Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
George Orwell
12 Subat 2017 Bir yabancılar kalabalığın arasında yürüyorsanız hepsinin balmumu heykel olduğunu düşünmemek neredeyse imkansızdır ama öte yandan onlar da sizin hakkınızda aynısını dününüyordur. Aklınızda hangi düşünce olursa olsun, o an aynı şeyi bir milyon insanın daha düşündüğünden emin olabilirsiniz. Geçmiş tuhaf şey. Hep yanınızda taşıyorsunuz. Bana öyle geliyor ki on , yirmi yıl önce olmuş şeyleri düşünmeden geçirdiğiniz bir saat bile yoktur; ama yine de çoğu zaman geçmişin, bir tarih kitabındaki bir sürü bilgi gibi , öğrendiğiniz bir olgular kümesinden ibaret kalması dışında bir gerçekliği olmuyor. Çünkü sürdürdüğümüz şu hayatta -genel olarak insan hayatını değil, şu çağda ve şu ülkedeki hayatı kastediyorum- yapmak istediğimiz şeyleri yapıyoruz. Hep çalıştığımız için değil. Çiftlik ırgatlarının veya Yahudi terzilerin bile çalışmadıkları zamanlar vardır. Biri bir kadını temizlediyse ilk şüpheli daima kocadır; bu da insanların evliliğe nasıl baktıklarıyla ilgili az çok bir fikir veriyor. Erkeğini nikah masasına çekmenin ürkütücü savaşını verdikten sonra kadın cinsi rahatlıyor ve bütün gençliği, güzelliği, enerjisi ve yaşam sevinci bir gecede buhar olup uçuyor. Bir kadınla on beş yıldır yaşıyorsanız onsuz bir hayatı düşünemez hale gelirsiniz. George Orwell | Boğulmamak İçin injavawetrust.com/anektod
4 Haziran 2017 Kendi bakışlarındaki güvensizliği görme korkusuyla aynaya bakmaya cesaret edemiyordu, “Elbette, siz namuslu bir kadınsınız değil mi, sözüm ona! Bir koca, onca para ve sahip olduğunuz her şey yetmiyor, bir de zavallı bir kızın erkeğini baştan çıkarıyorsunuz...” “Demek evli hanımlar, asil ve kibar hanımlar,
Reklam
5 Haziran 2017 iyi şeyler vaat eden bir acıydı bu, tamamen kapanmadan önce kabuk tutarken yanan yaralar gibi sıcak, ama yumuşak bir acı. Yaşamını ve şimdi mutluluğunu da oluşturan bütün bu şeylerin tadına daha derinden varmak için gözleri kapalı yatmaya devam etti. Artık hiçbir şey anlamıyor, sadece tiksinti duyuyordu, bir
26 Temmuz 2017 Anne-babalar, kızları üzerindeki ekonomik egemenliklerini yitireli beri, onlara ahlak konularında karışmakta daha çekimser davranır olmuşlardır; azarlamaya boyun eğmeyecek birisini azarlamakta pek yarar yoktur. Anne-babanın sevgisinin çocuklar için değerli oluşu, başka her türlü sevgi den daha güvenilir
"İnsan Bir Uçurumdur!"
-Peki bu uçurumun dibinde ne var? Felaket mi? Konu üzerine bir anektod; ... Rıhtımlar boyunca uzanan caddede hep çok sayıda araba olur. Işıkların yandığını fark etmemiştim ve yürüyordum. Birden yolun ortasında sıkışıp kaldım, etrafım yüzlerce arabayla sarılıydı... İşte o an,vahiy gibi bir şey geldi. Çuvallamıştık! Böyle bir şey nasıl mümkün olabiliyordu? Korkunçtu! İnsan bu hale gelebilmişti! Yeter! Gerekçeye gerek yok! Çuvallamışız! Şu manzaraya bak! İnsan bağımsız ve özgür olmak için arabayı yarattı. Arabanın anlamı bu. Sonunun nereye vardığına bak! Ve insanın yaptığı her şeyin sonu böyle oluyor. Her şey sonunda sıkışıyor. İnsanlık bu,tarihin trajik anlamı bu. İnsanın giriştiği her şey, tasarlamış olduğunun tam tersine varıyor!
