Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
136 syf.
7/10 puan verdi
·
5 günde okudu
#okudumbitti grup okuması yaptığımız bu kitabı benden önce okuyup bitiren arkadaşlarım hayranlık derecesinde beğendiklerini yazınca ve benimde çok beğeneceğimi düşündüklerini söyleyince, ister istemez beklentim yükselerek başladım. Ama biraz hayal kırıklığına uğradım, belkide bunun sebebi Kaan Murat Yanık 'ın "Dünyasızlar" kitabından sonra okumuş olmamdır. Bana kalırsa bir yazar kitabında Türkiye nin en büyük takimlarından 2 tanesini bir birine tokuşturarak veya denizin rengini gökyüzünden aldığı bilgisini vererek yada futbolcu isimlerinde gezinerek sayfalarını doldurma gayretinde olmamalıdır. Tamam kabul ediyorum güzel bir düşünce ile yazılmış, Netfilix te yayınlanmış dark dizisi senaryosundaki gibi zaman kavramıyla beyin yakılmaya çalışılmış fakat bunda başarılı olunmuş gibi gelmedi bana, belki bu düşüncelerim küstahça gelebilir fakat ben bunu kendi bilgi birikimimden veya çok yetkin biri olduğuma dayanarak yazmıyorum. Daha önce okumuş olduğum kitapların bende bıraktığı etki ve bu kitabın verdiği hise dayanıyorum. 75 - 80. Sayfalardan sonra şaşırtıcı bir şey oluyor, 10 sayfa bu etki güzel oluyor fakat sonra kitabın sonuna kadar bunun bu şekilde devam edeceğini anlayarak okuduğum için, Kendini tekrar eden bir kitaba dönüşüyor hissine kapılıyorum. Belki bu konu ve düşünceyle yazılmış bu kitap - Charlotte Bronte, İvan D. Yalom benzeri bir yazar tarafından yazılsa muazzam olabilirdi. Okunmaya değer mi? Evet değer, çok beğenme ihtimaliniz var mı? Evet var. Ama galiba beni pek etkilemedi.
İnsanın Acayip Kısa Tarihi
İnsanın Acayip Kısa TarihiGüray Süngü · Ketebe Yayınları · 20211,711 okunma
400 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Yıllar sonra yeniden Alacakaranlık
Lise zamanlarımdan bu yana hatta belki daha öncesindeydi, tam bir alacakaranlık aşağıyımdır. Filmlerini kaç kere izlediğimi bilmiyorum fakat kitaplarını nedense daha önce okuma fırsatı bulamamıştım. Bu süreçte tüm seriyi okudum ve bu yorumu tüm seri için yazdığımı söyleyebilirim. Ama merak etmeyin yazımda tek bir spoiler bile bulamayacaksınız.
Alacakaranlık
AlacakaranlıkStephenie Meyer · Epsilon Yayınları · 201724,3bin okunma
Reklam
Aşk ve bilgi birbirinden ayrılır. Ben, kaybolanı yeniden yaşatan içsel bir karasevda ile ebedî bir yokluğun kesinliği arasında bocalar. Bende barınan ötekinin yaşayan varlığı ile onun gerçek yokluğu arasındaki yarık öylesine dayanılmaz bir bölünmedir ki çoğu zaman bu yarığı sevgimizi dengeleyerek değil, ama ötekinin yokluğunu inkâr ederek, eksiklik olduğu gerçeğine başkaldırarak ve sevdiğimizin artık asla burada olmayacağını reddederek daraltmaya çalışırız.
matematik dersinde hoca x'i bul dedi bende "hocam devletin o kadar polisi varken neden ben bulayımki" dedim hoca beni dersten attı :D
Saçlarım dökülürdü omuzlarımdan aşağıya doğru , her karşılaşmalarında karıştırır bozardı rüzgar dengesizi saçlarımı. Onların aşkları biraz karışıktı hiç yüz vermezdi saçlarım rüzgara deli divane ederdi . Esip geçerdi rüzgar her saçtan bıraktığı her saç teline gıptayla bakardı . Diğer saçlarda darmaduman bıraktığı kırıklara nazaran benimki hep sapasağlam dururdu ama hep bir eksiklik vardı bu işte ne zaman dalgalansa bir meltemde saçlarım deli rüzgar çalınırdı tellerine eski zamanlar suskunluklarının içine ettiği anları başlatmaya çekindiği hoyrat nefesiyle Tüm sevmeleri tuhaftı saçlarımın kırılmasa da kopartırdı kökünden rüzgara bırakmak için hislerini Baktım hep hüzünlü hep bir kırılma heveslisi serzenişte kopmalar yaşıyor bende ona izin verdim özgürce kestim onları Şimdi yine büyümeye başladı uçları ama bir fark var artık daha bir kenetli tellerine rüzgarlara karşı bir umursamazlık çökmüş üzerine bende bir merak acaba tekrar karşılaşırlar mı yine deli rüzgarla kim bilir belki o zaman da bu kadar umursamaz darbelere alışık durur S.D.
