Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Görüşe bir hanım geldi geçen gün, Teselli için söylemiyorum, vallahi, dedi, Dışarıya göre, emin olun, sizin burası saltanat! Meselâ, hiç imkân var mı, efendim, şu çayı... Telörgüden süzülen ışığa tuttu bardağı, Dışarda... Dayanamadık artık, bastık kahkahayı. Canım, biliyoruz, diye üsteledi, Biliyoruz, içerde de vaziyet bombok! Bombok ama, Hiç değilse içerde içeri düşme tehlikesi yok! Düşündük sonra arkadaşlarla Ziyaretçi hanım haklı çok...
Sayfa 70 - ONKitabı okudu
Ne var ki insan, hakkında iyi düşünceler beslediği dünyanın mahvolmuş olduğunu keşfetmeye görsün bir kere. İnsanın altın çağının geri gelmeyeceğini, zaten hiç olmadığını, ömür denen şeyin boş bir umudu beslemekten ibaret olduğunu anlamaya görsün. İnsan, insan denen varlığın en iyimser oranla yarısının şerefsiz mahlûkat, diğer yarısının da bu şerefsiz mahlûkatın oyuncağı olduğunu fark etmesin bir kere. İşte orada yeni bir ülke başlar. Bu ülke bir hayaldir aslında, bir umut, öncesiz ve sonrasız, anlık bir anlamdır sadece. Ama burası en onursuzca çöküşten doğan onurun ülkesidir. Burada kendini yakarsın, kendinle birlikte zalimleri de yakarsın ve küllerinden yeniden doğarsın. Doğmasan da ne gam! Var olan dünya öyle kirli ki. Öyle acımasız, öyle gaddar ve haşin ki! Yeniden doğsan da aynı dünyaya geleceksin, gelme. Yeniden doğma.
Reklam
18 yaşında Müslüman bir genç, üniversite okumak üzere büyük şehre gider. Heyecanlıdır, erkenden amfiye gelip ön sıralarda yerini alır. İlk dersin bitiş ziliyle birlikte etraf ile tanışma-kaynaşma başlar. Tam bu esnada, ön sırada oturan, görse lise arkadaşlarının muhtemelen tanımakta güçlük çekeceği, bakımlı ve güzel iki kız arkasını döner ve
464 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
1984
Kitap Okyanusya isimli bir yerde geçiyor, Okyanusya’da herkesin üzerinde olan bir göz var: Büyük Birader. Buradaki düzenden biraz bahsedecek olursam.. Okyanusya dilindeki kelimeler sürekli azaltılıyor, dil ne kadar sadeleşirse düşünceler de o kadar sadeleşir ve insanlar düşünememeye iletişim kuramamaya başlar, bu da ne anlama gelir? İnsanı daha
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2021165,6bin okunma
Başka türlü bir şey benim istediğim Ne ağaca benzer ne de buluta Burası gibi değil gideceğim memleket Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava Nerde gördüklerim,nerde o beklediğim Rengi başka, tadı başka Bir başka yolculuk dalından düşmek yere Yaşadığından uzun Bir tatlı yolculuk dalından inmek yere Ağacın yüksekliğince Dalın yüksekliğince rüzgârda Vardığım çimen yeşilliğince
Can Yücel
Can Yücel
/ Değişik
Bilirsiniz Dünya; fazlaca meşakkatle doldurulmuş, İçinde rahatın çok az olduğu, Nefes almak için bazen oksijenin de kafi gelmediği, Bi imtihan alanından başkaca bi yer değildi.. Gözlerini burada açıwermiş her insan, kendisini bu kargaşanın içinde bulacaktı.. Öyle ya, burası cennet de değildi..! Her gönlümüzün arzu ettiği oluwermezdi.. Her bir doğum bana, bu içinde çıkılamaz serüwenin nasıl hızla başladığını, Telaşlı telaşlı koşturan insanların nasıl bir akibete koştuklarını gösteriyor.. İnsan hayatı yalnızca anlatmakla yaşadım sanıyor.. Dile dökmenin, acıyı iliklerine kadar hissetmekle eşdeğer olduğunu warsayıyor.. Tecrübe edilemeyen her halin, izahının da, manasının da nakıs olduğunu unutuyor..
Reklam
250 syf.
·
Puan vermedi
“Yıkılmaz gibi görünse de kapalı ülke politikası kumdan kaleydi ve çocukların oyuncak kürekleriyle yavaş yavaş yıkılması mümkün olabilirdi.” Burası Tokyo... Yaşlıların sonsuza dek yaşadığı, çocukların da bir türlü serpilip büyümediği bir dünya. Mumei ve Büyükdede Yoşiro. Torununun çocuğuna bakmakta olan 100 yaşını aşkın bir dedeyle torun arasında
Tokyo'nun Son Çocukları
Tokyo'nun Son ÇocuklarıYoko Tawada · Siren Yayınları · 2020840 okunma
236 syf.