Metis Yayınları
Herbert A. Simon üzerine
Modigliani (iktisatçı FYI) 2001'de yayınlanmış otobiyografisinde Simon ile öğle yemeklerini birlikte yediklerinden bahseder. Simon her öğlen aynı tip sandviç yer: beyaz ekmeğe Amerikan peynirli sandviç. Modigliani Simon'a neden her gün aynı yemeği yediğini sorduğunda Simon'ın cevabı, onu tatmin eden bu sandviçin ne yiyeceğine karar vermek için harcayacağı vakitten tasarruf etmesini sağladığını söyler ve Amerika'da bütün restoranlarda aynı sandviç olduğundan bu sandviçi bulmanın kolay olduğunu ekler. Bir başka anektod ise Simon'ın Pittsburgh'a taşınmaya karar verdikten sonra ev alma girişimi ile ilgilidir. Simon uygun ev seçeneklerini görmek için şehri hızlıca gezer ve içlerinden birini beğenir. Kararını çok hızlı vermemesi konusunda uyarıldıktan sonra seçeneklerini incelemeye bir süre daha devam eder. Fakat en sonunda ilk başta seçtiği evi alma konusundaki kararlılığını korur. Simon o evi alır ve orada 40 yıl boyunca ikamet eder. Bu önemli kararı bu kadar hızlı nasıl alabildiği sorulduğunda buna, kendisini tatmin edici seçeneği bulduğunda diğer seçenekleri değerlendirmeyi bırakmasının neden olduğunu söyler. Bir başka deyişle Simon, en kısa zamanda "kendisini tatmin eden yeterince iyi" seçeneği bulduğu için başka seçeneklere bakmasına gerek kalmadığını dile getirir.
Sayfa 121Kitabı okudu
Reklam
Timur hakkında anektod
Eski Uygur, Hazar, Selçuklu, ve Cengizhan geleneklerine, eski Türk geleneklerine bağlı biri olarak bağnazlıkla en küçük bir ilgisi yoktu. dervişlerin büyücülerin yetkileri ile ilgilenir; ama onların yalancılıklarını, ikiyüzlülüklerini ortaya çıkarmaktan hoşlanırdı. Teolojik tartışmalara meraklıydı.
Sayfa 311 - KabalcıKitabı okudu
fetişist yarılma
Birinci Dünya Savaşı’nın ortalarında bir zaman, Alman ve Avusturya ordu karargahları arasında cereyan eden bir telgraflaşmaya dair (muhakkak ki, sonradan uydurulmuş) bir anektod nakledilir. Almanlar, “Bizim cephede durum ciddi, ancak feci değil,” diye bir mesaj gönderir; Avusturyalılar da cevap verir: “Bizim cephedeyse durum feci, ama ciddi değil.” Çoğumuz, en azından gelişmiş ülkelerde yaşayanlar, içinde bulunduğumuz global felakete gittikçe bu gözle bakmıyor mu? Hepimiz, eli kulağındaki –ekolojik, toplumsal– yıkımın farkındayız, ama bu yıkımı ciddiye alamıyoruz, bir türlü. Psikanalizde bu tutuma fetişist yarılma denir: Gayet iyi biliyorum ki ... (ama inanmıyorum).
Sayfa 8 - Epub
"Türklük zat, Müslümanlık sıfattır"
Ali Birinci Ağabey ondan bir anektod aktarır: Türk Yurdu'nun idarehanesine gelen gençler, o yıllarda çok yaygın olan "hayati" soruyu ona da tevcih etmişler: "Önce Türk müyüz yoksa Müslüman mı?" Bildik soruyu heyecanlı gençlere derinden bir nazar atfettikten sonra "Çocuklar" demiş, "Türklük zat, Müslümanlık sıfattır fakat sıfat öyle bir hâl almış ki o olmadığı zaman zat da kalmıyor." Sorunların bu açıklamayı ne kadar anladıkları tam belli değil ama bir müddet gençlerin oturup kalktığı mahfillerde aktarılıp durmuş.
Sayfa 60 - Dergâh Yayınları, 4. Baskı, 2017Kitabı okudu
Kitaptan gülümseten bir anektod
Garip şairlerinin liseden arkadaşı olan Şinasi Baray o yıllarda Ankara'nın ünlü lokallerinden "Üç Nal"ın sahibidir. Babaannesinin Karağolan'daki konağının eskiden ahır olan bodrumunda açmıştır bu lokali. Melih Cevdet'in aktardığına göre yaman bir sanat yeteneği olan Şinasi, lisede tiyatro dekoru yaparmış ve lokalinin dekorasyonunu da kendisi yapmış. Babaanne açılıştan bir gün önce "Üç Nal"ın düzenlemesini görmeye gelir. Orhan Veli'de oradadır, bir direğe dayanmış içkisini yudumlamaktadır. Kadıncağız direğe bakarak istem dışı mırıldanır: "Eskiden merkebi oraya bağlardık."
Sayfa 68 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kendinize şirketin asıl hedefini sürekli olarak hatırlatmak :
Başkan J.Kennedy’in 1962 yılında NASA’yı ziyareti sırasında orda çalışan bir temizlik görevlisiyle başından geçen ve çok bilinen bir anektod vardır; Başkan Kennedy görevliye ne yaptığını sorar ? Temizlik görevlisinin cevabı Ay’a insan gönderilmesine yardım ediyorum olur !...
99 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.