Yeşil zeytin olarak satılmak üzere dalından yeşil olarak toplanan acı zeytinler ise yalnızca tuz ile muamele görerek doğal yeşil renklerini koruyorlar. Bu yöntemle tatlanma süresi 4 ayı buluyor. Bu süreyi kısaltmak için bazı zeytin firmaları tarafından kullanılan yöntemde, zeytin alkali ile 6-24 saat muamele edilerek tatlandırılıyor. Bu şekilde işlenen zeytinin renk ve aroma maddeleri kayboluyor. Doğal yeşil rengini kaybeden yeşil zeytin sarı bir renk alıyor. Tat özellikleri de kaybolduğu için, işleme sırasında dışarıdan sitrik asit (ekşilendirici) eklenen bu zeytinlere aslında turşu zeytin demek daha doğru olur.
Zeytin piyasasında yapılan hilelerin en belirgini cins ve varyete karışıklığı. Piyasada çok tutulan Gemlik ya da Akhisar zeytinlerinin içine daha düşük fiyatlı yörelerin zeytini karıştırılıyor. Tam boylama yapılmayarak iri zeytinin içine küçük taneli zeytin de katılıyor. Böylece kâr oranı yükseltiliyor. Aradaki fiyat farkının çok az olmasına rağmen, bazı üreticiler zeytin salamurasında biraz daha pahalı olan gıda tuzu yerine daha ucuz olan sanayi tuzu, içme suyu yerine sanayi suyu kullanarak sağlık açısından tehlike yaratıyorlar.
Bugün siyah-beyaz film yapmayı tercih eden bir yönetmen tanımıyorum. İzleyiciler renkli filmleri seviyorlar; ama tuhaftır, renkli filmlerin siyah-beyaz filmler kadar gerçekçi olmadığı kanısındayım ben, çünkü gerçek hayatta normalde renk hakkında düşünmeyiz. Oysa sinemada izleyici görüntünün renkli olduğunu, kapsamını hemen fark eder, bu da bence renkli filmin bildik alışıldık doğasını gözden gizliyor. Bence siyah-beyazın unutulmaz ve ifade gücü yoğun bir niteliği var, bol bol siyah-beyaz film yapmayı sürdüreceğim. Sinemanın, ayakta kalırsa eğer siyah-beyaza dönebileceğini bile düşünüyorum.
Nedir? Bu renk cümbüşü, bu hercümerç,
Bir tepede erguvan ile baharlar,
Bir diğerinde serviler, çamlar,
Kimi ürkek, kimi utangaç,
Kimi çapkın, kimi nazlı salınırlar.
Yeni sulanmış olmalı bahçeler,
Buharlaşıyor topraktan misk'i amber.
Saz heyeti coşmuş tabiat ananın,
Kuşlar olmuş hanende
Arılar da sazende.
Çengi olmuş dönüyor karıncalar,
Bereketli toprak üzerinde...
Herkes kör saramago uyanık. Ve virgüllü.
Virgül virgül nereye kadar güzelim, Noktasız hayat mı olur? Başlattığın bu yolculuk noktalara muhtaç, yazarsın sen yazar! Kırmızı Kediye de tebrikler, virgülleri sevdiğimi fark ettim, heyt be gözlere bayram şu virgüller, ha bi de portekizliler. Ben de virgül kullanacağım ya.
Sonradan kör olanlar karanlığa gömülmediklerini anlatır, petrol yeşili gördüklerini ve bazı seslerin renk olarak önlerinde canlandığını belirtirler. Beyaz bir ışığa hapsolmak saramagonun bu konuya dikkatinden kaynaklanmıyorsa metaforik bir mana gizli olabilir, röportajlara bakılabilir.
Ayrıca ben her şeyin bir anda hiçbir şeye dönüşmesi durumunu dehşet olarak adlandırmaktan haz alıyorum, dehşetle karşılaşan insanların dehşetin ta kendisine dönüşmeleri, Beyaz dehşet.
Nasıl özetlesem diye düşünüyorum bu eseri, Biz, Kendi bokunda boğulmak için görme duyusunu kaybetmesi yeterli gelen hayvanlar olarak körlüğün cahiliyeti temsil ettiğine kanaat getirmiş bir güruhuz, fazla iddialıyız, çok da boş değil bu iddiamız ama. Körlerin isimleri olur, fakat bu isimlerin görüntüsü yoktur. E her insan da beyaz bir sayfadır başlangıçta, isimsiz olmanın sebebi bu olsa gerek. Hiç kimseyi görmüyor olmamızın sebebi beyazlar içinde kör kalıp başlangıca dönmemiz zannımca.
Körlük, Etkileyici bir eksiklik.
İçeriğe hiç değinmedik çünkü saramago biliyor mu muallakta, biliyorsa üzülürüm. Durduk yere görememek neyin cezası o da muallakta. Neden mi ceza, ütopik bi evrende cezanın tanımı yeniden yapılabilir. Neden mi yapılır, çünkü yapabilir.
