Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
270 syf.
·
Puan vermedi
Cahiliye diye adlandırılan İslamiyet öncesi Arap dünyasındaki kadın ile İslamiyet sonrası kadın karşılaştırmalı olarak anlatılmaktadır. İslamiyetle aile ve toplumdaki kadınının rolünün pek değişmediğini ,öncesine göre ise daha adil bir yaşama kavuştuğunu söyleyebiliriz. Yine de günümüz normlarına göre değerlendirirseniz okuduğunuz çoğu şeye yüksek sesle itiraz edersiniz. Cumhuriyet düşmanı her kadın okumalı ki Arap kültürü ile Türk kültürü arasındaki farkı anlayabilsin. Ve yobazların, softaların, tarikatların neden kadını bir meta(mal) olarak gördüklerini anlayabilsinler. Her kadının "HÜR" olmasını diliyorum...
Cahiliyeden İslamiyet'e Kadın
Cahiliyeden İslamiyet'e KadınMustafa Öztürk · Ankara Okulu Yayınları · 2015105 okunma
400 syf.
8/10 puan verdi
Right place, right time, right book, right persona. En çok ilk bölümünü okumaktan zevk aldım. Sanki sonsuzluğa doğru ilerliyormuş gibi akan kelimeler bana büyük bir zevk verdi. Adeta zamanımı durdurdular. Yazarın, özellikle gece uyumadan önce kafamızın içinde oradan oraya savrulan düşünceler gibi bir anlatıma sahip olması ne kadar zevkliydi
Swann'ların Tarafı
Swann'ların TarafıMarcel Proust · Yapı Kredi Yayınları · 20214,216 okunma
Reklam
·
Puan vermedi
Bitmeyen Sürgün / Kitap Tanıtımı
“Yaşanmış gerçeklilik anlaşılmadan, yaşanan gerçeklilik anlaşılmaz” teziyle okuyucuyu 80'lere sürüklüyor. Tıpkı filimlerde olduğu gibi. 80 sonrası kurulmuş film seti çıkıyor karşınıza. Geçmişinizle yüzleşmeye, yol arkadaşınızın rolünü irdelemeye, toplumu sorgulamaya başlıyorsunuz. Ufuk Bektaş Karayaka, yazdıklarıyla başarıyor bunu. Kitap
Bitmeyen Sürgün
Bitmeyen SürgünUfuk Bektaş Karakaya · İletişim Yayınları · 20157 okunma
312 syf.
·
Puan vermedi
Theogonia - İşler ve Günler hasbelkader okuduğum bir kitaptı ve böyle acayip bir içerik beklemiyordum. Yunan mitolojisi bana her zaman karmaşık gelmiştir ve içerisindeki karakter zenginliğinden ve bunlara aşina olmamamdan ötürü zaten kitap okurken bolca dikkati dağılan bir insan olarak kendisiyle yıldızım bir türlü barışmamıştır. Fakat Kitab-ı Mukaddes okuduğum ve Yaratılış kitabını (ilk kitap) bitirdikten sonra elime aldığım bu kitap bana bir hayli enteresan geldi. Homeros'un aksine daha yalın ve didaktik bir üslup benimseyen Hesiodos son derece etkileyici bir eser yaratmış. Kendisine Yunan mitolojisinin Carl Sagan'ı desem itiraz eden olmaz umarım, çünkü ben böyle bir benzetme yaptım.
Theogonia - İşler ve Günler
Theogonia - İşler ve GünlerHesiodos · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20161,411 okunma
325 syf.
