Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
640 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Öncelikle kitabı Yapı Kredi Yayınları'nın 4. baskısından okudum. Çeviren kişi Hülya Arslan isminde bir çevirmen. Şimdi en ilginç bilgiyi veriyorum: Hülya Arslan, kitabın Rusça metninden Türkçe metnine çevrilmesi için tam 5 yılını harcamış. Bir çeviri için oldukça uzun bir süre ve ciddi bir emek ortaya koyduğu kitabı okurken hissediliyor. Bu
Doktor Jivago
Doktor JivagoBoris Pasternak · Yapı Kredi Yayınları · 20231,049 okunma
88 syf.
7/10 puan verdi
Eristik Diyalektik : Haklı Çıkma Sanatı, hem haklıyken hem de haksızken, tartışma sanatı. ''Haksızlık etmemek, övünmeye değmez; onu aklından bile geçirmemelidir'' der Demokritos, ''Haksız bir dava için dövüşmek, gerçek bir cesaret sayılmaz'' der yine Shakespeare, ''Haksızlığa uğramak, haksızlık etmekten evladır'' der Eflatun.. Yani diyeceğim o
Eristik Diyalektik
Eristik DiyalektikArthur Schopenhauer · Sel Yayıncılık · 20112,398 okunma
Reklam
Yılanın konuşması insanlarda arzular uyandırmış, daha önce tanımadıkları anlaşılan bir beklenti yaratmıştır. Bunu izleyen pasajın bir hırs duygusu veya bilgi edinme isteğini kışkırtmak yerine, duyusal algının büyüsüne yönelmesi dikkat çekicidir: “Ve kadın baktı, ağacın meyvesi yenilebilir görünüyordu, ağacın gözalıcı ve çekici olduğunu fark etti,
Evrimin birinci aşamasında Tanrı mutlak bir hükümdar olaraka algılanmaktadır. Doğayı ve insanoğlunu o yaratmıştır, onlardan hoşnut olmadığı takdirde yarattığı şeyleri yok etme hakkına sahiptir. Öte yandan Tanrı'nın insanlık üzerindeki mutlak iktidarı, insanoğlunun Tanrı'nın potansiyel rakibi olduğu düşüncesiyle dengelenmektedir. İnsanoğlu ancak bilgi ağacıyla yaşam ağacının meyvelerini yiyebilirse Tanrı haline dönüşebilir. Bilgi ağacının meyvesi insanoğluna Tanrı'nın erdemlerini, yaşam ağacının meyvesi ise Tanrı'nın ölümsüzlüğünü vermektedir. Adem'le Havva şeytanın teşvikiyle bilgi ağacının meyvesini tadarak iki adımdan birincisini atarlar. Bunun üzerine Tanrı yüce konumunun tehdit altında olduğunu hisseder. "Adem iyiyle köyüyü bilmekle bizlerden biri gibi oldu. Artık yaşam ağacına uzanıp meyve almasına, yiyip ölümsüz olmasına izin verilmemeli." der. Tanrı kendini bu tehlikeden kurtarmak amacıyla insanoğlunu Cennet Bahçesi'nden kovar ve yaşam süresini yüz yirmi yıl ile sınırlandırır.
Said Nursinin Felsefeye bakışı
İslâm düşünce dünyası, günümüzde halen bir sistem buhranından kurtulmanın mücadelesini vermektedir. Özellikle bir kaç asırdan beri teorik hükümlerin olaylara tatbik edilmesinde yaşanılan sosyo-politik başarısızlıklar, mevcut düşünce buhranının önemli nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Beşerî ihtiyaçlarına mutlak bir fikir temeli bulmak
Kalp İnsaniyetin Duygu Merkezidir.
Nörobiyolojik olarak kalbin küçük bir beyni olduğu ispatlanmış durumdadır . Buna ister kalp gözü , ister süveyda , ister fuåd , ister basiret , ister sir , hatta isterse sırrü's serair ( sırların sırrı ) denilsin , hepsi tamamen gönül tanımıyla alakalıdır . Beyne göre bilgi nöronları çok azdır ama duygusal nöronlarıyla pekålå her şeyi
Sayfa 86 - 87,88Kitabı okudu
Reklam
Bilgi ağacının meyvesi bir kez koparıldıktan sonra, cennete giden yol sonsuza dek kapatılmıştır.
