Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Gezintiler
İnsan kendi mahallesini duraksayarak, düzensiz bir tempoda, amaçsızca ama başını kaldırarak ve yavaşça dolaşma zevkini -duyulmamış şeydir belki ama kolaydır- bir kere olsun tatmalıdır. İşte mucize o zaman gerçekleşir. Kendine belirli bir görev biçmeden telaşsızca yürümek, şehrin onu ilk kez gören birine göründüğü gibi görünmesini sağlayabilir. Bilhassa dikkat edilen bir şey olmadığında her şey -renkler, ayrıntılar, biçimler- gani gani oradadır.
Sayfa 146Kitabı okudu
Ev qas têra îro heye bifikirim bi baldarî
Benim için en güç anlaşılır olanı, en yüksek olan oyun, yani hayat denen kumardır. Belki de fazla meraklıyım ve fazla mucize tutkunuyum; sürekli olarak beklenmedik olanı bekliyorum. Bildiğim ya da istediğim, benim için ancak iptal edildiğinde veya çürütüldüğünde asıl değerine kavuşuyor. Her yönün hedefinde, gizli olarak Öteki durmakta, ona ilişkin olarak sadece şaşırtıcı olacağını duyumsuyorum. Onu, kendini ansızın farklı bilsin diye biliyorum. İradem benden sapsın diye istiyorum. Bütün bunlarda, ne türden olur­sa olsun, herhangi bir sonu düşünebilmemi olanaksız kılan bir zengin­lik var. Bir son yok, çünkü her şey giderek çoğalıyor. Bana göre asıl insan, hiçbir sonu tanımayan insan, bir son olmamalı, ve bir son icat etmek de tehlikeli.
Reklam
Öyle ya, aziz Üstad! Asr-ı Saadette değilsek, müştakıyız. Bu bize kâfi. Muhammed aleyhisselamın bize bıraktığı muazzam bir mucizesi bugün elimizde değil mi? O kitab, bize, muhtaç ve müştak bulunduğumuz saadeti vadetmiyor mu? Ona hâlisane sarıldığımız zaman muhtaç bulunduğumuz zevk-i maneviyat bize vermiyor mu? Evet, aziz Üstadım, bugün elimizde tuttuğumuz, gözümüzle gördüğümüz hakikî insanlara rehber olan o muazzam kitap, o büyük mu’cize ki, ben maddiyat içinde, dünya cereyanında boğulmak üzere iken, beni onun ulvî sesleri ne güzel tesellî etmiş ve bana sarsılmaz bir istinadgâh olmuştur. Hakka nâmütenâhi şükürler olsun. Muhterem Üstad, bana öyle geliyor ki, manevî saâdete küşâde bulunan ruhum, kıymettar risaleleri okudukça, yazdıkça git gide bir zevk-i manevî, bir saâdet-i ebedî hazırlıklarıyla coşacak. Coşkunluklarımın hayli devam ettiği oluyor. Üstadım, işte o zaman dünya, nazarımda bir hiçten ibaret kalıyor, ebediyete, sonsuza, saâdet âlemlerine atılmak istiyorum. İşte o dakikalar bu dünyayı bana verseler, bu tatlı hülyalarımın bir nebzesini bile vermek istemem. Def olsun gençlik rüyâlarının kâbuslu fırtınaları! Üstadım, duanıza muhtacım. Zekâi
Lastik pabuçlarımı kapının önüne koyacağım. Kim bilir, belki bir mucize olur da içleri armağanla dolar. Biliyor musun Totóca, bir armağan olmayı o kadar isterdim ki. Bir tek armağan. Ama yeni olsun. Benim olsun yalnızca…
Sayfa 49 - Can YayınlarıKitabı okudu
Hayatta hiçbir zaman mücadeleni bırakma insanoğlu!!!
