Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir ara dağcılığa ilgi duydum. Bugüne kadar belki on, on beş yıl dağcılık yaptım ama hiç zirvem yoktur benim. Tam yüz metre kalır zirveye, "ne anlamı var" der, dönerim. Orada içimdeki şey yokolur birden. Anlamsız görünmeye başlar. O tip bir kararlılığı ve sabrı çok uzun sürdürebilen bir yapım yok. O inancı çok sağlam tutamıyorum. Himalayalar'da yürüdüm bir ay boyunca. Everest'in çok güzel bir görüntü verdiği bir tepe vardır. Dağcılık becerisi ve malzemesi olmadan çıkabileceğiniz bir yerdir; Kalapattar diye. Ben de on beş gün yürüdüm ve oraya bir gün kala geri döndüm mesela. Böyle bir yapım var. Bir anda anlamsız geliyor. Hayalde canlandırma aşaması daha iyi. Hayalde iyice süsleyebiliyorsunuz çünkü, ama süreç içindeyken yavaş yavaş değerden düşmeye başlıyor ve sonuna doğru iyice gevşiyor ve anlamsız hale geliyor. -Nuri Bilge Ceylan
Sayfa 65 - Norgunk Yayıncılık
Sevr Antlaşması
KESİM III KARA VE DENİZ HAVACILIĞINA İLİŞKİN HÜKÜMLER Madde 191- Türkiye'nin askerî güçlerinde hiçbir kara ya da deniz hava kuvveti bulunmayacaktır. Güdümlü hiçbir balon bulundurulmayacaktır. Madde 192- İşbu antlaşmanın yürürlüğe girişinden başlayarak iki ay içinde, şu sırada Türk kara ve deniz kuvvetlerinin kadrosunda görülen bütün hava
Sayfa 121 - Fark YayınlarıKitabı okudu
Reklam
En başından beri böyleymiş
Hamza Kırmızı, Keçiören Belediye Başkanı olduktan birkaç ay sonra, Melih Gökçek'in başkanlık dönemine ait 63 usulsüzlük dosyasından oluşan bir rapor hazırladı. Oluşturduğu raporu SHP TBMM Grup Başkanlığı'na sundu. SHP de belediye yolsuzlukları ile ilgili araştırma önergesi verdi. Alt komisyon raporunda yer alan saptamalara göre Melih Gökçek döneminde Keçiören'de özetle şunlar yaşanmıştı: "İşler teklif alınmadan taşerona verilmiş, keşif bedellerinin neye göre belirlenip ödendiği tespit edilememiş. Belediyenin idare ve yapım işleri, taşeronlara ticaret odası kayıt belgesi gibi belgeler aranmadan verilmiş. Pazarlığın düşük tutulması sonucu belediye zarara sokulmuş. Bütün dosyalarda fazladan ödeme yapılmış. Dosyaların hiçbirinde sonuçta yapılması gereken kesin hesap bulunmamış."
Sayfa 26 - Kırmızı Kedi Yayınları
şeytanın aklına gelmez
Beşli Konsorsiyum Şirketlerinin Yaptığı Usulsüzlükler 3.1. Cengiz Holding 3.1.1. Diyarbakır-Mazıdağı (Mardin) Demiryolu İltisak Hattı Yapım İşi TCDD'nin "Diyarbakır-Mazıdağı (Mardin) Demiryolu İl- tisak Hattı Yapım İşi" başlığıyla çıktığı ihale, Mazıdağı'ndaki entegre gübre tesisine özel 53 kilometrelik demiryolu hattının yapımını kapsamaktadır. Entegre gübre tesisi, İstanbul çevresindeki gelir garantili dev otoyol ve köprü inşaatlarının müte- ahhitlerinden Cengiz Holding'e aittir. 1.1 milyar liralık gübre tesisi yatırımı için devletten özel yol dışında ayrıca çok sayıda teşvik alınmıştır. Tesise özel demiryolunun yapım ihalesine Cengiz Holding de katılmıştır. Uzunluğu 53.8 km olan demiryolunun yaklaşık maliyeti 384 milyon 733 bin TL olarak duyurulmuştur. Eylül sonundaki ihalede en düşük teklif, "380 milyon 615 bin TL" ile Ederay-İmaj-Metaleks ortaklığından gelmiş ve bu teklifi, 489 milyon 637 milyon TL ile Cengiz İnşaat izlemiştir. Bir ay süren değerlendirme sonrasında, en düşük teklif geçersiz bulunarak elenmiştir. TCDD, en düşük tekliften 109 milyon TL daha pahalı teklif veren Cengiz İnşaat ile sözleşme imzalanmıştır.
