Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Uslu çocuk
benden bir öykü... Portakal ağaçlarının çiçeklenen siluetini seçmekte zorlandığımı itiraf etmeliyim. Ama normal. Kış günüydü. Yağmur şarıl şarıl yağmaktaydı. Kışın her zamankinden daha erken geldiğini söylemişti babam. Annen o kadar çok parfüm sıkıyor ki ozon tabakasının delinmemesi mucize olurdu, diye eklemişti. Bunu söylerken, sol
Azıcık babamdan
"De here kurê kerê, hûn dibejin qey inşaat yuksek mihendisî ye, endezyarê mêrgê," ______________________________________________________ De git eşşoğlu, sanırsın yüksek inşaat muhendisidir, cayır Çimen mühendisi
Reklam
"ANLAYAMADIM..."
- "...En çok annemin haline üzülüyordum; akşamları oturduğu kanepede yeri boş kalmış babamın adı evin içinde dolaştıkça. Büyüteceği, okutacağı, evereceği birçok çocuk kalmıştı geride. Kimisi henüz askerliğini yapmamıştı, ikisi nişanlıydı; ben de henüz altı yaşındaydım. Annemin bunca yükün altından nasıl kalktığını otuz yaşımdan sonra daha iyi anlayamadım. Anlayamadım çünkü babamdan kalan emekli maaşıyla bir tek ay aksatmadığı elektrik faturası, her ağustos ayında aldığı bir ton kömür ile yarım ton oduna verdiği peşinat hala aklımı kurcalar. Sanırım on yıl boyunca giydiği o tek pembe çiçekli şalvardı bütün isteklerimizi yerine getiren şey. Aklım ermeye başladıkça annemin artık sadece bir anne değil yarısının da baba olduğunu fark ediyordum. İşte bu yüzden ona bir şey olmaması için azıcık hasta olduğunda ecza dolabındaki bütün ilaçları içirmeye çalışıyor, ısrarım karşısında kaşlarını çatsa da ağrıyan başına yara bandı bile yapıştırmaya kalkışıyordum..." (Bülent Parlak, Annesizler Günü Mutluluğu, izdiham.com)
'Doktor, bu soylular çok gururludur fakat biz adi köpeklerin de gururu olabiliyor.Bizi soyup soğana çevirseler de,zulmetseler de, dövseler de, öldürseler de, bazen azıcık da olsa gururumuz kalabiliyor. Onu gördünüz mü Doktor?' Genç kadının çığlık ve haykırışları,mesafeden dolayı biraz zayıflamış olsa da hâlâ duyuluyordu. Çocuk, genç kadın sanki orada, yanlarında yatıyormuş gibi konuşmuştu. 'Gördüm, 'dedim. "0 benim ablam Doktor. Bu soyluların üzerimizde her türlü alçakça hakkı vardır ;senelerce kız kardeşlerimizin iffetlerini ve namuslarını diledikleri gibi kullandılar fakat içlerinde iyi kızlar da vardı. Öyle olduğunu biliyorum, babamdan duymuştum. Ablam da iyi bir kızdı. O adamın kiracılarından biri olan,iyi yürekli bir gençle nişanlıydı. Bizler hepimiz şurada dikilen adamın kiracılarıydık. Diğeri de onun kardeşi;kötü soyun en kötüsüdür. '
Sayfa 426 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Daha asıl hikâyeye gelmedim. — Anlat artık! Alyoşa devamla: — Hâlâ bugün başımdan geçenlerin şaşkınlığı içindeyim, dedi. Önce şunu söyleyeyim ki, mahut evlenme işi babamla Kontes arasında kararlaştırılmış olduğu halde henüz tam resmileşmedi; yani bu iş bugün bozulsa hiç de gürültü kopmaz. Meseleyi yalnız Kont Nainski biliyor. Onunla hem akraba
ÖLMEDİYSE BİLE BU SAATTEN SONRA YAŞAMAMASI GEREKEN BİR MAHLUK
Yeri gelmişken babamdan da azıcık bahsedeyim isterim. Ya da durun kendisi bahsetsin: "Ben ailenin ikinci damadıyım. Benim dışımda üç damat daha var, bir baldızım evlenmedi, bir de işte Vecdi var. Onu damattan saymıyoruz, onu hatta insandan saymıyoruz. Bu Vecdi hepimizin önünü açmış bir adamdır. Onun yaptıkları karşısında bizim hiçbir vukuatımız göze çarpmamıştır. Sonuçta hepimizin biraz içki, biraz kumar, hani ne bileyim, birkaç çapkınlık davası olmuştur ama hepsine 'olur o kadar deyip geçtiler. Neticede hepimiz insanız ve hiçbirimiz Vecdi değiliz. Cenazeyi almaya giderken konuştuk. Eğer yaşıyorsa ve bu da oyunsa ne yaparız, dedik, sonunda hepimiz Vecdi'yi öldürme kararında birleştik."