Sana bir sır vereyim mi? Mücadele etmek, mucize beklemekten daha iyi sonuçlar verir. Bırak bu dünya onların olsun. Gel biz seninle daha iyi bir dünya için mücadele edelim. İyiliğin ve güzelliğin kazanması için, mutluluğun kalplere ulaşması için ve her şeyin yoluna gitmesi için korkusuzca ilerleyelim. Evet bugün sayımız az olabilir. Ama unutma ki Allah bizimle ve bu her şeyi değiştirebilir.
“Bir mucize olsun.” diye diye ömür bitiyor iki gözüm.
Reklam
Diriliş İlhamını Beklemekte Ruhumuz!..
~•~ Kur'an, ilâhî bir mucize halinde dipdiri, batılıların karşısında gerçek insanlığı kuracak tek kaynak olarak durmuyor mu? Faşizm iflas etmedi mi? Kapitalizm, bütün prestijini yitirmiş değil midir? Komünizm, ilk gizlilik perdelerinden sıyrılır sıyrılmaz bütün çirkinliği ve zulmüyle insanlığı ürpertmiyor mu? Kısa vådelerde komünizmin veya kapitalizmin üzerimizdeki zaferleri ne olursa olsun, uzun vadede artık ölüme mahkûm oldukları gün gibi aşikâr hale gelmemiş midir? Öyleyse içinde bulunduğun şartlar ne olursa olsun, umudunu kesme arkadaşım, kardeşim! Umutlan ve umutlan ki, gelecek zaman bütün hızıyla, hakikat için, islâmın insanlığa bir zamanlar kanasıya verdiği ve her zaman için de vermeğe hazır olduğu mutluluklarla yaklaşmakta. Bütün eksiğimiz, bir ilham. Zindanlardan savaş alanlarından, dağ başlarından, şehir aralıklarından sızacak bir ilham, işte eksiğimiz. Susuzluktan çatlayan bir toprak gibi bu ilhamı beklemekte ruhumuz. Bir diriliş ilhamını beklemekte ruhumuz. ~•~
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Dünyamız’da var olan hiçbir kitapta; Uzay’ın derinliklerinden denizlerin altındaki engele, arının cinsiyetinden Evren’in nasıl son bulacağına kadar, bu kadar farklı alanda bu kadar mucizevi açıklamaya rastlanmaz. Üstelik tüm bu mucizelerin gerçekleştiği Kitap, olağanüstü muhteşemlikte bir sistemle matematiksel olarak kodlanmıştır. Daha ne olsun! Daha ne olabilir ki? … Bizi büyülemek için delil olarak her ne getirirsen getir, biz sana inanmayacağız. 7-Araf Suresi 132
Sayfa 383Kitabı okudu
Reklam
Küçük Kuş
" Ben küçücük bir çocukken içimde küçük bir kuş olduğunu ve şarkılar söylediğini zannederdim. Şarkıları o söylerdi." "Ben artık küçük kuşumun varlığından şüphe duymaya başladım. Küçük kuşum gerçek değilse, içimdeki bu konuşan ve etrafı gören şey nedir ki?" - " İstersen açıklayayım Zezé. Neden böyle biliyor musun? Artık büyüdüğün için." "Aklım mı erecek?" - "Ne güzel hatırladın. İşte o zaman bir mucize gerçekleşir. Bilincimiz büyür, büyür ve hem kafamızı hem kalbimizi tamamen ele geçirir. Gözlerimizde ve yaptıklarımızda beli eder kendini." "Anladım. Peki ya küçük kuş?" - "Küçük kuşu Tanrı yaratmış, çocuklara dünyayı keşfederken yardımcı olsun diye. Küçük kuşa daha fazla ihtiyaç duymayan çocuklar onu Tanrı'ya iade ederler." Eve dönünce dosdoğru Minguinho'nun yanına gittim. - "Neyi bekliyoruz Zezé?" "Gökyüzünden güzeller güzeli bir bulutun geçmesini." - "Niçin?" "Küçük kuşumu serbest bırakacağım. Sahiden artık ona ihtiyacım yok ..."
