Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tanıdık geldi mi?
- Elektriğe, üç kuruş, beş kuruş derkene, bine bine sonunda yirmi kuruş bindi. Suya üç kuruş, altı kuruş derkene, sonunda otuz kuruş yükledi... Zam olmamış hiçbişey kalmadı ki... Öyle bi adam!.. Bir delikanlı, – Başka birini başkan seçerler... dedi. – Mümkünü yok. Millet seviyor, babamız diyor.
Sayfa 75 - Nesin YayıneviKitabı okudu
"Ahlaksızlığın çehresi öyle korkunçtur ki, hepimiz krallar kadar mutlu olmalıyız eminim," dedi Mack. Kolunu Hazel'ın omuzlarına attı. "Sen müthiş bir başkan olurdun bence," dedi.
Reklam
#omerhayyam
bir sır daha var, çözdüklerimizden başka! bir ışık daha var, bu ışıklardan başka. hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye: bir şey daha var bütün yaptıklarından başka niceleri geldi , neler istediler, sonunda dunyayi bırakip gittiler. sen hic gitmeyecek gibisin, degil mi? o gidenler de hep senin gibiydiler.. geçmis günü beyhude yere yâd etme, bir
Şems Tebrizi :
Dergâhın bahçesinde güllerin yanında Mevlâna ile hasbihål ediyorduk . Mevlâna'yı ziyarete felsefecilerden bir grup geldi . Soruları olduğunu bildirdiler . Mevlâna onlara beni göstererek : - Benim sorularımı cevaplayana sorun , diye bana havale etti . Bunun üzerine , gelen felsefeciler üç sual sormak istediklerini belirttiler . - Sorun ,
Sayfa 79 - Karatay Akademi Yayınları 394.basım Nisan 2012Kitabı okudu
Nasıl ki felaket, halkın büyük çoğunluğu için eşit olmayan fakat özdeş parçalara bölünürse, korku da tıpkı öyle bölünüyordu. Ama iktidar mertebesine yükseldikçe korku daha da artıyordu; oysa yoksullarda korku her zaman savuşturulabilir gibi görünüyordu. Kendi korku payını üçüncü üyeyle paylaşmaya çalışan başkan,”keçiniz staniletta’in adı farklı şekilde yorumlanabilir” dedi. “Listelerim yüksek makamlara, federasyona kadar gidecek. Sıradan bir ad yüzünden birçok baş kesilebilir. Bir başka ad koyarsanız hepimizin içi rahat olur. Ne ad koyarsanız koyun, yeter ki Staniletta olmasın!”
Çok Güncel..!
Bir zamanlar memleketin birinde bir Başkan vardı. Bir zamanlar memleketin birindeki bu Başkan'ın özelliği, memleketi muhbirlerle doldurmuş olmasıydı. Memleketteki nüfusun her üç kişisinden birisi profesyonel muhbirdi. Geri kalan nüfusun yarısından çoğu da amatör muhbirdi. Profesyonel ve amatör muhbirlerden başka gönüllü muhbirler de vardı.
Reklam
Cumhuriyetle ilgili birinci madde saat 19.37'de sürekli alkışlar, sevinç çığlıkları arasında kabul edildi. Öbür maddeler de oylandı. Kanunun tümünün oya sunulması aşamasına gelinmişti. Başkan da heyecanlıydı. Titreyen bir sesle dedi ki: “Kanunun tümünü kabul edenler lütfen el kaldırsın.” Başkan cumhuriyet rejimini oya sunuyordu. Bütün eller havaya kalktı. “Oybirliği ile kabul edilmiştir.” Saat 20.30'du. Öyle bir alkış patladı ki şiddetinden pencere camları zangırdadı. Yalnız milletvekilleri değil dinleyiciler, gazeteciler, Meclis memurları da alkışlıyor, onlar da milletvekilleri gibi kucaklaşıyorlardı. Ağlayanlar vardı. Haber dışarda bekleyen kalabalığa ulaşmıştı. Onlar da alkışlamaya ve bağırmaya başladılar. “Yaşasın cumhuriyet!!!”
Sayfa 341Kitabı okudu
"Kimin aklına gelir İsviçre'de saat satmak?" "Bir tanesini sattık bile," dedi başkan. "Evet, ama saati için değil, altını için." "Bu da altın," dedi başkan. "Öyle," dedi Lázara. "Ameliyat olmasanız da olur ama saatin kaç olduğunu bilmeden yapamazsınız."
İyi Yolculuklar, Sayın BaşkanKitabı okudu
“Anlat derdini Markopaşa’ya” diye bir laf vardır ülkemizde… Soruna muhatap bulamadığımızda, bizi dinler gibi yapan ama çözüme dair hiç bir şey geliştirmeyen insanlar ya da kurumlar için söylediğimiz bu söz, benim incelememde yer değiştirecek; bu kez Markopaşa bize derdini anlatmayı deneyecek. Hadi o zaman, çok bekletmeyelim paşamızı. Türkiye
82 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.