Peygamber Efendimiz (sav) ‘in bir günü…
Uhud günleri değil, Bedir değil. Hendek, Hicret yolculuğu ya da Miraç gecesi de değil kitapta yazılan…
Efendimiz’in sıradan bir günü. Edebiyle, kulluğuyla, merhametiyle, tebessümüyle, beşeriyetiyle, tefekkürü ile sıradan bir günü.
Eris kuyusunun kenarındaki taşların üstüne oturup, ayaklarını kuyuya
Ben istiyorum ki yorulmadan, yormadan yaşayalım. İçimizde şüphe olmadan sevip sevilelim, beraberken de özgür olunabilsin. İnsanlar birbirlerini “onu neden yaptığını biliyorum” diyebilecek kadar tanısınlar. Kalbinden emin olarak yaşamanın güzelliğini elimizin tersiyle itmeyelim.
İnsancıklar isimli ilk romanını bitiren Dostoyevski, 4 Mayıs 1845 tarihli mektubunda ağabeyine şunları yazıyordu: “Eğer ilk roman oturursa, kafamda edebiyat dünyasındaki yerimi sağlamlaştıracak birçok yeni düşünce var.”
İşte bu düşüncelerden birinin de, Öteki adlı romanından bahsediyordu.
O zamanın ünlü eleştirmeni Belinski; Dostoyevski nin
Kopmuşsanız yıllar yılı sürmüş bi yaşamadan
Kapanmışsa o sayfa
İçinizde bir ezik, garipsi türkü
Şimdi artık yoksa.
Daralan gecede
Boş yere aramak sevinci
Beraberken acı yan
Ayrılınca neden böyle çekici?
Ben istiyorum ki yorulmadan, yormadan yaşayalım. İçimizde şüphe olmadan sevip sevilelim, beraberken de özgür olunabilsin. İnsanlar birbirlerini “onu neden yaptığını biliyorum” diyebilecek kadar tanısınlar. Kalbinden emin olarak yaşamanın güzelliğini elimizin tersiyle itmeyelim.
Ben istiyorum ki yorulmadan, yormadan yaşayalım. İçimizde şüphe olmadan sevip sevilelim, beraberken de özgür olunabilsin. İnsanlar birbirlerini “onu neden yaptığını biliyorum.” Diyebilecek kadar tanısınlar. Kalbinden emin olarak yaşamanın güzelliğini elimizin tersiyle itmeyelim.