Reklam
200 syf.
10/10 puan verdi
Söyleme bilmesinler... Bilmedi de kimse oyunun sonuna gelene kadar Bi çok kimse Bi çok şeyi bilmedi... Kitap üç kardeşin hayat öyküsü aslında... Hayatlarına dahil olan üç kadını da ekledik mi çoğalıyor yaşanmışlıklar... Birde anne ve babaları var bu üç kardeşin... Herkes haklı kitapta. Kime sorsan kimi dinlesen ona hak veriyorsun. Bir mikrofon var ortada ve sırayla alıyor eline herkes ve başlıyor anlatmaya. Hani 6 rakamına diğer taraftan bakınca 9 oluyor ya... 9 diyende haklı 6 diyen de... Kitapta Bi karaktere tam kızıyorsun sonra mikrofonu o alıyor eline Bi başlıyor anlatmaya vay be diyorsun omzuna yaslayıp sen haklıymışsın kardeşim diyerek kalkıyorsun oradan. Öyle işte olaya nereden baktığın değiştiriveriyor herşeyi. Ama anladım ki bişey değişmiyor... İnsanın hayatında ailesinden aldığı yaralar kabuk da bağlasa azıcık ellesen kanayıveriyor. Bu kitapta tüm karakterler aileden yaralı idi... Bende dönüp bakıyorum hayatıma ailemden çok yara aldım. En çok da babamdan... Oturup konuşsam babamla acaba ona da hak vererek kalkar mıyım oradan bilmiyorum. Ama bu kitapta herkese hak verdim ben. Yaşadıkları şeyler onları böyle yaptı. Olabilecek en iyi halleri buydu onların. Şu hayatta kimseyi uzaktan yargılamayacaksın. Uzaktan görünen ile aslolan çok başkadır hep. Uzaktan çiçek bahçesi görünen içine girince cılk yara oluveriyor... Annemi kaybettim bir hafta önce. Tüm yaşanmışlıklarını toplayıp gitti bu dünyadan. Bu kitapta herkesin sırları vardı birbirinden sakladığı. Acaba anneminde sırları varmıydı ki?
Söyleme Bilmesinler
Söyleme BilmesinlerŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20234,543 okunma
320 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Eskimeyen Bir Yazın Evreni: 30 Yıl Sonra Yeniden Behrengi
Dikkat: Tatkaçıran/oyunbozan içerir. Eskimeyen Bir Yazın Evreni: 30 Yıl Sonra Yeniden Behrengi Ulaş Başar Gezgin Çağan Irmak’ın yönettiği ‘Çemberimde Gül Oya’ adlı dizi filmde, öğretmen, öğrencilerine bir kitap dağıtır. Yazarı ‘anarşist’ olarak değerlendiren müdür, kitapları toplatıp okulun bahçesinde yaktırır. Ama bir çocuk kendi kitabını
Bütün Öyküleri
Bütün ÖyküleriSamed Behrengi · Panama Yayıncılık · 2018481 okunma
Sınavda babamdan sorumlu değilsiniz. Babamdan soru çıkmaz, ama anneme iyi bakın, oradan sorarım.
Sayfa 34 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Bizimki tam bir başarısızlık öyküsü. Talihsizlik aile yadigârı. Anlatmaya, Trabzon'daki varını yoğunu satıp bu dükkanı alan, dükkanı aldıktan sonra, azıcık param kaldı, onunla da hacca gidip geleyim diye yola çıkarak kutsal topraklarda ölüp kalan dedemden mi başlayayım, yoksa dükkanın yerini söylemediği, tapuyu da yanında götürdüğü için, ömrünü üç kuruş para bulur bulmaz İstanbul'a gelip dükkanı arayarak heba eden babamdan mı başlayayım? Nasıl istersiniz?
Sayfa 42
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.