Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İlk evladım Köksal 1969 yılında ikinci evladım Serdar 1971 üçüncü yavrum Hakan 1973 dördüncü oğlum da 1975 yılında dünyaya merhaba demişti. 13 Kasım Cumartesi 1976 gününden bir gün evvel Serdar'ın dişi çok ağrıyordu. Sabaha kadar ağlamış hiç yatmamıştı. En küçük oğlumu abisine (Köksal) bırakarak Serdar'ı dişçiye götürmeye karar verdik. Serdar
Yûnus Aleyhisselâmı bilirsiniz. Hani şu Yûnus balığı var ya, adını bu peygamberden almış. Yûnus Aleyhisselâmın başından geçenler kısaca şöyle: Cenabı Hak, Hazreti Yûnus’u Ninova halkına peygamber olarak gönderdi. Ninova, bugün Irak sınırları içinde yer alıyor. Musul’a yakın bir şehir. Ninova o tarihlerde yüz bin nüfuslu bir şehirdi. Şehir halkı
Reklam
238 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 günde okudu
Puslu Sözlük
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor... İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,3bin okunma
Ünlü Yazarların İlk Kitapları Neden Basılmadı?
2007 yılında David Lassman adında bir İngiliz, yazdığı kitapların yayınevlerinden sürekli geri çevrilmesinin kabahatini kendi yazdıklarında değil yayınevlerinin sallapatiliğinde arar ve tuhaf bir oyunla bunu ispatlamaya girişir. Sadece İngiliz edebiyatının değil, dünya edebiyatının temel taşlarından sayılan Jane Austen‘ın üç büyük romanını ufak
Beyaz Mantolu Adam
Kalabalık bir topluluk içindeydi. Başarısızdı. Parası yoktu. Dileniyordu. Caminin önündeydi. Büyük bir camiydi bu. Minareleri, kubbeleri, kemerleri ve parmaklıklı pencereleri filân hepsi tamamdı. Özellikle avlusu: dilenenler için en önemli yer. Bir kenarda duruyordu. Hiçbir hüner göstermediği için ya da acındırıcı bir garipliği olmadığı için
Sayfa 13 - Sinan Yayınları 1973 - İletişim Yayınları Bütün Eserleri 4 İstanbul 1987 2.BaskıKitabı okuyacak
_ Ölüye Mektup Minâreden bir salâ yükselince kuşlukta; Hazırlandı teneşir, camideki taşlıkta. Neler söylendi neler, gıyâbında bir bilsen; İkindiye kadar ki, bir kaç saat boşlukta... Sağlığında can ciğer bildiğin o dostların; Toplandılar önünde, evdeki minik barın. İçiyordu hepsi de, belli ki üzüntüden, Hepsinden de üzgündü, otuz beş
Reklam
Büyülü Ceket
Giyim kuşam zarifliğine değer vermekle beraber, hemcinslerimin üzerindeki elbiselerin dikimindeki kusursuzluk derecesine hiç aldırış etmem çok kere. Ama bir akşam, Milano’da özel bir toplantıda tanıştığım kırk yaşlarında görünen bir adam, sırtındaki elbisenin pürüzsüzlüğü ve kesilişindeki mutlak güzellikle gerçekten göz alıyordu. Bilmiyorum
Birtakım Adamlar
Gece saat on ikiyi on geçiyor. Taksim’de saatin altında tramvayı bekliyorum. Öyle olmasa, bu kadar ince eleyip sık dokumaya lüzum görmez; vakit gece yarısını geçmişti, derdim. Epey oluyor. Baharın bu soğuk günlerinde, şu devam eden kıştan bir buz gibi gece, hatırıma geliyor. O zamanlar daha Camlı Köşk’ün camları ve hanende ilânlarının
144 syf.
10/10 puan verdi
·
3 saatte okudu
Uzun zaman olmuştu Sait Faik okumayalı. Sait Faik'i çok seven bir arkadaşım var ve en çok sevdiği kitabı da bu. Özellikle bu kitabı seçmemin sebebi de bu arkadaşım oldu. Kitabı okurken arkadaşımı düşündüm, hatırladım sık sık, neden çok sevdiğini anladım kitabı, çünkü o da bir çok hikâyede üzerinden geçen nice seneye rağmen muzipliği, orijinalliği
Mahalle Kahvesi
Mahalle KahvesiSait Faik Abasıyanık · İş Bankası Kültür Yayınları · 20127bin okunma
Marsha&Hamilton
Ama yasak bölge bina ve tesislerinin ötesindeki yol üzerinde olan lokanta şöyle dursun, California Bakım Laboratuvarları’nın çıkış rampasına bile varamadılar. Üniformalı bir haberci düzgünce katlanmış beyaz bir kâğıt parçasını uzatarak onu durdurdu. “Bu sizin için, Mr. Hamilton. Albay T. E. Edwards size vermemi söyledi.” Hamilton eli
Alfa Yayıncılık
Reklam
Bir Bursa seyahatimizde, Ulu Cami’de öğle namazımızı edâ ettikten sonra çıktık. Eşim, arabayı otoparktan alırken, biz biraz çarşı içine doğru yürüdük. Hava çok soğuk… Yolun kenarında soğuktan büzülmüş yaşlı bir teyze dikkatimizi çekti. Önüne serdiği çuvalın üzerinde köy ekmekleri... “-Ekmeklere buyurun!..” derken göz göze geldik. Bana
Sadece beş dakika ayırın lütfen...Alıntı
Ey Türk evladı..Ben Aliya İzzetbegoviç!... Sevgili okurlar.. Bu bir tarihi mektup...
Hayatımız yalanlar üzerine kurulu !
Nasıl deryadil değilsem, nasıl ilm-i simya, ilm-i Cifr ve eski tabebeti bilmiyorsam, başımdaki bereye, birdenbire ağarmış saçlarıma, tıraşsız sakalıma ve derviş hâlime rağmen nasıl hiçbir tarikatten değilsem, öylece saatten de anlamıyordum. Fakat yalana alışmıştım. Hayatım denen bu kalp akçeyi başka türlü süremezdim. İnsanlar benim böyle olmamı istemişlerdi. Yalancı idim. Binaenaleyh saatten çok iyi anladığımı mı söylemem lazımdı? Fakat bu en aşağı otuz beş türlü söylenirdi. Cemal Bey’e, Selma Hanım’a, Doktor Ramiz’e, Sabriye Hanım’a, Yangeldi Asaf Bey’e, hepsine, herkese ayrı ayrı şekillerde söylenirdi. Bir müddet Halit Ayarcı’ya baktım. Hayır, burada doğrudan doğruya hareket lazımdı. En yavaş sesimle: Bir görelim, bakalım!.. dedim.
Sayfa 190 - Dergah yayınlarıKitabı okudu
409 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.