Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tüm bunların sahibi ben olsaydım, binlerce zavallı insana bağışlardım. Belki o zaman gelecek nesiller daha az acı çekerlerdi.
11 Eylül 1973 tarihinde Şili’deki sosyalist Salvador Allende hükümetine karşı Şili ordusu, ABD’yle işbirliği içinde bir askeri darbe gerçekleştirdi. 30.000’den fazla işçi, köylü, sosyalist, devrimci işkenceyle katledildi. Şili darbesi ABD’de kuramsallaştırılan ve planlanan neo-liberal sermaye birikim rejimine kanlı geçişin de miladı olacaktı.
Reklam
Başkası yapamıyor diye bir zevkten vazgeçmenin, başka biri mutsuz olduğu için bir mutluluğu kendine yasaklamanın bir anlamı olmadığını biliyordum. Güldüğümüz, budalaca şakalaştığımız her saniyede birilerinin yatağında kıvranıp öldüğünü, binlerce pencerenin gerisinde yoksulluğun kol gezdiğini, insanların açlıktan öldüğünü, fabrikalarda, bürolarda, hapishanelerde sayısız insanın angarya olarak çalışmak zorunda kaldığını; başka birinin acı çektiğini hissetmenin o kişinin acısına bir faydası olmayacağını biliyordum.
Sayfa 58 - Can YayınlarıKitabı okudu
Bir tek insan ne kadar acı çekerse bütün insanlar o kadar acı çekiyor demektir. Bir insanla birlikte bütün insanlık öldürülmüyor mu? Savaşa karşı savaşmak öldürmeye karşı öldürmeden savaşmak bu toprakların yarattığı en güzel düşünce olmuştur. Yüzlerce binlerce yıl bu topraklardaki insanlar savaşmamışlardır. Sonra da başka kavimler gelmişler Mezopotamya'ya bütün iyilikleri, güzellikleri bütün güzel düşünceleri yakmış yıkmışlar savaş çirkinlik tohumlarını bu topraklara atmışlardır.
311 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Yaşananların hepsi rezalet, doğa katliamı, hukuksuzluk ve iğrenç. Her sayfada sinir harbinden geçiyorsunuz, kahrederek okuyorsunuz, daha ne kadar talan edilebilir, doğaya daha ne kadar tamiri mümkün olmayan kalıcı zarar verilir diyorsunuz, şaşkınığımı gizleyebilmenin tarifi yok... Düşünün dedenizin dedesinden beri yaşadığınız alana bir şirket (
Dereler ve İsyanlar
Dereler ve İsyanlarMahmut Hamsici · Notabene Yayınları · 20124 okunma
‘’ Altı yüzlü yılların ilk yarısıydı. Türk budunu Çin ülkesinde tutsaktı. Yıllar süren tutsaklık Türklerin ağırına gidiyordu. Kürşad ve 40 ülküdaşı Türk budununun hürriyeti ve istiklâli için Çin Hükümdarının sarayı Siganfu’yu basıp, onu tutsak edecek, olmazsa öldürüp, budunu tutsaklıktan kurtaracaklardı. Yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyor,
Reklam
484 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Emperyalizmin paylaşım savaşlarında insan hayatlarını hiçe saydığını, savaşlarda paylaşım çıkarları için insanlığın nasıl katledildiğini binlerce kez den öte bir kez daha detaylarıyla iki seven yüreği nasıl ayırdığını hayatta kalanlar üzerinde savaşın kirli ve acı dolu izlerini çok çarpıcı bir şekilde görüyoruz. smutra gemisiyle batan insani değerlerde olmuştur 2. dünya savaşında gizli saklı almanyadan yana tavır alan türkiye bu masum insanların katledilmesinde istesede istemesede aktif rol oynamıştır savaşın tarafı olmayan sivillerin ölüme göz yummak ne adına ne çıkar için olursa olsun insanlık sucudur ölenlerin milliyetleri kimlikleri ne olursa olsun devletimizin oinsanlara ve yakınlarına bir özür borcu vardır ..