10/10 puan verdi
Ne Olmuş Yani Büyük Adam Olamamışsak Hayallerimizi Satmadık Ya
İyi akşamlar 1K! 2 adet ödül almış Yazarımızın okuduğum ilk eseri ve belki de en iyisi. Yaşamı boyunca; öğretmenlik, denizcilik, editörlük ve üniversitelerde hocalık yapmış gelişimini birçok yönde tamamlamış önemli bir yazar oluyor kendileri. Kitabın Olay Örgüsü; Baş karakterimiz, Charlie adında otuz iki yaşında zekâ seviyesi bir hayli düşük,
Algernon'a Çiçekler
Algernon'a ÇiçeklerDaniel Keyes · Koridor Yayıncılık · 201514,9bin okunma
82 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 saatte okudu
Merhaba arkadaşlar. Hepimize günaydın. Muslutlu bir gün olsun. Kapanışı çok ilginç bir eserle yapacak ve Oscar Wilde’ye veda edeceğiz şimdilik. Bunun için de iyi bir araştırma yapmak gerekiyordu. Neden? Yahya Peygamber, kutsal kitaplarda kendine yer bulan bir peygamber olduğu için (Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncillerinde adı geçer ki
Salome
SalomeOscar Wilde · İmge Kitabevi · 2018372 okunma
Reklam
176 syf.
·
Puan vermedi
Don Kişot Amca
Pek çok insan gibi benim ruhumun derinliklerinde de Don Kişot'tan bir parça nefes alıyor. Bu meczup karakteri İlhan İrem şarkısındaki kadar çok seviyorum."Yeldeğirmenlerine karşı Don Kişot muyum?" Müsaadenizle buraya bir Don Kişot şiiri bırakıyorum. Don Kişot Amca Seni bir ben anlarım Çok yakınsın bana Benim inatçı
Don Kişot
Don KişotMiguel de Cervantes · Ares Kitap · 200922,8bin okunma
368 syf.
2/10 puan verdi
Olmasa da olur dediğim o kitap
Serinin ilk iki kitabı gerçekten güzel ve sürükleyiciydi özellikle ilk kitabı oldukça güzel bir kurguya sahipti. 3. kitaba başladığımda kitaba dair hayal kırıklıklarım da başlamış oldu. Son iki kitap olmasa da olurdu. Özellikle üçüncü kitapta Ateş hiç kendi gibi davranmıyordu. Tanıdığımız Ateş değildi. 4. kitabın %90'ı affetmek için olan kısımdı ama bir aksiyon yoktu. Hare'nin bebek mevzusu da gereksiz uzatılmıştı. Hare son kitapta tek işlevi her şeye itiraz etmek olan salak bir kız gibi gösterilmişti. Alya da o kadar sevilen bir karakter değildi ama ihanet etmesi saçmaydı çünkü üçüncü kitapta Hare ile bir iş birliği sağlamışken tekrardan eski haline dönmesi hatta abisine de zarar getirecek bir ihaneti gerçekleştirmesi Alya gibi iğrenç birine bile yakışmıyordu. Çok masummuş gibi herkesin onun arkasından üzülmesi de anlamsızdı. Creff'in kaleye giderse Yasemin'i ele vereceğini kavrayamaması 5 yaşında çocuk olduğunu gösteriyor zannımca. Koca 4 kitap boyunca Hare'nin bir vasfa sahip olmak için o kadar fazla fırsatı vardı ki! Kraliçeliği saçma bir şantaja bıraktı, liderliği bıraktı ve bu görevleri yaptığı süreç boyunca ve sonrasında ne hikmetse hiçbir yerde sözü geçmiyor! Sofia daha güçlü bir karakterdi en azından bir şeyler için çabalıyordu. Emel gibi sümsük birine bile bir şey yapamadı Hare! Daha söyleyecek o kadar şey var ki son kitap hakkında ama kısaca özetlemek gerekirse benim için hayal kırıklığıydı.
