Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Meşrutiyetin İlanı'ndan çok evveldi. Selanik'teki evimizde arkadaşlarla toplanmıştık… Bizim görüştüğümüz odaya bakan bir hizmetçi anneme, yukarıda bunlar paralar, münakaşalar ve planlar üzerinde birtakım sözler söylüyor, diye haber vermiş. Annem hasta yatağından kalkmış, bizim bulunduğumuz odanın kapısına kadar gelmiş, kısmen ne
Sayfa 117 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Adem Aleyhisselam'ın yaratılışı:
Yüce Allah; Ådem Aleyhisselâmı yaratmak istediği zaman, yere: "Ben, sen- den bir halk yaratacağım ki, onlardan, bana itaat edenler de olacak, onlardan, bana isyan edenler de olacaktır. Onlardan, bana itaat eden kimseyi, Cennet'e koyacağım. Bana isyan eden kimseyi ise, Cehennem'e sokacağım!" diye Vahy etti. Sonra da, Cebrail
Reklam
_İnsan, ya insan gibi akıllıca söylemeli yahut hayvanlar gibi susmalıdır! _Sessizce bir köşede oturan sağırlarla dilsizler, gevezeden daha üstündür. _Her ormanı boş sanma, belki de kuytuluklarında bir kaplan uyuyordur. _Hastaya şeker vermek günah olur, çünkü ona acı ilaç fayda verecektir. _İnsanlarla münasebetin ateşle münasebetin gibi olsun. Çok
_Hayat öylesine sürprizlerle doludur ki, sırtındaki küfeyi alır kiminden, elmasları yükler taş yerine. _Onların zırvalara inanmalarının sebebi, cahillikleri. _Sefil egolarının değer ölçüleriyle ölçüp, gerçeğe, güzele ve iyiye ağızlarından salyalar saçarak nutuk çekiyorlar. _Köle tiplerden oluşmuş hiçbir devlet yasayamaz. Köleden doğan yine köle
_Benim ülkem Dünya’dır. Tüm insanlar benim kardeşimdir. İyiyi ve doğruyu yapmak benim dinimdir. _Her türlü yanlışa karşı en amansız silah Akıl’dır. Bugüne kadar başka bir silah kullanmadım, bundan sonra da kullanmayacağım. _Mantığı kullanmayı reddeden birisiyle tartışmak, ölüye ilaç vermeye çalışmak gibidir. _İktidar halktan korkarsa bu
Cephede vaziyet iyi değildi. Düşman ilerliyordu. Faysal kuvvetlerinin Mafrak İstasyonu’ndaki üç cephane vagonunu ateşleyeceklerini haber aldım. Haberi, derhal Dera’da bulunan Mersinli Cemal Paşa’ya bir raporla arz ettim. Bizimkiler de cephaneye yetiştiler. Son süratle raporu yetiştiren eski bölüğün eratından beş eri, ceplerindeki altınları vermek
Reklam
Liceliler bedevidirler. Bir kısmı çadır altında, bir kısmı da yi­ne harabe halindeki köylerde yaşarlar. Lice denilen mahal (bucak), insan ve hayvanın geçmesine gayri müsait volkanik ve taşlık bir arazidir. Bu taşlar arasında pek az ekilmeye m ü­sait yerler vardır. Buraları da ekerler. Liceliler hayvan besler­ler. Arazi de pek dar olduğundan
Liceliler bedevidirler. Bir kısmı çadır altında, bir kısmı da yi­ne harabe halindeki köylerde yaşarlar. Lice denilen mahal (bucak), insan ve hayvanın geçmesine gayri müsait volkanik ve taşlık bir arazidir. Bu taşlar arasında pek az ekilmeye m ü­sait yerler vardır. Buraları da ekerler. Liceliler hayvan besler­ler. Arazi de pek dar olduğundan
"Uyumakta olduğunu sandığımız anam yanıma geldi bana dedi ki, 'Çocuğum, bir anlamak istiyorum, sen ve senin arkadaşların yedi evliya kuvvetindeki padişaha isyan mı ediyorsunuz?' anama ne düşündüğümü ve ne yaptığımızı söylemek istemiyordum. Fakat bizim o akşamki toplantımızı görmüş, her şeye vâkıf olmuş olduktan sonra, artık annemden ve kardeşimden hakikati gizlemeye lüzum görmedim, bilakis onları aydınlatmayı tercih ettim:' Evet anne,' dedim 'Senin yedi evliya kuvvetinde farz ettiğin adam hiçbir kuvvete malik değildir. Biz burada toplanan insanlar memleketi bu zalimlerden kurtarmak istiyoruz. Senin aklın buna ermeyebilir, yahut evladın olduğunu unutarak gider, evliyalara kavuşursun!' Anam o vakit dedi ki: 'Evladım, siz acemisiniz, mademki böyle şeylerle uğraşıyorsunuz, beni yaptığınız işlerden haberdar ediniz ve gizli şeylerinizi bana veriniz. Çok dikkat etmelisiniz. Muvaffak olmak zordur; mahvolmak daha tabii kabul edilmek lazım gelir. Ne yapayım, yegane erkek evladımsın senin mahvolmanı istemiyorum. Bu gücüme gidiyor.' Ben de 'Anne,' dedim. 'Bu işleri almış yürümüştür. Ben namuskâr bir adam olarak bu işlerin içinde bulunmak mecburiyetindeyim. Beni bundan men eder misiniz?' Bana, "Hayır, evladım bir gün bu işleri olduktan sonra, seni namus ve haysiyet sahibi olanlarla beraber görmezsen, işte o zaman üzülürüm. Ben senin kadar okumadım, senin kadar bilmem, senin gördüğün anladığın şeyleri yapmaktan men etmeye kalkışmam. Yalnız dikkat et, esas muvaffak olmaktır, muvaffak olmaya çalışınız. " - Mustafa Kemal Atatürk, Milliyet Gazetesi 13 Mart 1926
