"Direnme gücüne sahip olanlar başkalarından farklı değildir," diyordu Nora. "Aradaki tek fark, onların aklında belli bir hedef olması ve o hedefe ulaşmaya kararlı olmalarıdır. Direnme gücü, dikkatimizin kolayca dağılabildiği bir hayatta odağımızı koruyabilme yeteneğidir. Bedenimiz ve zihnimiz sınıra dayandığında bile yaptığımız işe yoğunlaşmayı sürdürmek, dikkatimizi dağıtmadan, etrafa bakıp birilerinin bizi geçebileceğinden endişe etmeden kendi kulvarımızda yüzmeyi sürdürebilmektir..."
"Allah'a iman etmiş bir insan Allah'ın emirlerinde çelişki aramaz, hikmet arar. Hikmet arayana ilimlerin bütün kapısı açılır. Sahabelerin her daim kazandığı nokta buydu. Sual ettikleri zaman bile hikmeti görmek için sorarlardı ve suallerine cevap alınca
imanları katmerlenirdi."
"Sevdiğiniz çiçek milyonlarca yıldızdan yalnız birinde bile bulunsa yıldızlara bakmak mutluluğumuz için yeterlidir.'Çiçeğim işte şunlardan birinde' deriz kendi kendimize ama bir de koyunun çiçeği yediğini düşün bütün yıldızlar bir anda kararmış gibi gelir.Bu mu önemli değil?"
Fakat içimde öyle bir şeytan var ki...bana her zaman istediğimden büsbütün başka şeyler yaptırıyor. Onun elinden kurtulmaya çalışmak boş... Yalnız ben değil, hepimiz onun elinde bir oyuncağız... Senin dünyaya hakimiyet planlarin bile eminim ki onun mahsulü..."
Bilim ve sanat, bir kuşun kanatları gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar. Uçamayanlar ise tavuk olur. "Tavuk Toplum", önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz.
Son viteste dipsiz uçuruma doğru gittiğimizde, şiddetin asla azalmayacağına ve dünyadaki sorunların bizim el atabileceğimizden büyük olduğuna dair genel kanıya dönecek olursak, olumsuz inançlarımızla bile bile bu yönde ilerliyoruz. Teröre ve negatif beklentiye dayanan bir dünyanın inşasına katkıda bulunuyoruz.
İnsanoğlunun ilk tek tanrılı dinleri arasında yer almaktadır ve yine ilk kurtuluş dinlerinden (religions of salvation) biridir. Bu dinin uzmanlarından olan Mary Boyce Zerdüştlük için "ilk öğretilen öğretiler nefis muhasebesi, Cennet ve Cehennem, bedenin yeniden dirilecek olması, mahşer günü ve ruh ile bedenin yeniden birleştiği bir ebedi hayattır," demektedir.
Sasani İmparatorluğu Zerdüştlüğü resmi din ilan ederek ruhbanlığın kontrolüne bırakmıştır. Bu ruhban sınıfının inancın metinlerini derleyip sistemli bir hale getirmesiyle Orta Asya'da yaygın olan Zerdüştlük ile pek bağdaşmayan şekilcilik ve ortodoksluk ortaya çıkmıştır. Böylece o dönemde bile kadim olan bu din yaygınlığını kaybetmeye başlamış ve kısa bir süre sonra Orta Asya'da yaygınlaşacak olan başka dinler yükselişe geçmiştir.