"İşte karşı karşıyasın. Haydi bakalım. Söyle söyleyeceğini. De diyeceğini.
Dinler de. Tatlı tatlı dinler.
Sevgiden söz aç.
Ne çıkar; o seni anlarsa değil, sen onu anlarsan bir şeyler olacak."
“Sadece merakımızdan yaşamaya insanlarla ilişkilerimizi sürdürmeğe çalışıyoruz sonunda bakalım ne olacak bir gün daha birlikte olsaydım ne olurdu belki bütün anlaşmazlıklar düzelirdi bugün aklıma gelen sözü ona dün söyleseydim mesele kalmazdı o halde yarın yeniden denemeliyim oysa aynı hatalar aynı aptallıklar tekrar ediliyor.”
Benliğimde iki kişi barınıyor: Bunlardan biri, kelimenin tam anlamıyla yaşıyor, öbürü ise onu yargılıyor. Birinci, belki de bir saate kadar sizden ve dünyadan ayrılacak, ötekiyse... öteki ne olacak?
Herkesin iyi kötü, yürüdüğü bir yol vardı. Herkesi yoldan çevirmeye çalıştın sokağın köşesinde durup. Hepsi de sana içinden güldü. Dur bakalım, dediler. Dur bakalım hele. Biz mi bilmiyoruz nasıl yaşanacağını? Dünkü çocuk, bize akıl mı öğretiyorsun? Başka bir şey yapmak gerekseydi elbette biz bulurduk bugüne kadar senden önce. Senin ortaya
Hiç bir şey yapmadım bir yıldır. Oysa yapılacak çok iş var. İçim bir şey istemiyor ne var ki. İnsanlarımızın ilgisizliği, uzaklığı da canımı sıkıyor. Bir şeyler gelip gidiyor...
Günlük kaygılara kapıldım anlaşılan. Aslında çok vaktim var, içim karışık. Programlar filan yaptım. Bir şeyler okumaya çalışıyorum. Bakalım ne olacak?
Kendini sevmek ve onaylamak, güven ortamı yaratmak, kendine güvenmek, layık olduğunu düşünmek ve kabul etmek kafamızın içinde bir düzen yaratır. Bu da yaşamınızda daha sevecen ilişkiler, yeni bir iş, yaşayacağınız yeni ve daha güzel bir yer sağlar, hatta kilolarınızı bile dengeler.
Kendilerini ve bedenlerini seven insanlar, ne kendilerini, ne de başkalarını kötüye kullanırlar. Kendini onaylama ve kabul etme, hayatımızın her boyutunda olumlu değişimlerin olması için temel anahtarlar.
Kendini sevmek, bana göre, hiçbir şey için kendimizi eleştirmemekle başlar. Olumsuz eleştiri bizi tam da değiştirmek istediğimiz davranış kalıbının içine hapseder. Kendimize gösterdiğimiz anlayış ve şefkat bu kısır döngüden çıkmamızı sağlar. Unutmayın. yıllardır kendinizi eleştiriyor ve bir işe yaramadığını görüyorsunuz. Bir de kendinizi onaylamayı deneyin. Görün bakalım ne olacak.
İşte karşı karşıyasın. Hadi bakalım. Söyle söyleyeceğini. De diyeceğini. Dinler de. Tatlı tatlı dinler de.Sevgiden söz aç. Ne çıkar; o seni anlarsa değil, sen onu anlarsan bir şeyler olacak.
''Nasılsın böcek?'' diye sordum başımı ona doğru çevirip yastığa bıraktım.
''İyiyim,'' dedi Pamir dudaklarını yalayıp, ''Ama sen niye iyi değilsin abla?''
''Yorgunum,'' diye yalan söyledim onu kendime doğru çekerken. Biraz uyursam iyi olacak. Sen de uyu bakalım böcek.''
Uyu ki unut büyüyemediğini. Yaşayamadığını unut. Uyu ki görme nasıl bir dünyada yaşadığını. Uyu ki görme nasıl bir hayata mahkum edildiğimizi. Uyu ki görme dünyanın her yanında dili, dini, ırkı ne olursa olsun çocuklara yapılanları. Şen kıkırdamaların yükseleceği bahçelerde ölüm kokulu çığlıklarını duymadan uyu. Oysa çocuklar, ölmek için, korkmak için, ağlamak için, savaşların ortasında kalmak için, annelerinin koynundan koparılmak için... Çok fazla çocuklar.
"...ilk anda ne kadar acı gelirse gelsin başkalarının yaşattığı ıstırapları unutuyoruz sadece merakımızdan yaşamaya ilişkilerimizi sürdürmeğe çalışıyoruz sonunda bakalım ne olacak bir gün daha birlikte olsaydım ne olurdu belki bütün anlaşmazlıklar düzelirdi bugün aklıma gelen sözü ona dün söyleseydim mesele kalmazdı o halde yarın yeniden denemeliyim oysa aynı hatalar aynı aptalliklar tekrar ediliyor..."
Haydi bakalım. Söyle söyleyeceğini. De diyeceğini. Dinler de. Tatlı tatlı dinler de. Sevgiden söz aç. Ne çıkar; o seni anlarsa değil, sen onu anlarsan bir şeyler olacak.
Ne kadar acı gelirse gelsin başkalarının yaşattığı ıstırapları unutuyoruz sadece merakı-mızdan yaşamaya insanlarla ilişkilerimizi sürdürmeye çalışıyoruz sonunda bakalım ne olacak bir gün daha birlikte olsaydım ne olurdu belki bütün anlaşmazlıklar düzelirdi