Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sana çok şey vaat edemem. Ama... Ama benimle ge­lirsen, karlı ve soğuk kış günlerinde, küçük ve sıcacık evimizin oturma odasında, ellerin ellerimde, dizlerin diz­lerime değerken, hayatı ve insanları dışarıda unutup, seninle ‘
Ayrılık Sevdaya Dahil
Ayrılık Sevdaya Dahil
’i, 'Üç Frenk Havası'nı ve 'Mona Roza'yı okuyabiliriz.
"Ben, aslına bakarsanız gücenmeyin Bir melon şapkayı durdurdum diye Çok belli bir masa üzerinde Düzeni kurtarmak için. Çünkü ben hiç mi hiç etkisi olmayan bir adamım Mesela hiç unutmam bir pazartesiye Yüzümün birazıyla benim Elimle, elimi parklardan sayarak Bir ayrılık öncesini getirdim Bunu ben yaptım o pazartesiyi hiç unutmam
Sayfa 23 - Yapı Kredi Yayınları, "Çember V"Kitabı okudu
Reklam
Kendimi senin yerine koyuyorum. Ankara'nın havası bir yapışkan, Çekerim, çekerim hiç bitmez Yaprak ve yoğun siste savrulan Seni ayrılacak kadar seviyorum, Her şey söylenmeli mi, bilmiyorum. - Ali Cengizkan
Sayfa 174Kitabı okudu
Bak sana bir teklifi izdivaç. Sana çok şey vaat edemem. Ama benimle gelirsen karlı ve soğuk kış günlerinde, küçük ve sıcak evimizin oturma odasında, ellerin ellerimde, dizlerin dizlerime değerken, hayatı ve insanları dışarda unutup seninle 'Ayrılık Sevdaya Dahil'i, 'Üç Frenk havası'nı ve 'Mona Roza'yı okuyabiliriz.
Sayfa 150Kitabı okudu
"onun bence ne kıymetli olduğunu asıl şu dört aylık ayrılık esnasında anladım. o gittikten sonra artık evin içinde bir tuhaflık havası uçtu. kendimi uzak bir memlekette, murdar bir han köşesinde zannediyorum."
Sayfa 20 - can yayınları, kasım 2022Kitabı okudu
Muhteşem bir teklif-i izdivaç..
Bak sana bir teklif-i izdivaç. Sana çok şey vaat edemem. Ama... Ama benimle gelirsen, karlı ve soğuk kış günlerinde, küçük ve sıcacık evimizin oturma odasında, ellerin ellerimde, dizlerin dizlerime değerken, hayatı ve insanları dışarıda unutup, seninle 'Ayrılık Sevdaya Dâhil'i, "Üç Frenk Havası'nı ve 'Mona Roza'yı okuyabiliriz.
Reklam
AYRILIK HAVASI Ben nefret eyledim sizin gerçekten Yalanı severim, yalanı gayrı.. Tiksindim bülbülden, gülden, çiçekten Yılanı severim, yılanı gayrı.. 'Sapıtmış bu' diye beni yeriniz Hakkımda bin türlü hüküm veriniz Omuzumda yüktür dirileriniz Öleni severim, öleni gayrı.. Uzun yaşamayı saymadım sanat Kurda yürek oldum,kartala kanat Oturup ağlayan korkağa inat Güleni severim, güleni gayrı.. İyinin ardından 'kötü' demezdim Kötünün elinden ekmek yemezdim Birlikten kopana selâm vermezdim Böleni severim, böleni gayrı.. Yıllarca boş yere canımı sıktım Nihayet yol buldum, çığırdan çıktım 'Bey'den, 'efendi'den, 'sayın'dan bıktım 'Ulan'ı severim, 'ulan'ı gayrı..
