Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Canlı beyin muhallebi kıvammdadır.” Bilgileriyle birilerini etkilemek isteyen bilim insanları bu tür benzetmeleri seviyor. Muhallebiymiş! Kaşık daldıracağız sanki... Cemil yıllar önce seyrettiği bir filmden bir sahne hatırlıyor; filmin tek güzel sahnesi. Başroldeki adam beynini bir lavabonun içinde parçaladığını hayal ediyordu ki bunun için başrolde olmaya filan gerek yok, biraz aklı başında olan herkes böyle bir şey yapmayı zaten hayal eder. Yine bilim insanlarının dediğine göre beynimizde yüz milyar nöron var ve bu yüz milyar nöron birbirleriyle kimyasal sıvılar aracılığıyla on bin temas noktasında bağlantı kuruyor. Güzel. Sayılar güzeldir, olanaksızı olanaklı kılarlar, düşünmeyi olanaklı kılarlar... Ama yaşlandıkça nöronların bir kısmı ölüyor, kimyasal sıvılar azalıyor, beyin artık muhallebiye değil, her yere kırıntıları dökülen bayat bir kurabiyeye benziyor. Birbiriyle bağlantı kurması gereken nöronlar bağlantı kuramıyor, ortaya kopukluklar, daha önce olmayan tuhaf, yarım yamalak bağlantılar çıkıyor.
Yol filmi, benim kanımca dünyada en zor koşullar altın da çekilmiş, üstelik tüm zorlukların ve özverilerin sonucu ortaya çok güzel bir yapımın çıktığı sayılı filmden biridir, Sürü'de de zorlandığımızı anımsıyorum, ama Yol'da bir de "cunta"yla uğraşmıştık. 12 Eylül 1980 Darbesi'nden dört ay sonra Türkiye'de her şey karmakarışıkken, tutuklamalar, iş kenceler sürüp giderken, biz büyük bir filme başladık.
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
Çok güzel bir film
“.. seyredecegimiz bir filmden söz etmişti, adı “Okuyucu”ydu.”
Sayfa 86 - Siren YayınlarıKitabı okudu
Canım kendim
Siz kendinizi iyi hissettiğinizde etrafınızdaki her şey de iyidir. Etrafınızda her şey iyi olduğunda, bu size mutluluk verir. Etrafınızdaki her şeyi seversiniz, çünkü kendinizi seviyorsunuz. Çünkü olduğunuz gibi olmaktan hoşnutsunuz. Çünkü kendinizle doyumlusunuz. Çünkü hayatınızdan memnunsunuz. Yarattığınız filmden memnunsunuz. Yaşamla yaptığınız anlaşmalardan memnunsunuz. Huzurlu ve mutlusunuz. Her şeyin harika, her şeyin güzel olduğu bir boyutta yaşarsı­nız. Bu boyutta algıladığınız her şeyle, her an sevişirsiniz.
Genç yaşlardan itibaren farklı olduklarını bilseler de çoğunluk gibi gözükmek için maske takarlar. Bedenleri dinlenmek için yalvarsa da başka bir yorucu partiye gider, başka bir yoğun iş projesi daha üstlenirler. Güzel bir şarkı ya da dokunaklı bir filmden etkilenmemiş süsü verirler. Ağlasalar bile bunu evde tekken, dik bakışlar altında olmadan yaparlar.