9/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Solaris, stanislaw Lem'in "dünya dışı zeki bir varlıkla iletişim mümkün müdür?" sorusu üzerinden insanlığın iletişim ve evrensellik kavramlarına ne kadar dar görüşlü baktığını ortaya koyan kitap. Carl Sagan'ın kitabından uyarlama Contact filmindeki iletişimle bundaki sözü geçen iletişim denemelerini karşılaştırabiliriz. Sagan,
Solaris
SolarisStanislaw Lem · İletişim Yayınevi · 20181,124 okunma
209 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
36 saatte okudu
Feminist yazarlara karşı ilgim çok fazladır benim.2000 yıllarda Duygu Asena öldüğünde nasıl üzüldüğümü hiç unutmadım."O tarihlerde kadının adı yok demişti"Şimdi ise kadın değersizleşti ve hiç yok var olmak için savaşıyoruz malesef. Ama bizim dişil enerjimiz bir ataerkil de yok mesela Allah tarafından verilen bir güç var bizde.En önemli gücümüz soyumuzun devamını sağlamak.Yeni enerjiler,yeni varlıklar getirmek dünyaya. Anneliğin yüce bir güç olduğunu ve çok kıymetli olduğunu da Kadınlar Ülkesinde fazlasıyla yaşıyoruz.Ama ne yaşamak.Keşke o ülkede yaşasam dedirten cinsten. İkibin yıldır erkeğin hiç olmadığı bir ülke,beş kız kardeş,yirmi beş kuzen ve yüz yirmi beş kardeşten oluşan bir ırk,bir ülke bir dünya yaratmışlar ve bu geleneklerini yıllar boyunca hiç kaybetmemişler. Döllenmesiz üreme ile,beyin gücüyle hamile kalıp alınması gereken bütün eğitimleri alıp yavrularını öyle getiriyorlar dünyaya.Bu yetkiye sahip olmayan kadınlara annelik hakkı verilmeyen bir ülke burası. Çünkü çocuk onlar için çok yüce,çok değerli.Kötülüğün hiçbirisini bilmiyorlar,başka bir dünyayı ülkeyi ye de tanımıyorlar.Ta ki keşif için gelen üç erkek ülkeye adım atana onlardan öğrendikleri mantıklarına ters geliyor.Şaşırıyorlar. Bu ütopik hikayeyi yazan yıllardır okuyucularına ulaştıran yazar Amerikalı bir feminist aynı zamanda da sosyolog. Sadece kadınların olduğu ülkenin nasıl olduğunu anlamanız ve öğrenmeniz adına okumanızı tavsiye ederim. Sevgiyle Kalın.
Kadınlar Ülkesi
Kadınlar ÜlkesiCharlotte Perkins Gilman · İthaki Yayınları · 201812,1bin okunma
Reklam
BİR DE OLUMSUZ TARAFI VAR Anne veya babanıza öfkeliyseniz, nefret ediyorsanız, bu bölümü oldukça dikkatli okumanızı öneririm. Çünkü annenize ya da babanıza duyduğunuz öfkeyi size hatırlatacak insanları hayatınıza çekersiniz. Bu, dikkat edilmesi gereken bir nokta! Eğer babanıza öfke duyuyorsanız ve evden kaçmak için evlenip ayrılmışsanız,
“Burada, Montbazon’dan başlayıp Loire’da biten, bu çifte tepelere konmuş şatoların altında zıplar gibi görünen bir vadi belirir; çok güzel bir zümrüt kupadır, Indre Irmağı bu kupanın dibinde yılan gibi kıvrılıp durur. Bu görünüş karşısında, ya çorak toprakların sıkıntısının ya yol yorgunluğunun hazırladığı, haz dolu bir şaşkınlığa kapıldım. “Benzerlerinin en güzeli olan bu kadın, dünyanın bir yerinde oturuyorsa, o yer işte burası,” diye düşündüm.”
aptallar...
Kocanla iki laf etmeye kalksan ya azar yersin ya da... E evin içi de komşulara anlatılmaz, hoş anlatmaya ne hacet, evden gelen o kadar patırtıyı duymuyorlar mı? Birisi de kapımı çalıp kocama, “Beyefendi ayıp olmuyor mu burası medeni bir ülke,” dedi mi?
Mesajlardan "Sen sırf buraya yazmak için mi okuyorsun kitabı?" yazanlar var. Ciddi misiniz?? XÖSİXMLİSXMİSXMSŞ Alıntı paylaşmayı seviyorum. Kitap okumayı da seviyorum. Sevdiğim şeyleri niye yapmayayım? Ve burası kitap uygulaması değil mi ya? Tabii alıntı atacağım. Başka ne atmamı bekliyorsunuz? (Arada saçma şeyler atsam da mazur görün dksixmmdşs) Bir de inceleme atmama laf yiyorum. Neymiş çok açıklayıcı olmamış. Başka incelemeler de var. Onlara da bakabilirsiniz. Bana yazmayın artık yeter 🤦🏻‍♀️
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.