Sayfa 159Kitabı okudu
"Ben, aslına bakarsanız gücenmeyin Bir melon şapkayı durdurdum diye Çarpık bir masanın üzerinde Dengeyi kurtarmak için Çünkü ben hiç mi hiç etkisi olmayan bir adamım Mesela hiç unutmam bir pazartesiye Yüzümün birazıyla benim Elimle, elimi parklardan sayarak Bir ayrılık öncesini getirdim Bunu ben yaptım o pazartesiyi hiç
Konuşmanın artık sonlarına yaklaştığımızı hissediyordum. Ayrılık havası yoktu, düzensizce anlatıyordu. - İnsanları dinle. Yorulma fazla. Vücudunu koru, o bitkin düştüğünde ateş görmemiş gıdalar dinçlik verir sana. Fazla soğuk ve fazla sıcak iyi gelmez. Sabahları kalktığında hiç konuşmadan ateş görmemiş bir şeyler ye, bir avuç ceviz, birkaç fındık, bir domates ya da bir elma. Bu sana dinçlik verecek. Çok fazla sıcak sudan uzak dur, mümkünse soğuk su ile yıkan. Dinçlik ve dirilik, bunun için ne gerekirse yap. Vücudunu koru; çünkü sağlam bir vücut ruhuna da destek olur. O bir Ulu Kam'dı ve hayatın derinliğine inerek, oradan çok yükseklere çıkabiliyordu. Kısa bir telefon görüşmesinde dahi hissedebiliyordum bunu. Tekrar ne zaman görüşeceğimize dair bir karara varmadık. İçinden gelseydi söylerdi, ben de bir şey demedim. Elbet bir gün onu görecektim, bunu adım gibi biliyordum...
Sayfa 101 - Matbuat Yayın, 2. Basım - Aralık 2016, BÖLÜM 2, İRTİBAT
“Gerçi bizim sanat müzikçiler” oyun havası gibi çalıp okuyorlar ama ben babamdan duyduğum gibi çalıp okumak istiyorum bu ‘türkü’yü de”. Derin bir ah çekerek başladı çalıp okumaya. Kale kaleye bakar, ben bilmem ayrılık Bakışları can yakar, elleri kınalı Sen orada dururken, ben bilmem ayrılık Başka yere kim bakar, gözleri sürmeli -Neşet Ertaş
Reklam
YOKSULLUĞUN YÜREKLİSİ
Yüreğin yoksulluğu bu anne, Diktiğin yamalı pantolon kadar sevinç vermiyor, Sürdüğün salçalı ekmek kadar tat vermiyor, Sızdı bir kere yüreğe, Açtı elini yürek bir avuç huzura. Yüreğin yoksulluğu bu anne, Kokun kadar güzel saramaz bedeni, Gözlerin kadar umutla ısıtmaz içimi, Gülüşün kadar aydınlatmaz hayatımı. Yüreğin yoksulluğu bu
Sayfa 14 - Dionysos Yayın GroupKitabı okudu
KAFKASYA ve KAFKAS DAĞLARI Çocukluğumuzda ninelerimizin bize anlattıkları masallar arasında bir Kafdağı ve bu dağın arkasında büyük bir sarayda periler padişahı yaşardı. Periler, cinler, altından saraylar... Dünyada ne kadar meraklı ve cazip şey varsa hepsi orada idi. Böylece, bu masallar ülkesi uzun zaman çocuk muhayyilemizde yaşadı durdu.
Karadeniz havası bana her zaman iyi gelmiştir. Karadeniz, yeşillik ve sevdiğim insanlar bir arada olunca hissettiğim mutluluk, ayrılık zamanı geldiğinde bir o kadar hüzne dönüşüyordu benim için.
Tuğçe
Kıbrıs' ta vuruşmuş, gazi olmuş, deniz astsubayı, kahraman bir babanın evladıydı. Gölcük'te, lojmanda doğmuştu. Liseyi bitirince Deniz Harp Okulu' na yazıldı. Sevgi'yle tanıştı. Aşık oldu. Evlendi. Görevi gereği denizde yaşıyordu, sürekli seferdeydi. Bazen aylarca gelemez, çiçeği burnunda gelin gözyaşları içinde beklerdi.
Sayfa 44 - Kırmızı Kedi Yayınevi / 3.Basım 2015Kitabı okudu
56 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.