His 4: Son Alacakaranlık
His 4: Son AlacakaranlıkDuruMavii · Epsilon · 0160 okunma
168 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Özellikle bizimkisi gibi “gelişmekte olan” toplumların gelenek adı altında dayattığı sorgulanamaz bir çok yanlışı var takdir edersiniz ki. Nihan Kaya bu yanlışların her birine özgün bakış açısıyla yaklaşmış ve tabiri caizse acımasızca eleştirmiş. Ki, bence olması gereken de bu. Çünkü bu katı gelenek ve görenekler de gayet acımasızca işliyor ve itiraz edeni kolaylıkla “aforoz ediyor” Düğün, nikah, sünnet, kız isteme/alma/verme, kına yakma… Tarafsız bir bakışla üzerine düşünen çoğu insanın hak vereceğini düşündüğüm fikirler var kitapta. Mutlaka okunmalı.
İyi Toplum Yoktur
İyi Toplum YokturNihan Kaya · İthaki Yayınları · 20192,971 okunma
424 syf.
10/10 puan verdi
Merhabalar Üç serilik bir kitabın ikinci kitabı #anahtar. İlk kitap olan #kilit de iyilerle kötülerin verdiği mücadeleyi okumuştuk. İyilerin mücadelesi #anahtar kitabında da kaldığı yerden devam ediyor ama dengeler değişiyor. Gruba yeni katılanlar ve gruptan ayrılanlar olsa da hepsinin amacı bir. Kilit kitabında öyle şeyler yaşanmıştı ki. Kitap ekibin başı MC Leard'ın cesedinin bulunması ile başlıyor ve onun yerine görevi Demir Gökçe alıyor ve olaylar hiç hız kesmeden devam ediyor. Demir İlk başlarda itiraz edecek oluyor ama diğer grup arkadaşları onu kabul edince sesini çıkaramaz. Aditi ve Demir ise intikam alma yolunda adımlarını atarlar. İşte buradan sonra asıl macera başlıyor. MC Leard'ın cenaze törenine katılan sürpriz konuk ve akşam yemeğinde yaşanan büyük şok.. ortaya çıkan sırlar. New York, İstanbul, Ankara ve daha birçok şehir arasında süregelen muazzam ve bir o kadar da güçlü bir kurgu. Yazarımızın bilgi birikimine hayran kaldım. Bol bol araştırma yapılarak yazılmış bir seri. Dünya denilen bu evrende ne oyunlar döndüğüne bir kez daha şahit olacaksınız. Dinin politika ile iç içe geçtiği, gerçeklerin saptırıldığı, dünyanın her yerinde benzer kötülüklerin görüldüğü, farkındalık yaratacak bir kitap #mutlakaokuyun diyorum. Kitabın son kitabına da başlamış bulunuyorum. Gerçekten hocam çok iyi bir kurguydu. Kaleminiz hiç tükenmesin
Anahtar
AnahtarYaşar Özdemir · Feniks Yayınları · 202178 okunma
Reklam
128 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
Kadın Ve Düşünceler
Kadın hareketinin belki de en net bir şekilde dile getirildiği ve bu alanda önemli kitaplardan biri olma özelliği taşıyan Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf’un kaleme aldığı, feminist yaklaşımın her ne kadar derinlerde irdelense de okumanın belki de en kolay olduğu kitapların başında yer almaktadır. Bu denli kolay okunup anlaşılmasının elbette
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir OdaVirginia Woolf · Kızıl Panda Yayınları · 037,8bin okunma
68 syf.
