Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Keats ve Flaubert gibi dahi adamların katlanılmasını öylesine güç bulduğu kayıtsızlık, dünyanın kayıtsızlığı, kadın söz konusu olduğunda yerini saldırganlığa bırakıyordu. Dünya onlara dediği gibi "İstiyorsan yaz; benim için fark etmez," demiyordu kadına. Dünya gülerek "Yazmak mı? Senin yazıların ne işe yarar ki?"diyordu.
Reklam
Keats ve Flaubert gibi dahi adamların katlanılmasını öylesine güç bulduğu kayıtsızlık, dünyanın kayıtsızlığı, kadın söz konusu olduğunda yerini saldırganlığa bırakıyordu. Dünya onlara dediği gibi "İstiyorsan yaz; benim için fark etmez," demiyordu kadına. Dünya gülerek "Yazmak mı? Senin yazıların ne işe yarar ki?"diyordu.
Dünya kadına, erkeklere dediği gibi "Yazmayı seçersen yaz, benim için fark etmez" demedi. Dünya kahkahalara boğularak şunu dedi: "Yazmak mı? Senin yazmandan ne çıkar?"
Sayfa 76 - Indigo Kitap, 41. baskı, İstanbul, Ağustos 2020
"Ben sana teşekkür ederim,beni sen öptün, ben uyurken be­nim alnımdan beni sen öptün." Babamın bu şiiri bilmesi­ne şaşırmıştım o zaman
Brüksel’deki Moda Moda isimli sado-mazo barın müdavimlerinden birini tanımıştım. Evli ve üç çocuklu bir adam. İçinde önlenemez bir istek vardı gerçek bir kaltağa dönüşebilmek için. Tek arzusu bir fahişe olabilmekti. Koridorlarında dolandığım hastaneye geldiği zaman gecenin ilerisinde, derin kesiklerini diktirmek için, iç çamaşırından hijyenik ped
Reklam
Dünya kadına, erkeklere dediği gibi "Yazmayı seçersen yaz, benim için fark etmez" demedi. Dünya kahkahalara boğularak şunu dedi: "Yazmak mı? Senin yazmandan ne çıkar?"
Beklemek, aynı zamanda bir yerdir. Beklediğiniz yerdir. Benim için beklemek, bu oda. Bir boşluğum ben ,burada, parantez işaretleri arasında. Diğer insanlar arasında.
"...Oda kararmıştı; ruhu boş ve üzüntüydü; bütün bir hayal krallığı çevresinde silinip gidiyordu, iz bırakmadan, ses çıkarmadan, düş gibi uçup geçiyordu, ama o nasıl bir düş gördüğünü bile hatırlamıyordu. Ama hafifçe göğsünü sızlatan ve heyecanlandıran karanlık bir his, yeni bir arzu baştan çıkarıcı biçimde gıcıklıyor ve huzursuz ediyor fantezisini ve bir dizi yeni hayali çağırıyor farkına varmadan. Küçücük odada sessizlik hâkim; münzevilik ve tembellik okşuyor hayal gücünü; hafifçe alevleniyor, hafifçe kaynıyor, tıpkı mutfakta, kendine bir kahve kaynatarak sessiz sakin vakit geçiren yaşlı Matryona'nın kahve fincanındaki su gibi. İşte hayal gücü artık hafifçe kıvılcımlar saçıyor, amaçsızca ve öylesine alınan kitap, daha üçüncü sayfaya bile ulaşmamış olan benim hayalperestin elinden düşüyor işte..."
alın teri
— Eskiden sen de benim gibi meteliksizin biriydin, dedim, kaybedecek neyin vardı? Çok ısrar etti. Kalktım gittim. Büyük bir handa beş altı odalı yazıhane tutmuş. Kapısının üzerinde «Alın teri -ithalât, ihracat, komisyon işleri» yazılı. Beni çok iyi karşıladı. Arabasına bindik, öğle yemeğini yedik. Başka bir ticarethanesi daha varmış. Onun da adı
Nesin yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Elimde değil, huzursuzluk benim doğamda var.
Clay aşkları konusunda korkusuzdu, ne hisset- tığının farkındaydı. sadece onunla seviştiği bu anda değil, kalbinde neler olduğunu her zaman biliyordu. "Karım olmanı istiyorum." "Senin karın gibi hissediyorum." "Sanki karımla sevişiyormuşum gibi hissediyo- rum." dedi Clay. Kelimeler artık sert, hızlı
Sayfa 212
"Hiç önemiyormuş gibi görünüp, deliler gibi önemsiyordum. Bu da benim ikilemimdi."
Metis YayınlarıKitabı okudu
Sonsuza kadar o yürekte kalırdım (Ah usulca çalardım kapıyı, yalvarırdım ona!) Bir tek huzur yoldaşım olurdu benim Dertlerim daha bir güzelleşirdi Eğer ben hep o yürekte olsaydım.
Sayfa 12 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Benim akşam vakti çalan kapını.
Sayfa 10 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.