Büyük evren ağacının meyvesi insandır. İnsanın meyvesi ise bilgidir. İnsan bilgi için vardır.
Sayfa 132 - ÖNSÖZ YAYINCILIKKitabı okudu
Masumiyet kapıdır, masumiyet yoluyla güzelliğin içine girersin. Ne kadar masum hale gelirsen, varoluş o kadar güzel hale gelir. Ne kadar bilgili olursan, varoluş o kadar çirkinleşir çünkü sonuçlardan hareket etmeye başlarsın, bilgiden hareket etmeye başlarsın. Bildiğin anda, bütün şiiri yok edersin. Bildiğin ve bildiğini düşündüğün anda, kendinle gerçekten olan arasında bir bariyer yaratırsın. O zaman her şey çarpıtılmış olur. Bu ilk günahtır. Ve bu İncil’de Adem ve Havva’nın ağaçtan elma yerine hikayesidir. Bu elmayı yediklerinde, cennetten çıkarılmışlardır. Biri onları dışarı attığı için değil, Tanrı onların dışarı çıkarılmasını emrettiği için değil, kendileri düştüler. Kendilerinin artık masum olmadıklarını, varoluşdan ayrı olduklarını, ego olduklarını bilerek… bilmek, böyle bir engel, demirden bir engel yarattı. Bilgiyi kus, bilgi ağacının meyvesi kusulmalıdır. İşte meditasyon bu işe yarıyor.
Sayfa 143 - Ganj YayıneviKitabı okudu
Aile ve cinsel münasebet!
... “bilgi ağacının meyvesi tadıldıktan” sonra yeryüzüne kovulan ve oarada “AİLEYİ” oluşturan Adem ve Havva, artık cinselliklerini tüm insanların sahip oldukları biçimde, “sürekli bir GÜNAH” olarak yaşamaya başlarlar. Cinsel organlar artık eller ve ayaklar gibi benliğin emirlerine itaat etmez, cinsel ilişkinin doğruğu, bir hazlar patlaması şeklinde beliren bir HASTALIKMIŞÇASINA, kasılmalar, spazmlar biçiminde gerçekleşmeye başlar. Cinsellik, artık yalnızca günahı tatlı yüzlü, onun hastalıklı ve yıkıcı bir iğvasından başka bir şey değildir... Cinselliğin büyük bir sorun olduğu, bu yüzden “asgari olarak” inananların ırkının sürmesi için gerekli olduğundan, tekeşli evlilik içine “HAPSEDİLMESİ” nin zorunluluğu.
Sayfa 120 - İletişim Yayınları
Reklam
88 syf.
8/10 puan verdi
Düşüncelerimiz savaşsın ve galibiyet tek kişinin olsun yani ben!
Öncelikle isim analiziyle başlamak istiyorum. Eristik, kazanma amaçlı tartışma bilgisi, tartışmaları kazanma sanatı. Eris'te Yunan mitolojisinde anlaşmazlık tanrıçası. Diyalektik kavramı ise kelime kökü diyalog ve etik olan kurallı bir şekilde tez ve antitezin ortaya konulmasıyla belli bir konu üzerinden ortak değerlerin inşası anlamına gelir,
Eristik Diyalektik
Eristik DiyalektikArthur Schopenhauer · Sel Yayıncılık · 20112,398 okunma
Her insan yeme-içme, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak, güvenlik bir gelecek için çok çalışmak zorunda olmak, diğer insanlarla sosyal ilişkiler geliştirmek, bilgi ve kültürünü artırmak gibi sayısız faaliyet içine girmek durumundadır. Bütün bunlar kişi üzerine bir baskı oluşturur ve stres olarak bilinen soruna yol açar. İnsanın çevresi yukarıda belirtilen faktörlerle sarılmış durumdadır. İşte ibadet, kişiyi kuşatan bu karmaşadan “birliğin algısına” çeker ve kendisini saran çemberi kırmasını sağlar. İnsan yaratılış (varlık) ağacının meyvesi olarak düşünülürse, ibadet meyve konumundan birliği temsil eden çekirdeğe doğru yapılan bir yolculuktur. Çekirdeğe yapılan seyahat aslında ağacın tümünü anlamaya yönelik bir çabadır, çünkü ağaç aslında çekirdeğin içinde gizlidir. Eğer insan bir meyve gibi ele alınırsa, çekirdek o kişinin özünü simgelemiş olur. Bu durumda sözü edilen seyahat (ibadet) aslında insanın kendisine ulaşma çabasına dönüşür. Kendini anlamak ısteyen kişi bu yolculuğa tek başına çıkmak zorundadır. Netice olarak ifade edilirse, ibadet hayatın karmaşa, stres ve zorluklarından uzaklaşma ve nefes alma imkânı sağlar. Aynen gürültülü, dumanlı, karanlık bir ortamdan temiz hava ve sessizliğe çıkıştaki ferahlık gibi bir hâl verir ibadet..