Sayfa 12 - Alıntı: Ümit DoğanKitabı okudu
Selim’i gördüğüm geceyi yeni yeni üç beş kuruş sahibi oluyordum geç vakte kadar insanların mutlu günlere kavuşması için neler yapılabileceğini tartışmıştık karanlık sokaklarda bütün gece yürüdük meydana geldiğimiz zaman herkesin artık dağılacağı bir sırada Selim evet Selim konuştu sormuştu bütün bu düşüncelerimizi ülkülerimizi böyle heyecanla konuştuktan sonra ayrılıp hiçbir şey olmamış gibi uyuyacak mıyız hemen harekete geçmeyecek miyiz Burhan heyecanlanarak hayır gerekirse sokakta bile yatarız demişti ben isyan ettim hayır yatamayız ben artık kaldırımlarda yatma işinde yokum artık sıcak bir yatakta yatmak istiyorum benim gücüm kalmadı artık beni saymayın dedim başımın üstünde gökyüzü görmek istemiyorum geceleri yatarken artık o geceden sonra da bir daha görmedim onları hepsi de ateş gibi çocuklardı yalnız benim gibi sokakta yatmamışlardı daha önce verin şu resmi bir daha bakayım gençlik arkadaşlarıma ülkü dostlarıma fakat onlarla yaşamıştı
Reklam
Okuyalım İnşaAllah
Harun Reşid'in Oğlu Zübeyde'nin Harun'dan bir oğlu vardı. Halvet âleminde dünyadan haberi yoktu. Annesi onu saraydan çıkarmaz, perde ardında can gibi besler, yetiştirirdi. Bir gün aklı kuvvet bulup da hikmet bilen gönlü coşunca annesine, “Dünya bu saraydan mı ibaret, yoksa buranın dışında başka yerler var mı? Eğer varsa izin ver de
anam ya­nıma geldi, bana dedi ki: "- Çocuğum, bir şey anlamak isti­yorum, sen ve senin arkadaşların yedi evliya kuvvetindeki pa­dişaha isyan mı ediyorsunuz?" Anama ne düşündüğümü, ne yaptığımızı söylemek iste­miyordum. Fakat bizim o akşamki içtimaımızı görmüş, her şe­ye vakıf olmuş olduktan sonra, artık annemden ve kardeşim­den hakikatı gizlemeye lüzum görmedim, bilakis onları ten­vir eteği (aydınlatmayı) tercih ettim: -Evet anne, dedim, senin yedi evliya kuvvetinde farzet­tiğin adam hiçbir kuvvete malik değildir. Biz burada toplanan insanlar memleketi bu zalimlerden kurtarmak istiyoruz. Se­nin aklın buna ermeyebilir, yahut evladın olduğumu unutarak gider, evliyalara kavuşursun!" Anam o vakit dedi ki: - Evladım, siz acemisiniz, madem ki böyle şeylerle uğ­raşıyorsunuz, beni yaptığınız işlerden haberdar ediniz ve giz­li şeylerinizi bana veriniz. Çok dikkat etmelisiniz. Muvaffak olmak zordur; mahvolmak daha tabii kabul edilmek lazım ge­lir. Ne yapayım, yegane erkek evladımsın, senin mahvolmanı istemiyorum, bu gücüme gidiyor. " - Anne, dedim, bu işler almış yürümüştür. Ben namus­kar bir adam olarak bu işlerin içinde bulunmak mecburiyetin­deyim. Beni bundan meneder misiniz? " -Hayır evladım, bir gün bu işler olduktan sonra, seni na­mus ve haysiyet sahibi olanlarla beraber görmezsem, işte o za­man meyus (üzgün) olurum. Ben senin kadar okumadım, se­nin kadar bilmem, senin gördüğün, anladığın şeyleri yapmak­tan menetmeye kalkışmam. Yalnız dikkat et, esas muvaffak ol­maktır, muvaffak olmaya çalışınız."
Sayfa 123 - Cumhuriyet, Nisan 2000 / MUSTAFA KEMAL'İN FALİH RIFKI VE MAHMUT BEY'E VERDİĞİ MÜLAKAT, MİLLİYET GAZETESİ, 3 Mart 1926Kitabı okudu
1970 lerde Amerika'da birçok ailenin kendi büyük çiftlikleri vardı. Kızılderililerden çaldıkları topraklar üzerinde. Zaten bu çiftçilere birkaç banka borç veriyor. Hepsi de tek bir bankanın şubesidir aslında kurcalasan. Kulede de uçağın çarptığı katların 20 katı işte o bankaya ait. 1970'lerde çiftçiden borçlarını aniden ödemesini istediler, orra
Sayfa 243 - Otopsi YayıneviKitabı okudu
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.