetiştiğini ve mavi kelebeğin sadece bu otla beslendiğini öğrendiler. Mavi kelebek Bosnalılar için bu katliamın sembolü.
Avrupa'ya hâkim olan bazı yanlış fikirler var, bunlar otoriter rejimlerin ideolojilerinden daha tehlikeli. Bu yanlış fikirlerin başında milliyetler prensibi geliyor. Milletleri içinden çıkılmaz zorluklarla baş başa bırakan, savaşları meşrulaştırmak için kullanılan bir prensip... Olası tehlikeler Orta Avrupa'dan çıkacaktır Proudhon'a göre, çünkü Orta ve Doğu Avrupa'da, "en az on, on iki kadar bölge var ki aralarında kabul edilebilir bir sınır çizmek, halkı tek bir milletten oluşan bir devlet kurmak mümkün değil..."¹
Sayfa 404 - İletişim Yayınları, 10. Baskı
Reklam
Avrupa'nın dramı şudur: kendini hiçbir zaman sevdirememesi
Nizâmiye'den yetişen Sünnî mutasavvıflar Yesevilik, Bektaşîlik, Nakşibendilik gibi Türk tarikatlarının kurulmasında görev almışlardır. Bu vesile ile Horasan, Mâverâünnehir ve Türkistan yöresinin sûfîler vasıtasıyla İslâmlaşması kolaylaşmış, medreselerin ve kitabî bilgilerin ulaşamadığı yerlere İslâm, bu sûfîler vasıtasıyla yayılmıştır. Nizâmiye medreseleri sadece İslâm âlemine tesir etmekle kalmamış, Avrupa üniversitelerinin kuruluşuna da örnek olmuşlardır. Avrupa'nın ilk üniversiteleri olan Oxford ve Cambridge üniversiteleri yapı ve ders programları itibarı ile nizâmiyeler taklit edilerek kurulmuşlardır. Nizâmiyelerin ünlü müderrisleri Cüveyni, Gazâlî, Ebü İshak eş- Şirâzi gibi âlimlerin fikirleriyle İslâm âlemi manevi teceddüt devresine girmiş, bu âlimlerin fikirlerinden etkilenen Avrupalı düşünürler (Saint Thomas, Pascal vb.) Batı âleminde yeni yorumlar getirmişlerdir. Bu manada Rönesans ve reform hareketlerinin temelinde Nizâmiye medreselerinin katkısı olmuştur.
Sayfa 364Kitabı okudu
..., 1363'te Osmanlı Beyliği ile anlaşma yoluna gitti. Bizans, yapılan anlaşmayla Osmanlılar'ın Avrupa fetihlerini tanıdı.
Sayfa 26
Sadece Avrupa değil medeni (!) dünyada Filistin'de yaşananlar karşısında üç maymunu oynuyordu. Yeni dünya sistemi inşa edilirken hak, hukuk, demokrasi, değerler sistemi, halkların özgürlüğü ve benzeri söylemler havada uçuşuyordu. Ancak bunların yolu Filistin'e uğramıyordu. Filistin, dünya elitleri tarafından Yahudilere kurbanlık olarak sunulmuş, Yahudiler de ellerinden geleni ardına koymuyorlardı.
Reklam
Safevi şahı ile Osmanlılar arasındaki ezeli rekabet, Kanuni'yi hayatı boyunca Doğu ve Batı'daki topraklarında savaşmaya itti: İranlılar imparatorluğun sınırları için büyük bir tehlike arz ediyorlardı. Sultan pek çok defa batıdaki teşebbüslerini doğuda baş gösteren ayaklanmalar ve doğrudan açılan savaşlar yüzünden ertelemek zorunda kalmıştı. Hepsinin başrolünde İran şahı vardı. Doğudaki durumu sağlama almadan batıya yönelemiyor, barış sağlanmadan ya da savaş kesin bir zaferle mühürlenmeden diğer sınıra doğru ilerleyemiyordu. Ferdinand'ın Kanuni'ye gönderdiği elçisi Ogier Busbecq'in içinde bulunduğu durum da konuya ilişkin bir örnek teşkil ediyordu. Eğer Ferdinand Safevilerle bir anlaşmaya girecek olursa, Osmanlılarla yapacakları ateşkes çok kısa süreli olacaktı. Bir kardinalin Şarlken'e söylediği gibi, İran faktörü Avrupa'nın cankurtaranı olmuştu. Kardinal, eğer Tanrı İran Şahı Tahmasb gibi bir düşman göndermeseydi, Avrupa ve Hıristiyanlık âleminin mahvolacağını söylüyordu.
Çin'de afyon kaçakçılığı; Japonya da silah ticareti; Afrika'da köle ticareti: Daha sonra alçalmış ve şiddete yönelmiş olmakla suçlanan bu halkların çöküşünde Avrupa devletlerinin sorumlulukları aransa ve bir bilanço çıkarmak gerekse, Avrupanın suçlarının yığıldığı kefe kaçınılmaz bir biçimde çok daha ağır basar.