256 syf.
7/10 puan verdi
·
26 günde okudu
Merhaba sevgili okur, Irvin Yalom, okurunu “Güneşin ya da ölümün yüzüne doğrudan bakamazsınız.”cümlesi ile karşılıyor. Yazar kitabını, ölüm kaygısı ve bu sürecin nasıl yönetilebileceğine dair çoğunlukla terapilerinden örnekler vererek hazırlamış.Birçok yazara, kitaba, felsefe akımına ve felsefeciye göndermeler yapıyor, alıntılara yer veriyor. * Okumam esnasında, yazar ile birlikte ben de taaa çocukluğuma gidip ölümle ilk tanışmamı düşündüm ve ilginç bir şekilde hatırladım, hatta hiç unutmadığımı fark ettim. Benim için ilginç bir deneyim oldu. Gördüğüm ölümlerin bende bıraktığı izler üzerine farklı bakış açıları edindirdi. Bazı yaklaşımları pek bana uygun değildi ama genel olarak hak verdiğim yaklaşımları vardı. * Yine birçok kitabı merak etmemi sağlayan bir okuma tecrübesi oldu. Bergman/ Yaban Çiçekleri filmi empati konuluymuş ve yazar tarafından öneriliyor. İzlemeyi düşünüyorum. * Yalom herhangi bir dini inanca sahip olmayan bir yazar ama düşüncelerini olabildiğince saygı sınırları dahilinde belirtiyor. * Gelecekte yaşayabileceğin pişmanlıkları düşün, “şimdi yeni pişmanlıklar duymadan nasıl yaşayabilirsin?” sorusu aydınlanma yaşatıyor. * Hâlâ baskısı var mı bilmiyorum ama ilgilenenler bir baksın derim ama konu ve içerik sebebiyle herkese tavsiye edemeyeceğim. * “Asla çok geç değildir. Asla çok yaşlı değilsinizdir.” * “Dilin ya da kalemin söyleyebileceği üzücü sözler içinde en üzücüsü ‘Olabilirdi!’ sözüdür.” Nietzsche
Güneşe Bakmak Ölümle Yüzleşmek
Güneşe Bakmak Ölümle YüzleşmekIrvin D. Yalom · Kabalcı Yayınevi · 20082,175 okunma
Reklam
Bende senin gibi düşünüyorum :D
Nerdeyse elli yaşındayım, Tanrı benim için hiçbir şey yapmadı bugüne kadar.
Sayfa 124Kitabı okudu
116 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Klasik bir anlatımdı, tam beklediğim gibi, kadın anlatmaya başlayacak ve kitabın sonuna kadar sürecek, mesela arada dinleyenin cevap vermesini isterdim hoş olabilirdi. Tavsiyemdir bu arada. Kadının anlattığı kısımları çok beğendim, özellikle burada yazarın yeteneğini gösterdiğini düşünüyorum, diğer kitaplardaki gibi, kadın karakterinde gerçekten
Bir Kadının Hayatından 24 Saat
Bir Kadının Hayatından 24 SaatStefan Zweig · Anonim Yayıncılık · 2020126,5bin okunma
Son anları dostlarından biri soruyor:"Ey Ebü'd Derdâ! Rahatsızlığın var mı, şikayetin nedir?""Günahlarından çok şikayetçiyim!"diyor. Diyorlar ki:"Sana doktor çağıralım mı?" Diyor ki: Bana şifa verecek olan zaten beni yatağa yatırdı.Kim onun dışında şifa verebilir ki?" O anda hanımı Ümmü'd-Derdâ şöyle duâ etti: "Allah'ım! Ebü'd-Derdâ beni dünyada istedi , sen beni ona nasip ettin ve o benimle evlendi. Şimdi bende onun senden öte tarafta istiyorum. Ne olur Cennette beni ona nasip et! Ebü'd Derdâ hanımının bu duasını duyunca, sevindi , duygulandı ve dedi ki:"Benden sonra evlenme! İnşaAllah cennette beraber olalım!".
