Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
656 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Dilara Büyük'ün yine muhteşem bir kitabını daha okudum. Hikayemizde Beria ile Erim'in aşkı anlatılıyor. Beria aşkı için çok uğraştı yalvardı yakardı ağladı gururunu hiçe saydı ama Erim Onu görmedi. Maalesef uzun bir süre ve sonra Erim Beria'yı gördükten sonra her şey o kadar kolay değildi yani.... Anlatımı güzel okurken adete o duyguları yaşatıyor yazar insana.. İyi okumalar....
Melek Büyüsü
Melek BüyüsüDilara Büyük · Müptela Yayınları · 201847 okunma
Bana kişiyi göster, ben ona uygun bir suç bulurum. Lavrentiy Beria
Sayfa 297Kitabı okudu
Reklam
Bana kişiyi göster, ben ona uygun bir suç bulurum. Lavrentiy Beria Stalin döneminde Gizli Polis Başkanı (NKVD)
Sayfa 297 - 3.Baskı Aralık 2017Kitabı okudu
Alman Elçisi Franz von Papen'in Faaliyetleri
... Berlin'den hareketinden önce, yeni faaliyet sahasında kendisine faydalı olur ümidiyle amiral ona şu tavsiyede bulunmuştu: Arapları ne Reichsmark (1924-1948 arasında kullanılan Alman para birimi) ne diğer doğu paraları ilgilendirirdi. Hatta Amerikan dolarını bile umursamazlardı. Papen, Araplar arasında başarılı olmak istiyorsa muhakkak altında ve sadece altınla iş görmeliydi. Ve altın, Alman diplomatik valizleriyle Türkiye'ye sokuldu ve bu altın avuç avuç dağıtıldı. Suriye'deki Arap şeflerine, İran'dakilere Irak'takilere ve Filistin'deki reislere verildi. Ama Lauranti Beria'nın Sovyet ajanları da İran'a epey bol altın getiriyorlardı. Arapların yapacakları iş, her iki taraftan da altın alabilmek için iki ellerini de açmaktan ibaretti. Hem üstelik bu kadar bol altın almakla yine de herhangi bir yük altına girmiş oluyor değillerdi. * İkinci Dünya Harbi'nde Casuslar ve Hainler/Kurt Singer
Sayfa 163 - IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2001Kitabı okudu
SOLJENİTSİN #3
Romanın Doğuşu Çalışma kamplarındaki insanlar, «neden, niçin, nasıl» orada bulunduklarının şaşkınlığı içindeyken, taş kırmaktan başlayarak her türlü işe koşturuluyorlardı. Soljenitsin de duvarcılık yaptı. Kamplarda uzun ve ağır geçen zaman, kafasındaki soruların aydınlamasına, rejim konusundaki görüşlerinin berraklaşmasına yardımcı
Beria'ya*
Gözlerimin değdiği her yerdeydin. Yanımda. Yahut camımın, canımın kenarında. Ama şimdi uzaksın bana; dokunmak şöyle dursun, selam dahi veremeyeceğim kadar uzakta. Hayır, hayır mesafeler deme Beria. *Solları uzak olmayan insanların, yollarının uzak olması mühim değildir. Hatırla. Binlerce kilometre öteden sarılmıştın bana. Hatırla. Uzaklık bir sorun Beria. Ama ölçülebilenleri değil asla.
Reklam
Nereden tanışırsın böyle sersem mahluklarla? Sana hayatı tatlılaştıran, munis bakışlarıyla seni hakikatlerden uzaklaştıracak kadar kendinden geçiren bir Beria var.
152 syf.
9/10 puan verdi
Haklı bir devrimin nasıl diktatörlüğe dönüştüğünü basit ve masalsı anlatımıyla gözler önüne seren bir baş yapıt. Hikayenin Bolşevik devrimini ve Komünizmi örneklemediğini ve bir eleştirisi olmadığını savunmak gerçekçi olmaz. Sadece karakterler üzerinden bile gidecek olursak benzerlikler açıkça ortaya çıkacaktır. Nacizane bir kaç karakterin gerçek hayattaki karşılıkları (şahsi kanaatimdir); Koca Reis-Lenin Snowball-Troçki Napoleon-Stalin Çiftlik Sahibi Jones-Çarlık Boxer-İşçi Sınıfı Kuzgun Moses-Kilise Koyunlar-Halk Squealer-Beria Hikayede halkın aslında yönetimden pek de fazla birşey istemedikleri görülüyor. Sadece özgür yaşamak ve ömürlerinin sonunda rahat bir emeklilik. Hatta bunun için ölesiye çalışıyorlar (Boxer örneği). Fakat bu bile onlara fazla görülüyor. Ne gariptir ki hikayenin sonunda yozlaşmış Domuzların saltanatını her türlü derdi cefaya çeken hayvanlar değil, kendilerine benzemeye başladıkları yine insanlar bitiriyor.
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020245,7bin okunma
KÖRDÜĞÜM BERİA Kızma Beria Baştan söyleyeyim Şairler sır tutamaz Ellerine bulaşır Dokundukları yerde izi kalır Şairler sır tutamaz ...
Beria Hanım, sizi affedemeyeceğim. Siz, beni; insanlıktan, saffetten, samimiyetten, sevdadan iğrendirdiniz.
Reklam
Lisede Sophokles okuduk, klasik Türk sanat musikisine sövmeyi, Divan şiirini hor görmeyi, buna karşılık devletin yayınladığı kötü çevrilmiş batı klasiklerine körü körüne hayranlık göstermeyi öğrendik. Sanki Sinan Leonardo’dan önemsiz, Mevlana Dante’den küçüktü, Itri ise Bach’ın eline su dökemezdi. Aslında kültür emperyalizminin ilmiğini kendi elimizle boynumuza geçiriyorduk, ulusal bileşim arama yerine hazır bileşimleri aktarmak hastalığımız tepmişti, o kadar ki İkinci Dünya Savaşı sonrasında batılı emperyalizmin örgütlü politikasını uygulamaya kendiliğimizden talip olduk. Stalin ve Beria da, haksız ve ahmakça istekleriyle bunu kolaylaştırdılar. Oysa, bir kere yaptığımız batılılaşmak değildi, ikincisi batı bizim sandığımız gibi değildi, üçüncüsü batının ulaştığı yer özenilecek bir yer değildi.
226 öğeden 211 ile 225 arasındakiler gösteriliyor.