Oğuz Atay'a AİT DEĞİLDİR...
#Biliyor musun Olric
Neyi efendimiz?
Onunla ne zaman lades oynasak hep o kazandı.
Neden efendimiz?
Kalbimdeyken nasıl aklımda derdim?
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını
yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var
göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn-
cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin.
Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir
keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce
bıçak
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Anlatamıyorum..
Ne kadar yazsam olmuyor.
Bu düzeni bozuk aşka iki satır yazayım diyorum;
Beceremiyorum.
Zulamda üç kırık cigara ,yaksam yanıyorum yakmasam ölüyorum.
Yutkunamıyorum, boğazım düğüm düğüm..
Sevmek neydi ha söyle?
Senin gibi çekip gitmek mi, yoksa benim gibi arsızca sevmek mi ?
Kokuşmuş küflü ranzamın paslı demirinden soğuk
Frida Kahlo, Diego'dan vazgeçme eşiğini şöyle açıklamıştır;
●Kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim.
●Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.
●Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.
●Gözlerime baktığında kalbinle
-85 yaşındaki kadın kocasına sordu:
Bunca yıldan sonra, bana hâlâ şiir gibi güzel kadınsın diyebiliyor musun?
.
Adam sevdiğinin yüzüne şöyle bir bakıp cevapladı:
“Şairi Yüce Rabbim olan bir şiir, nasıl çirkin olabilir ki?”-
.
Bir hikayem olsun istiyorum
İçinde sadece sen ol diliyorum
Hani sesinde huzur bulduğun
Gülüşünde aşka tutulduğun
Gözlerinde esir kaldığın
O tebessümünde mutluluğa daldığın
Bir sen ol diliyorum
Bu hikayeyi tamamlar mısın
Elimi uzatsam tutar mısın
Yüreğinde bana bir yer açar mısın
Nefesime nefesini katar mısın
Benim gibi sende aşkla bakar mısın
Söyle şimdi benimle var mısın…
(ÖNER AKÇA)
Dikkat: Spoiler İçerir !!!
Tarihsel olarak bu kitabın incelenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Öncelikle küçük bir araştırma yaptığımda kitabın Goethe tarafından 1774 yılında tam iki haftada yazıldığı bilgisine ulaştım. Bu kadar kısa sürede böyle nitelikli bir kitabın yazılabilmesi bana imkansız gibi gelse de hemen hemen her yerde bulunan bu bilgiyi sizinle de paylaşmak istedim. Mümkün müdür gerçekten iki haftada böyle bir eser yaratabilmek?
Kitabın yazılmasından sonra Werther holiganları tarafından Almanya'da intihar olayları artmış ve bu yüzden kitap uzun bir süre yasaklanmış. Hatta o dönem Almanyası'nda kitabın okuyucuları kitaptan öyle çok etkilenmişler ki, kitaptaki ana karakter olan ”Werther gibi giyinme ” modası başlamış. Ortalığı mavi ceket ve sarı pantolon giyen gençler sarmış. Bu bilgi gerçekten çok hoş bir bilgi. Düşünün, bir kitabın bir insanın kılık kıyafetini nasıl değiştirebileceğini... İşte öyle etkileyici bir eser.
Konu ise şöyledir: Werther adındaki genç bir hukuk stajyeri, Lotte isimli bir kadına aşık olur. Bu aşk ıstırap ve acı doludur aynı zamanla imkansızlıklarla ve engellerle sarmalanmıştır. Çünkü Lotte nişanlı bir kadındır ve toplumsal kurallar Werther ile Lotte'nin birleşmesine imkan tanımaz. Burada karşımıza şöyle bir soru çıkabilir: Nişanlı veya evli bir kadına/erkeğe aşık olmak etik midir?
Dünya Klasikleri arasında en önce okunması gereken kitaplardan biri olmasının yanında, konusunun özgünlüğü ve tarihsel açıdan insanları bu denli etkilemiş olmasıyla türevlerinden birkaç adım önde olan kitaptır. Mutlaka bir gün okunmalıdır.
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021121bin okunma
İnsanların zamanla sevgi eşiği düşmüyor mu sizce de? Anlatmak istediğim aynı kişiyi sevmek bahsi değil efendim. Şöyle ki; birilerini yirmili yaşlarda sevmekle otuzlu yaşlarda sevmek nüansı. Yirmili yaşlarda daha az yaşanmışlık, daha az kirlenmiş kalp ve saf sevgi vardır. Otuzlu yaşlar ise acının çeşitli tatlarıyla zaman zaman yanmış, zaman zaman
Sevgili Dost'um Ali Ural. Önce kitabını, sonra bendeki tesirini anlatacağım, müsaadenle..
Kitap 61 mektuptan oluşuyor. Neden 61?
Birinci Mektuptan önceki sayfada şu açıklamayı görüyorsunuz.
"Posta Kutusundaki Mızıka, unutulan mektubun kefaretidir."
Altmış birinci mektuptaki son cümle ise "altmış birinci mektup kefareti
- Böyle bir şaheser hakkında ne inceleme ne de yorumda bulunmak haddime bile değil ama içimden geçenleri belirtmek istedim..
Nihat: "Ne istediğini bilsen canın sıkılmaz!" dedi.
Ömer, yalvarır gibi cevap verdi: "Bana istenecek bir şey söyle, uğruna can verilecek bir şey söyle, hemen dört elle sarılayım..."
Nihat güldü:
Bana az yazan ama öz yazan bir yazar söyle deseler aklıma gelecek ilk yazar Afganistan doğumlu Tacik asıllı şuanda Amerikan vatandaşı olan Khaled Hosseini gelir. Köken coğrafya olayını neden uzattım derseniz insan her yerden kendine birşeyler kapıyor sanki ondan belirtmek istedim. Uçurtma avcısı beni o kadar etkilenmişti ki onun üzerine hiçbir eserin çıkamayacağını düşünmüştüm gel gör ki bu kitap da onu kadar etkileyiciydi.
Savaş dönemi ve sonrasında çekilen acılara Türk Dünyasının gururu Cengiz Aytmatov eserlerinde bolca rastlarız. Bu kitabın onlardan farkı ne derseniz insanın ne kadar al alçalabileceğini ve durum ne olursa olsun insan kalmanın gerekliliğini gösteriyor bize. Ayrıca yaşlı çocuk evliliği gibi toplumun sınırı uçlarına dokunan çok sayıda trajedi mevcut. Özellikle şu korona günlerinde gayet güzel bir okuma olacağına eminim.
Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim.
Bin Muhteşem GüneşKhaled Hosseini · Everest Yayınları · 2020100,8bin okunma
YouTube kitap kanalımda okumadan önce ölünmesi gereken Yabancı kitabını yorumladım: ytbe.one/jtUaG022XWM
Bitmeyen toksik aşklar, tecavüz güzellemeleri, mutasyon geçirmiş bir erkeğin adeta bir (erkek)²’ye dönüşmesi... İşte bunların hepsi Yabancı kitabı arkadaşlar.
İncelemeye başlamadan önce yine şunu söylemem gerek. Bu incelemenin altına
Seyirci kalmayın, yaşama müdahale edin, kendinizi tanıyın ve gardınızı alın. Yaşamı nefes alarak geçirmeyin, yaşamınızda söz sahibi olun.
Yasalar, iktidarlar, politika, komşular, stres, sana hiçbir şey katmayan arkadaş, seni küçük olduğuna inandıran ne varsa kaldırıp çöpe at. Önce kendini küçük gör, bu küçüklüğün içinde bir büyüklüğe