Anlatıbilim Açısından Budist Sinema: Yeni Bir Türe Doğru mu?
Budizm’in sürekli olarak, bir din değil bir felsefe olduğu ileri sürülür. Bireysel düzlemde böyle olabilir, ancak kurumsallaşmış bir ideoloji olması dolayısıyla dinsel niteliği bulunuyor. Budizm, yaşamı acı ile tarifler. Bir tanrı inancı olmayan Budist ideolojiye göre, Buda, insanın içindedir. Bu özellik doğuştan gelir. İçimizdeki Buda kimileri
Peygamberimiz'in Ebû Eyyûb'un Evindeyken Gerçekleştirdiği İcraatlar
Hz. Muhammed'in Ebû Eyyûb'un evinde kaldığı dönemde gerçekleştirdiği önemli faaliyetlerden birisi de bütün Medînelilerin etrafında toplanacağı mescidin inşasının başlatmasıdır. Mescidin inşasının hicretten kısa bir süre sonra başladığı anlaşılmaktadır. Hz. Peygamber'in bizzat iştirak ettiği mescidin yapım işlemi yedi ay kadar
Reklam
Tapınağın Yapım Hazırlıkları:
''Hiram Süleyman'a istediği kadar sedir ve çam tomruğu sağladı. Süleyman her yıl Hiram'a sarayının yiyecek gereksinimi olarak yirmi bin kor buğday, yirmi kor saf zeytinyağı verirdi. RAB, verdiği söz uyarınca, Süleyman'a bilgelik verdi. Süleyman'la Hiram arasında barış vardı. Aralarında bir antlaşma yaptılar. Kral Süleyman angaryasına çalıştırmak üzere bütün İsrail'den otuz bin adam topladı. Sırayla her ay on binini Lübnan'a gönderiyordu. Bir ay Lübnan'da, iki ay evlerinde kalıyorlardı. Angaryasına çalışan adamların başında Adoniram vardı. Süleyman'ın yük taşıyan 70.000, dağlarda taş kesen 80.000 adamı vardı. Ayrıca, işin yürümesini saplayan ve işçileri yöneten 3300 görevlisi vardı. İşçiler, kralın buyruğu uyarınca, tapınağın temelini yontma taşlarla atmak üzere ocaktan büyük ve kaliteli taşlar kesip çıkardılar. Süleyman'ın ve Hiram'ın yapıcılarıyla Gevalılar, tapınağın yapımı için taşlarla keresteleri kesip hazırladılar.''