18. yüzyılda, mesela Buffon'la birlikte, insanlığın orijinal bir modeli olarak beyaz ırk modeli ortaya atılır. Bu beyaz ırk, ılıman bölgeden uzaklaşıldığı ölçüde "yozlaşır". Derken ekseni her zaman olduğu gibi Avrupa olan, oldukça etnisite merkezli bir "evrimcilik" adına, Batılı olmayanlar ilkeller" olarak görülür. Bu da zaten güya "ilerlemeyi her yana götürmeyi üstüne almış beyaz adamın görevi icabı yapması gereken sömürgeci işgalleri "haklı çıkarmak" için ortaya atılmış esaslı bir mazeret, iyi bir bahanedir.
Yazı ile birlikte, Aztekler, geniş bir rakam yazma sistemi geliştirmişlerdi; bu sistemde derinleştirilmiş matematik ve astronomik hesapları yapma olanağını sağlamıştır. Aslı Azteklerin Uygar komşusu Mayalardan alınmış olan bu sistem Yunanlılar ve Romalılar da dahil eski Avrupa halkının sahip oldukları sistemden çok daha üstündü takvimleri de o sıra Avrupa'da kullanılmakta olan takvimlerden daha ileriydi.
Reklam
Amerika, İngiliz petrol tröstü olan Royal Dutch Shell Company'nin ABD'ye sızmasını engellemeye çalışıyor. Bu şirket, kendine bağımlı olan diğer bir şirket aracılığıyla 1922'de ABD petrol üretiminin yüzde 3,5'unu elinde bulundurmaktaydı. Royal Dutch, aynı zamanda, Borneo'nun (Hollanda-Doğu Hindistanı) petrol üretiminin de yüzde 90'ını denetlemektedir. Royal Dutch, Rotşilt (Rothschild) grubu ile birlikte, Asya Petrol şirketini kurmuştur. Bu, Doğuya giden denizyollarında önemli bir rol oynayan bir petrol ticareti girişimidir. Bugün, bir dünya turu yapmak amacı ile Nev York'tan yola çıkan bir gemi, Avrupa, Akdeniz, Doğu ve Batı Hindistan, Japonya, Filipinler, Avustralya, ve Kuzey Amerika'nın Batı kıyısında 110 önemli limana uğrar ve Panama kanalından da geçerek Nev York'a geri dönerse, bu gemi uğradığı limanların her birinde Royal Dutch-Shell grubuna ait bir petrol istasyonu ile karşılaşacaktır.
Sayfa 64 - İ. Amter, 23 Mayıs 1923, Internationale Presse-KorrespondenzKitabı okudu
Şurası son derece açıktır; eşcinselleri ve eşcinselliği veya buna benzer kesimleri ve eylemlerini özgürlük, bireysel tercihe saygı, hakşinaslık söylemleriyle savunan modernite, aynı şeyi çeşitli sebeplerle mağdur edilen milyonlara göstermezken ve hatta birçok durumda bu mağduriyetlerin bizzat faili veya faillerinin yandaşı olurken, üstünü ustalıkla örttüğü bir gerçeği gözler önüne seriyor. O da dinle ve ilahi olanla kavgasıdır. Modernite, Avrupa toplumlarının toplumsal ve tarihsel koşullarında varlık nedeni olarak bulduğu dine ve ilahi olana karşıtlığı, varlığının temel unsuru kılmış durumdadır. Dolayısıyla dinler veya ilahi olanlar açısından kabul edilmeyen her şeye özgürlük, bireysel tercihe saygı, hakşinaslık söylemleriyle taraftar olup, tam bir misyoner edasıyla bunların savunmasını yaparken, dinler veya ilahi olanlar açısından kabul edilen ve savunulan her şeye itiraz etmekte veya dine veya taraftarlarına yönelik haksızlıklara, sessiz kalmaktadır. Aslında yaşanmış ve yaşanmakta olan dinle ve din üzerinden ilahi olanla kavgadır; başka bir şey değil.
Tüm bu söylediklerimden basit bir sonuç çıkaracağım. Tarihimizin gürültü patırtısına ve hiddetine rağmen "bunların keyfini çıkaralım". Yalancı ve konfor düşkünü bir Avrupa'nın ölüşü­nü görmenin ve zalim gerçeklerle yüzleşmenin keyfini çıkara­lım . Uzun süredir etkisi altında kaldığımız aldatmacaların sona erişinin ve bizi tehdit eden şeyleri açıkça görebilmenin keyfini çıkaralım.
Avrupa Nükleer Araştırma Merkezinin (Cern) yönetici araştırmacılarından biri televiziyon röportajında, biz modern insanların bizi çevreleyen gerçeklerin sadece %5 'ini algılayabildiğimizi, diğer %95'lik kısmından sahip olduğumuz tüm teknik imkanlara rağmen habersiz olduğumuzu belirtmiştir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.