Ayrıca binlerce uyuyanı uyandırmaya tek bir uyanık yetmedi sevgili malcolm, biz seni haklı bilirdik,
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022103,6bin okunma
Her sayfasında mutlaka altı çizilecek kelime oyunları resmeden psikopat bir yazar Menteş. Kapaktaki renk curcunası ve cümbüş metaforik şekilde kitaptaki edebi kaosun sayfalardan taşıp dışa vurumu diyebilirim. Menteş, bilinen her kelimeyi üzerime kustu.
Ancak biten bir kitaptaki olayların büyük çoğunluğunu hatırlamamak normal mi diye düşünüyorum.
George’un Annesi Oğlu için endişelenen bir anne ile umursamaz bir tavır sergilese de aslında annesine kıymet veren oğlu George Kelcey’nin gündelik hayatlarının hikâyesini anlatır. Kısa ama oldukça düşündürücü ve hüzünlü bir eserdir.
Çok severek okudum.
Beyaz bir karanlık. Bu böyledir. Değiştirecek nesi var? Bu böyledir, çünkü geldik. Yolun sonuna mı? Hayır, lunaparka geldik. İç içe geçen parlak kırmızı, mor, yeşiller. Hepsi birleşiyor ve beyaz bir karanlık oluşuyor, gecenin karanlığı. Saat on bire yaklaşırken hep böyle olur geceler. Beyaz karanlık mı olur demeyin, elbet olur. Olmaz ise, bu
Artık beyaz renk kalmadı Kudüs’te
Artık gökyüzü renksiz kaldı Kudüs’te
Hüzünle dolu bir kalp dikildi Kudüs’te
A’ma gözsüz bırakıldı Kudüs’te
Artık mekanlar mekansız kaldı Kudüs’te
Buruk bir ezgi seziliyordu içlerinde
kinleri gibi renk renk
ölmüş atlarını bırakıp
tahta pabuçlarıyla gittiler
gözlerinde frank krallarının eski hüznü
Bir şarap gibi gönüllerimizi alıp
çocuk dudaklarında götürdüler
anılarının ayrıntısı
ve burada bir sürü şarkıları kaldı
kumsalda kocaman izlerini siliyor deniz.
Muhteşem bir hitap, muhteşem değinmeler, muhteşem bir konu.
İslam!
Sezai Karakoç' un kaleme aldığı İslam kitabı, bizi mirasçı yapan bir eser. Eserimiz yirmi beş ana başlıktan oluşuyor. Sezai Karakoç yirmi beş farklı başlıkta karşılaştırmalarla, örnekleme ve yoğun terimsel anlatım ile bize konunların hakikatini damıtmayı hedeflemiş gibi
Kabartmalı çiniler Selçuk mimarisinde çok enderdir. Bunlar özellikle kitabeler, yazılar için kullanılmıştır. Daha az olarak bitkisel desene rastlanır. Bu güne kalan örneklerin çoğu lahitler üzerinde yer almaktadır.
Çini hamuru yumuşakken üstüne kalıpla şekiller kabartma teşkil edecek şekilde basılır. Aynı kabartma desen etrafı kesilerek de çıkarılabilir. Çini pişirildikten sonra üzeri tek renk krem, firuze, lacivert, mor veya yeşil sırla sırlanarak tekrardan fırınlanır. Daha etkili, lacivert zemin üzerine beyaz kabartma sülüs yazılı bir cinsi de vardır. Bunlarda çiniye beyaz astar çekildikten sonra kabartma yazılar şeffaf renksiz sırla, çukurlar lacivert sırla sırlanır ve fırınlanır. Sivas I. İzzeddin Keykavus Türbesi cephesinde (1219-20). Konya Alaeddin Camii'ne bitişik il. Kılıç Arslan Türbesi lahdinde (12. yüzyıl sonu) bu çeşit kabartmalı, sülüs yazılı çiniler kullanılmıştır.
Tek renk firuze, yeşil sırlı kabartmalı çiniler yine özellikle lahitlerde görülür.
Konya Alaeddin Camii'ne bitişik Il. Kılıç Arslan Türbesi (12. yüzyıl sonu), Konya Sahip Ata Türbesi, Konya Mevlana Türbesi lahitlerinde bu çeşit çini kaplama görülür.
Sırlı tuğla, tuğlanın firuze, patlıcan moru, lacivert sırla kaplanıp fırınlanması ile elde edilir. Genellikle tuğlanan dar ve uzun yüzü sırlanır. Bu şekilde hazırlanan sırlı tuğlalar gereğinde isteğe göre kesilebilir ve yan yana getirilerek de koratif düzeyler sağlanır. Genellikle Selçuk devri sırlı tuğlalarında silis oranı yüksek, iyi