·
Puan vermedi
·
17 saatte okudu
68 sayfalık kısacık bir kitaba bana dokunmayan yılan bin yaşasın - ı nasıl işlenebilirse öyle işlemiş Çehov. Taşra kasabasında her yerden uzak her yere uzak bir akıl hastanesi. Bu hastanenin altıncı koğuşunda kalan beş hasta. Bu hastalardan biri takip edilme korkusu olan İvan Dmitriç. Ivan aslında eğitimli ve bilgili bir hastadır. Hastanenin ek binasında bulunan bu koğuşun arada bir gelen doktoru Andrey Yefimıç, Ivanla yaptığı konuşmalardan sonra ısk sık gelmeye başlar. Ivan'ın deli(!) olmadığını fazla akıllı olduğunu farkına varır. Doktor - hasta arasındaki bu konuşmalar yerini felsefik, toplumsal, siyasal tartışma alır ve çoğu zaman oldukça hararetli bir şekilde gerçekleşir. Ve kitabın bu kısımlarını okumak oldukça keyifliydi. Doktor iken hastanenin-koğuşun bakımsızlığını, eksiklerini, hhaksızlıklarını, adaletsizliklerini göremeyen görmek istemeyen doktor Andrey bu koğuşta hasta olarak kaldığı gece itiraz etmeye, bu şartların insani olamadığını şikayet eder. Ancak iş işten geçmiştir. Kimi kime şikayet ediyoruz.. Koğuşun bakımsızlığını hazmedemeyen doktor itirazı sonucunda şiddetli bir dayak da yer, ve o an aklı başına gelir "burda yatanlar yıllarca, her gün, benim acının aynısını çekiyorlar" diye düşünürken buluyor kendini. Ve buna bu düzene daha fazla dayanamıyor..
Altıncı Koğuş
Altıncı KoğuşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202269,7bin okunma
136 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
İçinde debelendiğimiz bu hız kültüründe, bize dayatılan pozitiflik çağrısı ve sürekli ilerlemenin damarlarımıza şırınga edilmesi, aslında bizi “kişisel gelişim talebimiz var”mış yanılgısına itiyor. Bu yüzden çok satan raflarından düşmeyen kitapların konsepti umumiyetle kişisel gelişime irca edilen hayat dersleri (!) içerikli hezeyanlar oluyor. Brinkmann, bu eserinde, bu kişisel gelişim furyasına itiraz sesi yükseltiyor. Kendisini, bu curcunanın tam karşısına konumluyor. Onları, kendi silahlarıyla vurmak adına 7 adımlı bir strateji izleyerek, onların tavsiyelerinin tam tersinin neden mantıklı olduğunu izah ediyor. Stoacı felsefenin pratik uygulamalarına çokça dem vuran yazar, şükran duyduğu bu düşünceye kitabın sonunda bir de bölüm açmış. Bu düşünce hakkında kuşbakışı bilgi sahibi olmak için ideal. Bu kişisel gelişim hengamesine bir taş atmanın, okur olarak benim nazarımda değerli olduğunu ifade etmek istiyorum. Umarım ki, bu istismara karşı itiraz sedaları yükselir...
Kişisel Gelişim Çılgınlığında Kendiniz Kalabilmek
Kişisel Gelişim Çılgınlığında Kendiniz KalabilmekSvend Brinkmann · İletişim Yayınevi · 2020141 okunma
208 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
Türkiye'de Cinsellik Korkusu
Bu ülkede cinsellik hep korkulan bir şey oldu. Her zaman kaçınılan. Bu kitabın incelemelerini okuduğumda da cinsellikten korkan, onu ayıplayan ve bir o kadar da düşürmeye çalışan bir kitle gördüm. Kitabın içeriğinden çok içerisindeki karamalar bazı arkadaşlara dert olmuş. Ama bu insanların profillerine baktığınız zaman hep bir "özgürlük
Süt ve Bal
Süt ve BalRupi Kaur · Pegasus Yayınları · 20176,9bin okunma
%72 (150/208)
7/10 puan verdi
Freud'luktan Şeyh Ferit'liğe...
Düşünce Tarihini bir bütün olarak iki gruba ayırır isek birinci grubu "idealizm" olarak tanımlar şüphesiz ikinci grubu da "realizm" olarak tanımlarız. Bugün felsefe tarihinde iki ayrı grup olarak mütalaa edilen bu gruplar, meselenin umumi perspektifinde insanın var olana (mevcud) iki farklı bakış açısını temsil eder. İdealizm
Totem ve Tabu
Totem ve TabuSigmund Freud · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20215,9bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.