Sayfa 360 - 1. KRALLAR, 5Kitabı okudu
"Mevlânâ ilahi aşkı anlatırken suyun duruluğu ve devinimi ile sevgiliye hasreti, sevgiliyi arayışı bağlamında aşığı sık sık suya benzetmiştir. Aşığı "Ben susuzluk hastasıyım, suyun beni öldüreceğini bilsem bile su beni çeker." diye söyleten Mevlânâ'ya göre asıl Cenab-ı Hakk'ın kuluna muhabbeti aşkın kullarında farklı şekillerde tecelli etmesinin sebebidir" diyor Türkan Alvan ve "Hz. Mevlânâ için su dolabı, yapım süreci ile kadere rızayı ve nefs terbiyesini temsil ederken dolabın suyun üstünde durmadan iniltiye benzer sesle dönüşü; âşığın Cenab-ı Hakk'a ve Hz. Muhammed'e hasreti ve aşkının derdiyle gözyaşları içinde ağlamasının sembolüdür. Çünkü su dolabı gibi feleklerin dönüşü akl-ı küll sahibi Hz. Muhammed sayesindedir." cümleleriyle devam ederek bizi Dîvân-ı Kebir'e davet ediyor: "Gelin bugün devletle kutlulukla yeni aşka düşenler gibi o sevgilinin çevresinde dönüp dolaşalım... Çok döndük dolaştık şu çorak yerde; biraz da ambarlara sığmayan tohumu araştıralım... Başımız ayağımız yok zerreler gibi havadayız. Ay gibi biz de o görülmemiş eşsiz güneşin çevresinde dönüp duralım. Su dolabı gibi feryatlarla dolduk Düşünce gibi şikayetsiz, sözsüz dönüp duralım"
Sayfa 366Kitabı okudu
“Hollywood tiplerine pek benzemiyorsunuz, Bayan Snow. Ne kadar zamandır Windmill ile çalışıyorsunuz?” “Bir süredir yapım asistanıyım.” “Tam olarak ne kadardır?” “Henüz bir ay olmadı.” “O kadar uzun ha?”
Reklam
Bu evrende sürekli deverana sahip Güneş, Ay ve yıldızları düşündüğümüzde uzayın belli bir plân ve belli bir oran göre olmuş olması, gece ve gündüzün değişimi ile yeryüzünde dört mevsimin oluşması, üzerindeki canlı ve bitki çeşitlerinin daha önce özetlediğimiz nice faydalar edinmesi için değildir de ne içindir? Evren. deki bu düzenlemenin iyi olan bir takdir sahibinin planlaması ve hikmet sahib; bir güç yetiren varlığın hikmeti olduğu akıl sahibine gizli kalır mı? Bunların hepsi tesadüfi olarak bir araya gelmiştir, dersen su dolapları için niye aynı şeyi söylemiyorsun? Ağaçların, bitkilerin bulunduğu bir bahçeye dolaplar, su taşımaktadır. Görünen tüm aletler bazıları bazılarını destekleyecek ve bahçeye su taşıyacak şekilde ayarlanmıştır. Bunun tesadüfi olduğunu belirtirsen insanlar senin sefih olmandan ve aklını kaybetmiş olmandan başka bir şey düşünmezler. Basit bir teknikle yapılmış bu dolapların sanatkârının ve düzenleyicisinin olmadığını söyleyemiyorsan, tüm yeryüzünün ve üzerindekilerin yararı için hikmetle yaratılmış olan ve insanların anlamakta yetersiz kaldığı bu büyük dolabın herhangi bir yapım ve plân olmadan rastgele oluştuğunu söylemek nasıl mümkün olabilir!
Sayfa 120 - CahızKitabı okudu
Farö ile bağlarımın birkaç nedeni vardı: Birincisi sezgiseldi. Bu senin peyzajın Bergman. En derin düşlem biçimlerinle, boyutlarla, renklerle, ufuklarla, seslerle, sessizliklerle, ışıklarla ve yansımalarla iletişim kuruyorsun. Orada güven var. Nedenini sormayın. Açıklamalar, beceriksiz usa vurmalara dönüşür. Örneğin: Mesleğinde yalınlık, uyum,
Sayfa 230 - -16-Kitabı okudu
kitap notları-5
Laik reformlar ve bunların yarattığı kriz, bireyleri, kurtuluşu başka bir dinde aramaya itmedi fakat tüm bireysel ve toplu varoluş şekillerini çeşitli düzeylerde yeniden gözden geçirmeye zorladı. Bu reformlar ve kriz, bireyi bir yandan eski Türk ve Müslüman kimliğine yabancılaştırırken diğer yandan da kendisine yeni bir kimlik tanımlaması için
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.