Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"İnsan en nihayetinde bir ada değil midir? Bir ada kadar tek başına, bir ada kadar kimsesiz. Öte yandan tek başına ve kimsesiz olmanın aslında tamamıyla kötü olmadığı fikri kuşatıyor beni. Zira tek başına olmak beraberinde özgürlüğü getirdiği gibi, kimsesiz olmak derinlere inmemize olanak sağlar. Karakterlerin bir ada gibi işlendiği ve bir ada misali yaşamış farklı bireylerin birbirini bulduğu romanlardan keyif alıyorum. 'A, sen burada mıydın?', 'Evet, ben hep buradaydım' diyen romanlardan bahsediyorum. 'Doğrusu bunca zaman tek başımaydım ama artık o kadar ıssız kalmama gerek kalmadı, senin sayende' diyebilmek kalbimizde bir umudun doğmasını mümkün kılar. Bu kitap bana tam da bu umudu tattırdı."
Bazen derim ki; Allahım iyi ki varsın... Sen olmasaydın bu kadar yorgunluğumuzu, kırgın hislerimizi, kırılan kalbimizi kime anlatacaktık...kim anlayacaktı, tüm bu dertlerimizi...ya dertlerimizi anlattıktan, içimizi döktükten sonra o ferahlık hissini kim verecekti... Kimin yanına gidip, ben benden vazgeçsemde ne olur sen benden vazgeçme, diyecektik...
Reklam
İlahi lordlar ama hepsi küçük birer çocuklar.
“Biraz olsun saygın yok muydu?” diye yeniden ona yüklendi Sina. “Burada, on yıllardır koruduğum şeye hiç saygın yok muydu? Annemin babamın mirasına saygın yok muydu?” Sözleri Daren'in kaşlarını çatmasına neden oldu. “Sizinle benim aramdaki fark şu,” dedi ürkütücü bir sakinlikle “Sizin kötülükle ilgili hiçbir şey bilmemeniz. Eğer içinizi
Sayfa 140 - Dex yayınları, Daren, Arın ve Sina.Kitabı okudu
248 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Kötü olan şey narsizm değil, geçmiş kalıntılarımız.
Sıkı okuma günü oldu 2 günde bitirdik kitabı 7 günde değil :) Çok uzatmayacağım, yorumuma geçelim. Günümüzde narsizm konusu çok gündemde, hatta herkes narsizm konusunu araştırmış bulunuyor. Ancak bu iyi bir durum değil. Herkes takıntılı olmaya başladı: "Yok sen narsistsin, yok sen, yok ben." Arkadaşlar, hepimiz narsistiz. Bunu başta
Narsisizme Yeni Bir Bakış
Narsisizme Yeni Bir BakışCraig Malkin · İletişim Yayıncılık · 201765 okunma
Önyargı Ve Hamur Psikolojisi
Hiçbir şey yapma. Bırak, konuşmaları ben yapayım. Senin yapabileceğin hiçbir şey yok. Toplumla karşı karşıya gelindi mi, olayla en yakından ilgili olan, en büyük işi yapacak ve en büyük katkıda bulunacak olan kişinin en az söz hakkı vardır. Onun sesi çıkmaz, diye bir kanı vardır, zaten söyleyeceği şeyler de daha baştan reddedilir, çünkü önyargılı sayılır. Nedeni de, konuşmalar hiç dikkate alınmadığı, yalnızca konuşan insan dikkate alındığı içindir. Bir fikri yargılamaktansa, bir insanı yargılamak çok daha kolay gelir. Tabii adamın beyninin içini bilmeden onu yargılamak nasıl mümkün olabilir, onu da hiçbir zaman anlayamayacağım. Ama yapılan bu. Bak, nedenleri tartmak için terazi gerekir. Terazi de pamuktan yapılan bir şey değildir. Oysa insan ruhu pamuktandır. Yani biçimi olmayan, direnci olmayan, öne arkaya kıvrılıp hamur gibi her şekle girebilen bir şeydir. Sen onlara, işi neden sana vermeleri gerektiğini benden çok daha iyi anlatabilirsin. Ama seni dinlemezler, oysa beni dinlerler. Çünkü ben aracıyım. İki nokta arasındaki en kısa yol, doğru çizgi değildir. Aracıdır. Ne kadar çok aracı varsa, yol o kadar kısalır. Hamur psikolojisi budur işte.
Kendine İyi Bak
Favori şiirlerimden 🎤📖🎧 Kendine iyi bak Bir veda değil elveda cümlesidir çoğu zaman O üç kelimeden çok daha fazlasını gizler içinde Kendine iyi bak
Reklam
Bir Adın Kalmalı
bir adın kalmalı geriye bütün kırılmış şeylerin nihayetinde aynaların ardında sır yalnızlığın peşinde kuvvet evet nihayet bir adın kalmalı geriye bir de o kahreden gurbet
1984.