Evrim, insanı, dünyayı sadece antroposantrik bir şekilde değil, üstelik kendi benliklerimizi düşünme tarzımızı yansıtırcasına ayrı ayrı gören, kesin bir şekilde soyutlayıcı bir yaratığa dönüştürdü. Empresyonistlerden -yahut onların Vaftizci Yahya'sı William Turner'dan- önceki neredeyse tüm sanatımız, fonun karmaşıklığından kurtulmuş bireysel şeylerin kesin sınırlarına, benzersiz kimliklerine merakımızı açığa vurur. Bu, bir nesneyi çevresinden ayırma ve bizi ona konsantre etme gücü, görsel sanatların daha gerçekçi tarafındaki tüm yargılarımızın kesin bir kriteridir; ve bunun tamamen aynısı değilse de çok benzeri, mikroskop ve teleskop gibi optik aletlerden istediğimiz şey, yani büyütme, daha keskin odaklanma, daha iyi ayırt etme, sıradan şeylerden ayırmadır. Bilimin büyük bir kısmı bu amaca adanmıştır: Spesifik mekanizmaları ve ekolojileri açıklayan, yani kısacası, kümenin içinde birbirinden ayırt edilmez görünen şeyleri diğerlerinden ayıracak ve düzenleyecek özel etiketler bulmak. Çiçeklerin yahut ağaçların isimleri ve tabiatları konusunda en basit bilgi bile bu ayırt etme ya da bireyselleştirme işlemini başlatır ve bizi bütünsel gerçeklikten antroposantrizme doğru bir adım yaklaştırır; yani düşünsel olarak fotoğraf kadrajının bir eşdeğeri yerine geçer. Bir şeyleri görme, kavrama ve yaşama konusunda bazı olanakları yok eder ya da perdeler. Ve Uppsala'daki bilgi ağacının acı meyvesi budur.
Sayfa 28 - PdfKitabı okudu
İnsanoğlu ancak bilgi ağacıyla yaşam ağacının meyvelerini yiyebilirse Tannı haline dönüşebilir. Bilgi ağacının meyvesi insanoğluna Tanrı'nın erdemlerini, yaşam ağacının meyvesiyse Tanrı'nın ölümsüzlüğünü vermektedir.
Ağlamıyorsun bari gülmekten utan ...
Adem ve Havva yasak ağaçtan tattıklarında avret yerleri kendilerine belirivermiş bir şekilde utançla açılan yerlerini örtme telaşıyla kaçışmaya başlarlar. Svend Brinkmann bu anlatıdaki utancı insan olmanın en temel saiki olarak görür. Ona göre Adem ve Havva "bilgi ağacının meyvesi"ni yedikten sonra iyiyi ve kötüyü anladıklarından çıplaklıklarından dolayı utanmaya başlamışlardır, çünkü "utanç, sayesinde kendimizi başkalarının gördüğü gibi görür ve aslında kim olduğumuzu tayin ederiz." Ve bu yüzden de "insanlık, utanç vasıtasıyla sunulan ahlaklılıkla iç içe geçmiştir."
50 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.