Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin.
“Benim için bütün oyunlar ,romanlar,hikayeler herkesin anladığından başka bir anlam taşıyor.Bütün hayat, bütün insanlık bu kitaplarda anlatıldı, bitirildi.Yeni bir şey yaşamak ,yeni bir kitap tanımak oluyor benim için. Kitaplarla ve onların yazarlarıyla birlikte yaşıyorum.Ön sözlerde yaşıyorum.Hiçbir yazar şaşırtmıyor beni: çünkü hayatlarını sonuna kadar biliyorum .Gerçek dediğimiz dünyada ise kimin ne yapacağı belli değil.Her gün şaşırtıyorlar beni…Yazarlarımla yaşamak daha kolay!!!”
Kitapları okuyorsun ve kendini bir yalnızlığın ortasında buluyorsun. O halde, artık kendini yalnız hissetme diye bu gece seni kitaplar okumuş başka adamlarla tanıştıracağım..
"Herkes ne diyecek? Bu ana kadar herkesten ne gördüm ki... Bana en yakın olanlar dahil olmak üzere, bu herkes dedikleri şey beni üzmekten, hayatımı manasız bir hale sokmaktan başka ne yaptı?"
Bu bataklığın suyu da çamuru da;
-Delikanlılıkla elikanlılığı bir tutan.-
-Her şeye hakkı/m var koca zihniyeti ile
-Namus etiketini sadece kadınların alnına yapıştıran, namusu apış arasına sıkıştıran,
-Ve bunca kötülük dururken, öpüşmeyi ayıba, sevişmeyi ahlaksızlığa yakıştıran zihniyetten gelir.
-Bazılarının gözünde, kadının çörek otu kadar
"Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin.
Su olsan kimse içmez,
Yol olsan kimse geçmez,
Elin adamı ne anlar senden?
Çıkarsın bir dağ başına,
Bir ağaç bulursun Tellersin
pullarsın Gelin eylersin.
Bir de bulutları görürsün,
Bir de bulutları görürsün,
Bir de bulutları görürsün.
Köpürmüş gelen bulutları.
Başka ne gelir elden?
Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde
şu dünyanın ıssızlığı.
Tanrı kimsenin başına vermesin
böyle bir yalnızlığı! "