Pardon sizi birine benzettim geçmiş yıllardan Yemin ederim azcık içtim , bu halim doğuştan Şampiyonum sanırken diskalifiye olduğumdan İşte sevgili bayan , bütün gevezeliğim bundan Bir kız tanırdım eskiden "Hayat Berbat" derdi Loş kalbinde hayal kırıklıkları biriktirirdi Her filmden , kitaptan bir rol seçerdi Beğensin diye gelirse ölüm, makyajsız gezmezdi Tanırsınız benim gibilerini boş sokaklardan Çizgilere basmadan yürümeye çalışan insanlardan Ama dün aksam dedim ki kendi kendime Düşünme ! Kim anlamış ki sen anlayasın böyle Öyle güzelsiniz ki , galiba korkmaya başlamalı Sizin kadar güzel olmak hemen yasaklanmalı Durun , tahmin edeyim , balıksınız değil mi? Çok yalnızım n ' olur size gidelim mi? Zamparanın Ölümü
Sayfa 121Kitabı okudu
Reklam
... yıllar önce seyrettiği bir filmden bir sahne hatırlıyor; filmin tek güzel sahnesi. Başroldeki adam beynini bir lavabonun içinde parçalandığını hayal ediyordu ki bunun için başrolde olmaya falan gerek yok, biraz aklı başında olan herkes böyle bir şey yapmayı zaten hayal eder.
Siz mutluyken bana “Miguel, sen bir meleksin” diyeceğinizi bilirim. Ama bana kızgın olduğunuzda “Oh Miguel, sen şeytanın tekisin! Çok kötüsün. Bu tür şeyleri nasıl söyleyebilirsin?” dersiniz. Her iki halde de söyledikleriniz beni etkilemez. Çünkü ben ne olduğumu biliyorum. Kabul görmek, onaylanmak gibi bir ihtiyacım yok. Birisinin bana kim ve ne
Aklımda birlikte izlediğimiz o filmden kalma söz: ''Bir deniz kıyısına oturacağız bir gün seninle. Hiçbir şey yapmadan, öylesine, telaşsız. Biz bunu hak ettik, değil mi?'' Biz yapmıştık aslında bunu Herkesten, her şeyden uzakta. Tabii ki aralıkta. Boğaz'a uzatmıştık ayaklarımızı. Kar yağıyordu ve sen gülmüştün. Öyle güzel gülmüştün ki, ben o gün senin yerine de bir kez daha sana aşık olmuştum.
Tunç İlkman
Sen katledildiğin zaman, sen bombalar altında kaldığında, sen tecavüze uğradığında harekete geçip seni savunacak, sana bunların yapılmaması gerektiğini dünyaya haykıracak kardeşlerinin olması hiç olmamasından güzel elbette. Başlarını daldıkları filmden kaldırmaları daha hayırlı elbette. Lakin bir ümmet olduğumuzu hatırlamamız için ille de senin öldürülmen mi gerekiyor kardeşim?
Reklam
"Seni oteline bırakmalı mıyım yoksa otelin yolunu bulabilecek kadar buraya hâkimim mi diyorsun?" diye sorduğunda gülerek ona takıldım. "Takip edecek birisi varsa süper yol bulurum." Dişlerini göstererek güldü ve başını olumsuz anlamda salladı. "Kaba olmak istemezsin ama..." dedim sözü ona bırakmadan. "Sen kafayı yemişsin," diyerek beni tamamlayıp güldü. Beraber motorla çıktığımız kalenin yollarını yürüdük ve saatlerce sohbet ettik. En sevdiği filmden nefret ettiği yemeğe kadar her şeyi sorduğum, onunsa hiç bıkmadan bana cevap verdiği bir buçuk saatin ardından beni otelimin önüne bıraktığında yüzümde tatlı bir tebessüm vardı. Günün nasıl geçtiğini anlamamıştım. Bugün doğum günümdü. Bugün yirmi dördün ilk günüydü ve bugün, tarihini bir köşeye atacağım kadar güzel ve anlamlı geçmişti. Elimdeki lunaparktan bana kalan pembe bilete baktım ve onu düşündüm. Lunaparktaki hallerini düşündüm. Otelden içeriye girerken bilete bakarak istemsizce mırıldandım. "Yaşamak ilkel bir duygudur." "
Yol filmi, benim kanımca dünyada en zor koşullar altında çekilmiş, üstelik tüm zorlukların ve özverilerin sonucu ortaya çok güzel bir yapımın çıktığı sayılı filmden biridir. Sürü’de de zorlandığımızı anımsıyorum, ama Yol’da bir de “cunta”yla uğraşmıştık.
Can Yayınları 28.BasımKitabı okudu
92 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.