"Kış, 'İlkbahar benim kalbimde' deseydi ona kim inanırdı?" Halil Cibran "Yaraların, ışığın içine sızdığı yerdir." Mevlana "İnsanım, bazen kırılıyorum, bazen parçalara ayrılıyorum ama sonra tekrar tekrar birleşiyorum." "Görebilmek için gözlerimi kapatırım." Paul Gauguin "Hayat iki şekilde yasanır: Ya hiç mucize yokmuş gibi ya da her şey birer mucizeymiş gibi..." Albert Einstein Hepsi insana dairdir. O yüzden bir gün bir bakarsınız, o duvar yerinde durmuyor. Duvarı yapan da yıkan da insandır. Kaçmak isteyenleri belli etsin diye ördüğü duvarı beyaza boyayan; sonra o duvar yüzünden yaşanan acılar unutulmasin, ibret olsun diye yıkarken bir kısmını tutan, üstüne rengarenk grafitiler yapan da insandır. İşin doğrusu, tüm bu çelişkiye, karmaşaya, iniş çıkışa rağmen ibre yaşama dönük olan yönü göstermekten de hiç vazgeçmez. Gelişmeyi engelleyen her duvar bir gün mutlaka yıkılır, düşer. Çünkü insanın iyiye olan potansiyeli güçlüdür. Yol biraz uzun, engebeli ve bazen biraz sarsıcı da olsa insan kendi iradesiyle sevgiye dayanan, adil, özgür ve zengin bir yaşam kurabilir. Prometheus, ateşi bir kez tanrılardan çalmıştır. Pandora'nın kutusundansa sadece acı, keder, yalan, öfke değil; umut da çıkmıştır. Bizi sağlam kılan şeylerden biri; kırılabilen tarafımızı kabul ederek hayata, deneyime gerekiyorsa kırılmaya açık olma cesaretini göstermek. Yara alma cesaretini göstermek, gelişimin temelinde yatıyor.
Her sabah dünya yeniden kurulur!..
"Her zaman yüreğimdeki saflığı, temizliği özenle korumayı başardım, Hıncal Ağbi, ama artık örselendiğimi, sevgiye olan inancımı kaybetmeye başladığımı düşünüyorum, en önemlisi de kendime olan inancımı.." diyor Sezin.. "Lütfen öyle bir yazı yaz ki içinde sevmek, umut taşımak ve inancını kaybetmemek olsun.. Beni kötü zamanlarımda hep
HELENA: Bay Alquist, gerçekten inançlı biri misiniz siz? ALQUIST: Bilmem, emin değilim pek HELENA: Yine de dua ediyorsunuz? ALQUIST: Kukumav kuşu gibi düşünmekten iyidir HELENA: Bu da sizin için yeterli, öyle mi? ALQUIST: Yetmek zorunda HELENA: Fakat ya insan ırkınin yaklaşan mahvını gördüğünüze inansaydınız? ALQUIST: Görüyorum zaten HELENA: Ne yani insanoğlu yok mu olacak? ALQUIST: Olmazsa eğer, tuğla örerim gene, dua ederim bir mucize olsun diye. Dahası Hanımefendi, bunu yapamazsınız. HELENA: Neyi, insanları kurtaramam mı? ALQUIST: Sükunet ve selamet istiyorsanız. HELENA: Alquist, bu zalimlik derecesinde faziletli bir sey. ama... ALQUIST: Ama? HELENA: Geri kalanlarımız için, dünya için, kısır.. ALQUIST: Kısırlık Bayan Helena, insan ırkının görüp göreceği son kolaylık olmaya başladı. HELENA: Neden? Söyle bana Alquist neden? ALQUIST: Işte? HELENA: (usulca) Kadınlar çocuk doğurmayı neden kesti? ALQUIST: Çünkü lazım değil. Çünkü cennetteyiz artık, anlyor musunuz? HELENA: Anlamıyorum ALQUIST: Artık insan emeğine ihtiyaç yok da ondan, artık acıya ihtiyaç kalmadı da ondan, hiçbir şeye ihtiyaç kalmadı, eğlenceden, keyiften başka — ah lanetli cennet bu! Helena, insanlara daha yeryüzündeyken cenneti vermekten kötü birsey olamaz.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.