Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bu güzel metaforların şifresini kendi başına çöz; derinlemesine düşün onlar hakkında. Bu yüzden hikayeler üzerinden konuşuyorum. Onlar üzerinden hiç kimse konuşmamıştı. Niçin ben bu küçük hikayeler üzerinden konuşuyorum? -sadece nasıl düşüneceğine dair sana birkaç ipucu vermek için. Bunlar bu hikayeler üzerine yapılan yorumlar değiller; ben bir
9. BÖLÜM SONSUZ SABIR Bir zamanlar cennet meyvesini işitmiş olan bir kadın vardı. Ona tamah etti. Adına Sabar diyeceğimiz bir dervişe sordu, “Bu meyveyi nasıl bulabilirim ki böylece mevcut bilgiye erebileyim? “Sana verebileceğim en iyi tavsiye benimle çalışman olur,” dedi derviş. “Fakat böyle yapmazsan, kararlı bir şekilde ve bazen yerinde
Reklam
640 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Öncelikle kitabı Yapı Kredi Yayınları'nın 4. baskısından okudum. Çeviren kişi Hülya Arslan isminde bir çevirmen. Şimdi en ilginç bilgiyi veriyorum: Hülya Arslan, kitabın Rusça metninden Türkçe metnine çevrilmesi için tam 5 yılını harcamış. Bir çeviri için oldukça uzun bir süre ve ciddi bir emek ortaya koyduğu kitabı okurken hissediliyor. Bu
Doktor Jivago
Doktor JivagoBoris Pasternak · Yapı Kredi Yayınları · 20231,038 okunma
88 syf.
7/10 puan verdi
Eristik Diyalektik : Haklı Çıkma Sanatı, hem haklıyken hem de haksızken, tartışma sanatı. ''Haksızlık etmemek, övünmeye değmez; onu aklından bile geçirmemelidir'' der Demokritos, ''Haksız bir dava için dövüşmek, gerçek bir cesaret sayılmaz'' der yine Shakespeare, ''Haksızlığa uğramak, haksızlık etmekten evladır'' der Eflatun.. Yani diyeceğim o
Eristik Diyalektik
Eristik DiyalektikArthur Schopenhauer · Sel Yayıncılık · 20112,379 okunma
Âdem’in kaburgasından yaratılan Havva miti de böyledir. Havva, nefstir. Nefs dişildir. Her erkekte nefs vardır. Havva, Âdem ile Cennet’i terk etmek zorundaydı; çünkü zaten ondan ayrı değildi. Âdem’in Havva’ya meyli olmasaydı, böylece cennetten düşmeselerdi Cennet’i de bilemezdik. Yedikleri, elma ağacının meyvesi değil, bilgi ağacının meyvesidir. Birliktelikleri, bilinenin, Bilen’in mükemmelliğene ayna olması açısından, özünde kusursuz bir denge hâli yani itidâldir. Her birimiz hem Âdem hem de Havva’yız. Gülgün TÜRKOĞLU
Her insan yeme-içme, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak, güvenlik bir gelecek için çok çalışmak zorunda olmak, diğer insanlarla sosyal ilişkiler geliştirmek, bilgi ve kültürünü artırmak gibi sayısız faaliyet içine girmek durumundadır. Bütün bunlar kişi üzerine bir baskı oluşturur ve stres olarak bilinen soruna yol açar. İnsanın çevresi yukarıda belirtilen faktörlerle sarılmış durumdadır. İşte ibadet, kişiyi kuşatan bu karmaşadan “birliğin algısına” çeker ve kendisini saran çemberi kırmasını sağlar. İnsan yaratılış (varlık) ağacının meyvesi olarak düşünülürse, ibadet meyve konumundan birliği temsil eden çekirdeğe doğru yapılan bir yolculuktur. Çekirdeğe yapılan seyahat aslında ağacın tümünü anlamaya yönelik bir çabadır, çünkü ağaç aslında çekirdeğin içinde gizlidir. Eğer insan bir meyve gibi ele alınırsa, çekirdek o kişinin özünü simgelemiş olur. Bu durumda sözü edilen seyahat (ibadet) aslında insanın kendisine ulaşma çabasına dönüşür. Kendini anlamak ısteyen kişi bu yolculuğa tek başına çıkmak zorundadır. Netice olarak ifade edilirse, ibadet hayatın karmaşa, stres ve zorluklarından uzaklaşma ve nefes alma imkânı sağlar. Aynen gürültülü, dumanlı, karanlık bir ortamdan temiz hava ve sessizliğe çıkıştaki ferahlık gibi bir hâl verir ibadet..
