Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Hiçbir duygu kaybolmaz, sadece bastırılır, bende öyle bastırdım diye kızıyorum şimdi kendime..."
kendime çok kızıyorum..
"Hiçbir duygu kaybolmaz, sadece bastırılır, bende öyle bastırdım diye kızıyorum şimdi kendime..."
Reklam
Bende geç uyanınca kendimi çok kötü hissediyor ve kendime kızıyorum..
Bugün geç uyandık. Kendimden utanıyorum: çünkü ben geç kalkmayı vatana ihanet gibi algılayan bir ada mim. Ne o öyle, on birlere on ikilere kadar yatmalar? Sanki sabaha kadar teheccüd kılmış da beyimiz, öğle ne kadar uyuyor. Hoş; sabaha kadar teheccüd kilsan da uyuyamazsın öğlene kadar: hiyanet-i vataniyeden asarım seni,
- Ah, ah, iki gözüm Pyotr Andreyeviç! (İhtiyar derin derin içini çekti). Ben kendime kızıyorum. Bütün suç bende. Seni handa yalnız başına nasıl bıraktım! Ah, ahmak kafa! Şeytana uydum, şu kayyımın karısına bir uğrayayım dedim. Uzaktan akrabam olur. Tabii atalar sözünün dediği çıktı. Uğrama akrabaya, girer başın belaya. Of, of... Şimdi efendilerimin yüzüne nasıl bakacağım ben? Çocuklarının içki içtiğini, kumar oynadığını duyarlarsa ne demezler?
Senin bende bıraktığın izleri görüyorum. Sana kızıyorum. Kendime kızıyorum. Dünyaya öfkeleniyorum. Susuyorum. Ben ancak susunca bağışlayabiliyorum. Seni mi yoksa öfkemi mi bağışlıyorum bilmiyorum.
Sayfa 128
Aynada yüzümü seyrederken bile seni görürdüm Cem. Sen hiç böyle sevdin mi birini? Şimdi aynaya her baktığımda seni değil, senin bende bıraktığın izleri görüyorum. Yıkılmışlığımı, aldanmışlığımı görüyorum. Sana kızıyorum sonra... Kendime kızıyorum... Dünyaya öfkeleniyorum. Susuyorum. Ben ancak susunca bağışlayabiliyorum. İçimden sessiz bağışlamalar geçiyor... Seni mi yoksa öfkemi mi bağışlıyorum bilmiyorum.
Reklam
Sayın Hiç'e
Sana rağmen senin işgal ettiğin kendimden taşınıyorum. Gerçek bir gidiş bu. Kendimi terk ediyorum... En sonunda başardın. Nihayet hiç olmanı diliyorum artık... Seni, kötü ya da iyi hiçbir hisle anmamayı diliyorum.. Herkese göğsümü gere gere seni savunduğum, boşu boşuna enerji harcadığım o günlerim, anlarım için çok kızıyorum kendime. Seni
Her zaman kapılmıyordum bu duyguya elbette, acı ne kadar büyük olursa olsun, insan bir şekilde kanıksıyor, unutuyor. Kendime şaşarak bende yaptım bunu. Hiç unutmam, unutamam dememe rağmen ağır ağır silindi bazı hatıralar, renkler soldu, sesler sönükleşti, kokular kaybolmaya başladı. Bazen karımla kızımın yüzünü gözümün önünde canlandırmaya çalışıyorum, olmuyor, ne yapsam bir türlü belirmiyorlar gözlerimin önünde. Tekrar tekrar fotoğraflarına bakmak zorunda kalıyorum. Neden böyle diye kendime kızıyorum, kendimi suçluyorum fakat hiçbir yararı olmuyor, ağır ağır siliniyor görüntüleri belleğimden....
Aynada yüzümü seyrederken bile seni görürdüm. Sen hiç böyle sevdin mi birini? Şimdi aynaya her baktığımda seni değil, senin bende bıraktığın izleri görüyorum. Yıkılmışlığımı, aldanmışlığımı görüyorum. Sana kızıyorum sonra... Kendime kızıyorum... Dünyaya öfkeleniyorum. Susuyorum. Ben ancak susunca bağışlayabiliyorum. İçimden sessiz bağışlamalar geçiyor... Seni mi yoksa öfkemi mi bağışlıyorum bilmiyorum.
Sayfa 131Kitabı okudu
Bende kendime kızıyorum...
Kime kızayım? Kızsam kızsam kendime kızarım. Evet, kendime kızdım.
Reklam
"Her insan içinde çocukluğunu saklar ama çıkarmaya ödü patlar sakladıklarını.Hiçbir duygu kaybolmaz , sadece bastırılır , bende öyle bastırdım diye kızıyorum şimdi kendime."
Timaş yayınları
“Her zaman kapılmıyordum bu duyguya elbette, acı ne kadar büyük olursa olsun, insan bir şekilde kanıksıyor, unutuyor. Kendime şaşarak bende yaptım bunu. Hiç unutmam, unutamam dememe rağmen ağır ağır silindi bazı hatıralar, renkler soldu, sesler sönükleşti, kokular kaybolmaya başladı. ...Neden böyle diye kendime kızıyorum, kendimi suçluyorum fakat hiçbir yararı olmuyor, ağır ağır siliniyor görüntüleri belleğimden.”
Sayfa 45 - Everest YayınlarıKitabı okudu
İçimde bi eziklik var, anlatılmaz... Kasabaya serpilen ölü toprağı benim de üzerime yağmaya başladı. Yakında sınavlar başlıyor, sonra tatil... Tatilde de buradan ayrılacak değilim. Bir uyuşukluk var bende, nasıl anlatayım... Biliyorum, kızıyorsundur bana. Ben de kızıyorum kendime. İçip kör kütük sarhoş olunca, Gece yarısından sonra evime gelip ağlıyorum. Baş numara petrol lambasının kör ışığında bakıyorum, ellerime... Ellerimde parmaklarım yok... Buradan sana ilk yazdığım mektupta ne denli mutluydum. Ellerimi toprağa daldırıp kasabayı sallayacak, silkeleyecek, ölü toprağının altından kaldıracaktım. Evet, ellerimi toprağın karnına soktum, kollarım kayaların altına girdi. Ellerimi çıkardım ki parmaklarım yok... El ayaklarımın parmak yerlerinden sızım sızım kan sızıyor. Bir daha, bir daha... Daglarin altına sokacağım ellerimi. Biliyorum, bu kez ellerim bileklerimden kopacak. Böyle böyle, parca parca döküleceğim burada. Böyle böyle biteceğim... Ağlayarak yatağa giriyorum. O soğuk yalnızlığımın içine, soğuk, kirli... Ağlıyorum, ağlayarak soruyorum kendime: - Ben bu insanları seviyor muyum? Özden cevabımı ister misin: - Kızıyorum bu insanlara ben, kızıyorum... Sevgim öylesine coşkun ki kızmaya dönmüş; olamaz ki, bu denli de olamaz ki...
Sayfa 163 - Adam Yayınları
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.