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136,3bin okunma
Bazen sanki karşısında biri varmış gibi konuşup, çok değişik bir ses tonuyla gülüyordu. Zaman zaman birden öfkeyle bir bağırıyordu ki, neye uğradığımızı şaşırıyorduk. Ben de de panik atak başlamıştı. Yerinden kıpırdarsa, ben aniden çok korkuyordum. Yanımda bir başkası yükses sesle konuşsa, öksürse çok korkuyordum. O sinirlenince elim ayağıma
OĞLUM 12 YIL UYUDUKTAN SONRA UYANDI... Bir gün çok sinirlendi. Yine kendini balkondan atmak istedi. Zor ikna edebildik. Akşam oldu, onu uyuyor zannettim. Babasıyla ne yapacağımızı konuşurken bir ara "oğlumuzu olmazsa bağlayalım" diye ağlayarak anlatıyordum ki birden yatağından doğrulup sadece bana bakarak, "yazıklar olsun size,
Öyle hastalar var ki, babası ölmüş, annesi, en az yetmiş yaşında. Artık bırakın evladına bakmayı, kendine bile bakamayacak durumda. Tek endişeleri bizden sonra ne olacak. Evet maalesef çok acı bir gerçek. Bir tanıdığım anne yetmiş üç yaşında, iki evladı da hasta. Biri kız, biri erkek. Anne şeker ve tansiyon hastası. Tek üzüntüsü; "ben
Reklam
Her insanın kalp merdiveni vardır.Kimi sevdiklerimiz merdivenin ilk basamaklarındadır. Kimi daha yukarılara çıkar kalp merdiveninde. Belki yüzlerce, binlerce insan kalp merdivenimizde yaşar. Kimi yerinde sayar, kimi yukarı çıkar, kimi aşağı iner. Fakat merdivenin son basamağı vardır ki işte en tehlikeli yer orasıdır. Son basamaktan öteye bitimli hiçbir şey koymamak gerekir. Eğer koyarsak uçan balon gibi olur sevgimiz. Son basamağı aşar ve o sevginin bitmesi için küçücük bir iğne yeterlidir. Balon sevgimizle birlikte yere çakılır. Merdivenin ilk basamağından daha aşağıya düşer sevgimiz. Yani ne kadar abartılı seversek yıkım o denli acı olur. Bana kalırsa herşeyi değeri ölçüsünde sevmek.
Şimdi, başlangıcı olmayan ve binlerce nehre dökülen, asla kurumayan bir kaynak düşünmeye çalış. Kaynak hep sakin, serin ve duru, oysa nehirler değişik noktalara doğru gidiyor, kumla karışıp bulanıklaşıyor, kayalar arasında sıkışıp boğuluyor, bazen de kuruyor. Nehirler çok acı çeker, biliyor musun? Bununla birlikte nehirleri ve en çamurlu akarsuları oluşturan sudur ve bu gölle aynı kaynaktan çıkar. Bu göl bir nehirden daha az acı çeker, berraklığı içinde, doğduğu kaynağı daha iyi hatırlar, böcek dolu bir bataklık gölden ve bir akarsudan daha fazla acı çeker. Ama bir biçimde hepsi acı çeker, çünkü geldiği yere geri dönmek ister, ama nasıl yapılacağını unutmuştur.
Sayfa 444 - Doğan KitapKitabı okudu
238 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 günde okudu
Puslu Sözlük
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor... İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,2bin okunma
“Benden ne istiyorsun, Crank?” dedi umutsuz ve acı dolu bir ses tonuyla. Ona baktım. Bana o kadar yakındı ama aynı zamanda binlerce kilometre uzakta gibiydi. “Beni sevmeni istiyorum.”
Gün sadece güneşin doğup batması değil, yapısında , havasında ve anlamında da değişikliklere uğruyordu. Mevsimin binlerce özelliğini, renk ve koku, soğukluk ve sıcaklıkların, çimenin, çıplak dalları kaplayan yaprakların, tomurcukların yapısını içinde taşıyordu.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.