Reklam
Müminin kalbindeki marifet ağacı, yedi dalı bulunan bir ağaca benzer. Bu dallardan ilki gözlerine, ikincisi diline, üçüncüsü kalbine, dördüncüsü nefsine, beşincisi yaratılış anına, altıncısı ahirete ve yedincisi de Rabbine dek uzanır. Bu dallardan her birinin iki meyvesi vardır. Gözlerine uzanan dalların meyveleri ağlamak ve ibret nazarıyla bakmaktır. Diline uzanan dalın meyveleri bilgi ve hikmettir. Kalp dalının meyveleri Allah’a özlem duymak (şevk) ve O’na dönmektir (inâbe). Nefs dalının meyveleri zühd ve ibadettir. Mahlükata uzanan dalın meyveleri vefa ve sadakattir. Ahiret dalının meyveleri cennetteki nimetler, Mevla’ya uzanan dalın meyveleri ise O’nu görmek ve O’na yakınlıktır (rü’yet ve kurbet). Buna mukabil, insanoğlunun kalbindeki hevâ ağacının da yedi dalı vardır. Bu dallardan ilki gözlerine, ikincisi diline, üçüncüsü kalbine, dördüncüsü nefsine, beşincisi yaratılış anına, altıncısı dünyaya ve yedincisi ise (ancak) ahirete dek uzanır. Gözlerine uzanan dalların meyveleri merak ve şehvet; diline uzanan dalın meyveleri gereksiz konuşmak ve gıybet etmek; kalp dalının meyveleri öfke ve düşmanlık; nefs dalının meyveleri haram ve şüpheli şeylerden kazanç sağlayıp geçinmek; mahlükata uzanan dalın meyveleri tuzak ve hileye başvurmak; dünya dalının meyveleri aldanış ve riya; ahiret dalının meyveleri ise hasret ve pişmanlıktır.
İlk kadın ve ilk erkeğin cennetteki yaşamları kendine yeterli ve huzurlu, tüm ihtiyaçları karşılanıyor ama bu, tüm arzuladıklarını elde ettikleri anlamına gelmiyor; çünkü ihtiyaçların ve arzuların farklı olabileceği birazdan ortaya çıkacak. Cennetteki tek yasak, elma yeme yasağı. Elma, mesela şeftali kadar baştan çıkarıcı bir meyve olmadığından, elma yememekle çok büyük kayıpları olmaz sanıyoruz ama yanılıyoruz, çünkü elma aslında bilgi ağacının meyvesi. Yani onu yiyen doğru ve yanlışı birbirinden ayırmayı öğreniyor. Neden Tanrı insanların bilgi edinmesini istemiyor olabilir? Acaba masumiyet ve huzurun korunmasının ancak cehalet sayesinde mümkün olabileceğini ima ediyor olabilir mi?
88 syf.
8/10 puan verdi
Düşüncelerimiz savaşsın ve galibiyet tek kişinin olsun yani ben!