1984
1984
Mükemmel bir totalitarizm kitabı.Bence George zaten totalitar rejim,hatta en iyi siyasi yazar.Dürüst konuşmam gerekirse,EN İYİ YAZAR.Fakat kişiye göre değişir.Her neyse,bu kitaptakı Winston Smit karakterimiz kendi-kendini uçuruma sürükleyen toplumun düşünce suçu işleyen---fikir sahib olan pek çok ülkedeki herhangi bir kölenin yansımasıdır.İnsanlar devletten---Büyük Kardeşden(Ki öyle biri varsa) o kadar çok korkmuşlar ki,kendilerini onu sevdiklerine bile inandırmışlar.Ve devlet kendi saçma kanunlarına uymayanların cezalandırılmasını her kesin borcu olduğunu bildirerek insanların da bir-birinin en ufak davranışını bile polise bildirmesine muvaffak olmuşdur.Kitabın en ikonik sözü belki de buradan bir alıntı: ~Kestane ağacı altında sen beni satdın,ben seni... Kitap o kadar korkunç ki,okurken tamamen fantasik gibi geliyor,fakat Stalinin siyasetini araştırdıktan sonra geçmişten bir alıntı olduğu çok açık belli.Bunu daha derinden kitapı okuduktan sonra youtube'taki Portal kanalından izleyerek öğrene bilirsiniz!İyi mütaileler!
368 syf.
4/10 puan verdi
·
3 günde okudu
“My Millie. Even when we’d just been friends, she’d always been mine.” O zaman neden Sienna’yı seçtin?!! Şu ex olayı olmasa kitap daha sevimli gelecekti bana ama Millie’nin Ford için “second best” olmasını hazmedemiyorum. Yoksa kitap güzel başlamıştı sonra hızla düşüşe geçti. Millie Ford’u ilk gördüğü anda hoşlanıyor ama Ford’un dikkatini Sienna
Coach
CoachDevney Perry · Devney Perry LLC · 02 okunma
Ben kadınları sevmiyorum, dedi çocuk. Sevmiyor musun? Niye? Dedikodu yapıyorlar, dedi çocuk. O zaman kadınları değil, dedikoduyu sevmiyorsun sen, dedi adam.
Reklam
Benimle ilgili hiçbir şey bilmiyorlardı. Nasıl bilebilirdi ki, kendini en yakınım sananların bile benden haberi yoktu. Oysa ben en çok, kötü bir şeyler söylediğimde ya da yaptığımda birinin kolumdan tutup "Bu sen değilsin," diye beni sarsmasını isterdim, neyi yapıp yapmayacağımı, neden yaptığımı bilecek kadar kim olduğumu bilmelerini. Oysa onlar hep şu şekildeydi: "Bunu yaptın, kötü birisin," falan filan. İnsanların çoğu hiçbir bok bilmiyordu ve kendi günahlarını sürekli şeytana iteleyip duruyordu. Acaba Tanrı da yarattığı kulları yoldan çıkarken, sorunun yaratılışlarında olduğunu hiç düşünüyor muydu yoksa o da her şeyden şeytanı mı sorumlu tutuyordu? Evet, insanların yaptığı tam olarak buydu; kendi günahlarını başkalarının günahlarıyla örtmek ve o günahı işlemediği için önce şükredip sonra tanrılarından istedikleri başka şeyleri daha dilemek. Maneviyata önem veren biriydim ama bir şeyi istiyorsanız gidip türbelerden dilenmeyi hak etmiyordunuz, bir şeyi gerçekten istiyorsanız onun için savaşmalıydınız. Kaybedeceğinizi bile bile, çünkü uyarmalıyım ki Tanrı sizi dinlemiyor, Tanrı sadece şeytanı izliyor.
"Kendi hayatını istedi." "O benim hayatım!" diye sesimi yükselttim. "Bu seferkine dokunma demedim mi? Ulan bir kere gelip sormadın bana nasılım," derken sesim titredi. Küçük bir çocuk gibi ağlamamak için yutkunup devam edebildim. "Küçüktüm daha, on yediydim! On yedi! O gün gelip bir kez saçımı okşayıp da teselli etmedin beni. Suçluluktan ölüyordum, ölüşümü izledin. Omzuma korur diye damganı bastığında uçurumdan aşağı ittin beni ama ölürken bir kere görmedin. Ölüyordum lan ben. Gözlerinin önünde ölüyordum, ben ölürken bana bir kere babalık etmedin. O beğenmediğin adam hayatımı kurtardı benim. Bir hayat hikayesi anlattı bana, bir fotoğraf gösterdi. Yaşama hevesimi o fotoğraftaki gülüşte buldum, sen gittin o gülüşü de aldın elimden."
Zerdüşt delikanlının yaslandığı ağacı tuttu ve şunları söyledi: "Bu ağacı ellerinle sallamak isteseydim, gücüm yetmezdi buna. Oysa gözümüzle göremediğimiz rüzgar ona istediği gibi eziyet ediyor, onu eğip büküyor. Görünmez ellerdir bize en kötü eziyetleri çektirenler, bizi eğip bükenler. " Bunun üzerine delikanlı şaşkınlık içinde ayağa
"O sen sen Gölgemi bırak beni sürme Ben benimleyim."
Sayfa 204 - BeyanKitabı okuyor
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.