Ben suyum beni ille böyle kabul edin, dememeli. Aslından ödün vermeden bardağın da şişenin de şeklini alabilmeli.
Yaradan’ın hatırını gözetip herkesle iyi geçinmeli. Bir tutam maydanozun da koskoca fillerin de gönlünü edebilmeli. Su gibi olabilmeli insan. Öyle duru, öyle saf, öyle berrak...
Kutsiyet ruhu mesken tutar, ..
.. benim sizden istediğim bedene ait bir günahtır. Uçsuz bucaksız güzelliğiniz öylesine baş döndürücü ki, aşkım beni böyle davranmaya mecbur etti. Üstelik mübarek kimselerin beğenisini kazanan güzelliğinizle ne kadar iftihar etseniz azdır, çünkü böylesi kimselerin gözleri ulvi güzelliklere aşikârdır.
Dahası, başrahip olsam bile neticede ben de insanım ve gördüğünüz gibi henüz kocamadım.
İnsanların gözündeki yerim, evvelce hakkımda varmış olduğunuz kanıdan bile daha sağlamdır; dolayısıyla kimsecikler farkına varmaz bu işin. Nice kadın bu hasretle yanıp tutuşurken tavsiyeme kulak verin ve Tanrı'nın size bahşettiği bu lütfu geri çevirmeyip kabul edin.
:)
Mefhar - i Mevcudât, Hazret-i Fahr-i Alem
Muhammed Mustafâ râ Salevât
Allâh adın zikredelim evvela
Vacib oldu cümle işte her kula
Allâh adın her kim ol evvel anâ
Her işi âsan eder Allâh anâ
Kayınvalideniz için
özel dua oluşturun.
Onun için
özel sadaka kutusu ayırın ve
fırsat buldukça onun için üç-beş kuruş, ne elinize geçerse sadaka verin. Sadakayı mutlaka niyet tutarak verin, "Kayınvalidemle aramızın iyi olması ve bana düşeni en iyisiyle yapabilmem niyetiyle..." temennisinde bulunun.
Kayınvalideniz için
içtenlikle
Firavun, malum tanrı olduğunu iddia eden bir hükümdardı. Bir gün Firavun, Hz. Musa ile halkın huzurunda akan suyu tersine akıtmak üzere ahitleşir ve yanlarından akan Nil Nehri üzerinden bir iddiaya girerler. Hz. Musa, "Benim Rabbim Nil Nehri ile Mısır'a hayat verir," der. Firavun ise, "Ben istersem o Nil Nehri'ni tersine çeviririm," der. Hz. Musa, "Hadi yap," deyince, Firavun ondan süre ister. Ertesi gün buluşmak üzere ayrılırlar. Hz. Musa emri yerine getirmenin huzuru ile evine gider, ibadetlerini yapar ve istirahate çekilir. Firavun ise gece uyumaz ve Hz. Musa'nın Rabbi'ne Nil'in sahibi olduğu için dua eder. "Allah'ım yarın beni Musa'nın önünde mahcup etme, ben de biliyorum Allah olmadığımı. Tabii ki yaradan sensin. Bunu biliyorum," diyerek sabaha kadar yalvarıp yakarır.
Ertesi gün bir araya gelirler ve Nil Nehri Firavun'un dediği gibi ters akmaya başlar. Bunun üzerine Hz. Musa, "Ya Rabbi, ben senin söylemediğin bir şeyi söylemedim, neden böyle irade buyurdun?" der. Hz. Musa şaşkınlık içinde olup biteni izlerken, Cebrail (a.s.) gelir ve "Ey Musa, kalbini dolandırma. Firavun sabaha kadar Allah'a yalvardı. Allah da onun duasını kabul etti. Şimdi tekrar emretse sudurmaz. Senin söylediğin doğruydu ama sen uyurken o dua etti," der.
"Bana dua edin duanızı kabul edeyim" (Mümin 60) buyuran Rabbimiz herkesin Rabbi... Bu kissa birçok yerde farklı şekillerde geçse de ana fikri tektir.
Kural çok basit. Istemeden, uğraşmadan ve fiili bir duaya dâhil olmadan hiçbir şey gerçek olmaz. Firavun dua etti, istedi Allah da onun o anlık duasını kabul etti.
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
"Beceriksizlik etmeyin. O kadar seviyorum ki sizi. Ama dikkat edin; çok gururluyum... Böyle birkaç olaydan sonra ne kadar seversem seveyim, bırakıp gidebilirim sizi... Belki doğru bir şey olmaz yaptığım, ama nasılsam öyle kabul etmeli beni."
Şâyet, "Bâzıları, keşke ben cehennem üzerinde köprü olsam, herkes geçip kurtulsa da ben yansam ve yine Semnûn da: "Senden başka hiç bir şeyden zevk almam ve hiç bir hazzım yoktur. İstediğin gibi beni dene!" demişlerdir ki, bunlar açıkça belâ ile ibtilá olmak istemektedirler. Buna ne dersin?" diye sorarsan bilmiş ol ki; Semnun
•••
-Ah! Zengin olsaydım, servetimi onlara vermeyip muhafaza etseydim, şimdi burada olacak, yanaklarımı öpücüklere boğacaklardı! Bir konakta yaşayacaktım, güzel odalarım, hizmetçilerim, şöminelerim olacaktı ve onlar kocaları ve çocuklarıyla gözyaşı dökeceklerdi. Her şeye sahip olacaktım, ama hiçbir şeyim yok! Para her şeyi, hatta kızlarını verir