Öncelikle isim analiziyle başlamak istiyorum. Eristik, kazanma amaçlı tartışma bilgisi, tartışmaları kazanma sanatı. Eris'te Yunan mitolojisinde anlaşmazlık tanrıçası. Diyalektik kavramı ise kelime kökü diyalog ve etik olan kurallı bir şekilde tez ve antitezin ortaya konulmasıyla belli bir konu üzerinden ortak değerlerin inşası anlamına gelir,
Eristik Diyalektik
Eristik DiyalektikArthur Schopenhauer · Sel Yayıncılık · 20112,379 okunma
matematik bilgi ağacının en kutsal meyvesi mi yoksa?
Sayfa 20 - Altın Kitaplar / 1.B. - MucizeKitabı okudu
Reklam
266 syf.
8/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Yıllardır hakkında az buçuk bilgi sahibi olduğum, etrafımda dönüp duran bu kitabı ancak okuma fırsatı bulabildim. Distopyatik eserler arasında belki de en bilinenlerden biridir. Geçen ay Huxley'nin Algı Kapıları: Cennet ve Cehennem kitabını okumuştum. Akış itibariyle beni zorlamıştı. Bu kitap daha topluydu benim için ama kitapta bahsedilen Soma
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 202160,1bin okunma
Tartışma
"ilk karşına çıkanla tartışma; yalnızca iyi tanıdığın, saçma sapan şeyleri savunmayacak kadar anlama yetisine sahip olduğunu ve utanılacak durumlara düşmeyeceğini bildiğin kişilerle tartış; otoritenin dikte ettiklerine göre değil, nedenlere, gerekçelere dayanarak tartışmayı bilenlerle; sunulan nedenleri dinleyip dikkate alanlarla; ve nihayet, gerçeğe değer veren, karşı tarafın ağzından bile olsa iyi nedenleri memnuniyetle dinleyen ve doğruyu karşı taraf söylediğinde, yani kendisi haksız olduğunda da bunu hazmedebilecek kadar adalet duygusuna sahip olanlarla tartış. demek ki yüz kişi içinde tartışmaya layık bir kişi bile zor çıkar. geri kalanı ise bırakın ne isterlerse onu konuşsunlar, çünkü aristoteles için (desipere est juris gentium) ''budalalık insan hakkıdır.'' voltaire’in dediğini de hatırlayalım: ''barış gerçekten daha değerlidir.'' ve bir arap atasözü: "susma ağacının meyvesi barıştır." aslında akılların karşılaşması, çarpışması olarak tartışma çoğu zaman karşılıklı yarar sağlar; kendi düşüncelerimizi düzeltmeye, yeni görüşler üretmeye olanak verir. ama bunun için, tartışmacıların bilgi ve zihin gücü bakımından birbirine oldukça yakın düzeyde bulunması gereklidir. birinin bilgisi eksikse, her şeyi anlayamaz, seviyeli değildir. zihin gücü yetersizse, bunun getirdiği kızgınlık onu sahtekarlığa, hilekarlığa veya kabalığa sürükleyecektir."
Arthur Schopenhauer
Arthur Schopenhauer
Aile ve cinsel münasebet!
... “bilgi ağacının meyvesi tadıldıktan” sonra yeryüzüne kovulan ve oarada “AİLEYİ” oluşturan Adem ve Havva, artık cinselliklerini tüm insanların sahip oldukları biçimde, “sürekli bir GÜNAH” olarak yaşamaya başlarlar. Cinsel organlar artık eller ve ayaklar gibi benliğin emirlerine itaat etmez, cinsel ilişkinin doğruğu, bir hazlar patlaması şeklinde beliren bir HASTALIKMIŞÇASINA, kasılmalar, spazmlar biçiminde gerçekleşmeye başlar. Cinsellik, artık yalnızca günahı tatlı yüzlü, onun hastalıklı ve yıkıcı bir iğvasından başka bir şey değildir... Cinselliğin büyük bir sorun olduğu, bu yüzden “asgari olarak” inananların ırkının sürmesi için gerekli olduğundan, tekeşli evlilik içine “HAPSEDİLMESİ” nin zorunluluğu.
Sayfa 120 - İletişim Yayınları
50 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.