Sayfa 444
Bengi Dönüş
“Dostum,” diye fısıldadı, “nasıl farklı yaşanacağını size ben söyleyemem, diyelim ki söyledim, o zaman da başka birinin tasar­ladığı bir yaşamı yaşıyor olurdunuz. Ama, Josef, sizin için yapabi­leceğim bir şey var. Size bir hediye verebilirim, düşüncelerimin içinden en değerlisini, en büyük fikrimi hediye edebilirim. Belki bunu siz de
Sayfa 349Kitabı okudu
Reklam
Ben'siz acı olmaz; ama acı bende değil o'nun içindedir. Acı olması için, ben'in üç hareketi gereklidir: Sevilenin kaybının çaresi olmayan gerçekliğini doğrulaması, o'nun -acının asıl kaynağının- içindeki büyük itkisel çalkantıyı algılaması, bu iç algılamayı acı duygusuna dönüştürmesi.
Bende bazıları gibi sadece işim düşünce yazayım istiyorum amaa kimseye işim düşmüyor işte naparsınn .d
128 syf.
·
Puan vermedi
Hasan Nail Canat'ın anısı bende o kadar çok ki, keza bu kitabın da... İlkokul 3. sınıfta babam artık derece atladığım için (ne büyük derece ama =) 1. sınıf ve 2. sınıf için olan incecik bol resimli kitaplar yerine o zaman pek fazla okunan Hasan Nail Canat'ın, dört kitabını almıştı: Gül Yarası Kırımlı Murat Destanı Yasemen Bir Küçük Osmancık Vardı Tabi bu tür kitaplardan sonra artık günde 2-3 kitap bitirememeye başladım :D Artık 2 günde bir bitiyordum :)) Tabi o zmanlar telefon, tablet hak getire... Şimdikiler gibi babaannemin tabiriyle "Küçük deccal" değildik :D En büyük eğlencemiz seksek, beş taş, akşamları komşu çocuklarla toplanıp saklambaç oynamak... Kasabada büyüdüm, 3 katlı bina yoktu bizim mahallede :) Neyse velhasıl kelam ben bu kitapları çok sevdim. Yazarın diğer kitaplarını da kütüphaneden okudum. Bir keresinde tenefüste Yasemen'i okurken - (yani ne salakmışım, git ip falan atla, arkadaşlarınla oyna, tenefüsünü yap değil mi neden kitap okuyorsun? Çok kendi halinde, gereksiz akıllı bi çocuktum) - öğretmenler de bahçeye dizilmiş çay içiyor. Ben de merdivenlerden inerken bile kitap okuyorum, bak hele bak, heheeyytt :D Neyse, bir üst sınıfın, yani 4'lerin öğretmeni benim dalgın dalgın yürüyüp kitap okuduğumu fark etmiş, "Yasemiinnn " diye seslendi, tabi yanındaki öğretmenler de güldü. Ben de hiç istifimi bozmadan "Yasemin değil o bi kere, Yasemen!" dedim =D :D Tabi yıkıldılar bizim öğretmenler, sonra öğretmen beni yanına çağırdı. Ondan sonrasını hatırlamıyorum. Bir şey mi sordu, bir şey mi dedi hiç aklıma gelmiyor. Bu da böyle bir anımdır.
Yasemen
YasemenHasan Nail Canat · İlk Genç Timaş · 2006700 okunma
Yıllardır yaparım :D
Suat, bir ara kendisinde bemeve 3.16 olduğundan, sonra sıkılıp sattığından, şimdi ise bir alabalık çiftliği açmak istediğinden bahsediyordu, Şimdi Suatcığım, ben aynı cümleyi sana kuruyorum, kendine dışarıdan bakma fırsatı bulursun. Bakalım neler hissedeceksin? “Ya bende bir ara bemeve 3.16 vardı, sıkılıp sattım, şimdi alabalık çiftliği açmak istiyorum.” Bu adamın imajını hatırlatmak istiyorum. Sıkılmadan bıkmadan yaparım bunu.
Zavallı, biçimlenememiş, deli Bertha; onu tamamlayabileceği­mi, biçimleyecebileceğimi düşünmek ne aptalca bir düştü; karşılı­ğında bana ne vermesini bekliyordum? Mesele buydu. Onda aradı­ğım neydi? Bende eksik olan neydi?
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.