Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Rübai II
Dal goncayı bir sabah açılmış buldu , Gül melteme bir masal deyip savruldu Dünyada vefasızlığa bak; on günde Bir gül yetişip, açıp, solup kayboldu.
Ne zaman bir şair başına bela açabilecek bir dörtlük yazsa, onu Ömer'e mal ediyordu; böylece kendisine ait olmayan yüzlerce rubai de Hayyam'ınkilerin arasına karıştı. Öyle ki yazma da ortada olmayınca gerçeği sahteden ayırmak imkânsızlaştı.
Sayfa 167 - YKY
Reklam
...Tüm eleştirmenler FitzGerald’ın dizelerinin İngiliz şiirinin başyapıtlarından biri olduğunda birleşseler de, Hayyam’ın yazdıklarıyla ancak çok uzak bir bağıntı söz konusuydu. Rubailere gelince, bazı yazarlar yaklaşık bin dörtlük sayarken Nicolas dört yüzden fazlasını çevirmişti, ama kesin kanıt arayan uzmanlar bunların sadece yüz kadarını “muhtemelen Hayyam’a ait” diye kabul ediyorlardı. Hatta bazı tanınmış doğubilimciler, kesinlikle Ömer’e atfedilebilecek bir tek rubai bile bulunmadığını öne sürüyorlardı.
Sayfa 178 - YKYKitabı okudu
Rubai
Yaşamanın sırlarını bileydin Ölümün sırlarını da çözerdin; Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok: Yarın, akılsız, neyi bileceksin?
Sayfa 7 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Ömer Hayyam'dan bir dörtlük (rubai)
Gel, doldur kadehi, sarıl bahar ateşine Boğulma kışın acı verici hüznüne Zaman kuş gibi uçup gitmek ister Yakala onu al eline
Sayfa 162Kitabı okudu
Reklam
Rübai
Sarılıp yatmak mümkün değil bende senden kalan hayâle. Halbuki sen orda, şehrimde gerçekten varsın etinle kemiğinle ve balından mahrum edildiğim kırmızı ağzın, kocaman gözlerin gerçekten var ve asi bir su gibi teslim oluşun ve beyazlığın ki dokunamıyorum bile.
— Bu dörtlüğü ilk kez duyuyorum. Benim yazdığım rubai şöyle: Hiç, hiç bir şey bilmiyorlar, bilmek istemiyorlar. Şu cahillere bak, dünyaya egemen onlar. Onlardan değilsen eğer, sana kâfir derler. Onlara aldırma Hayyam, yoluna devam et. "Şu cahillere bak" derken, eliyle kalabalığı gösteren Hayyam, yanlış bir iş yapmış oldu. Eller kalktı, giysisini çekiştirmeye başladı, elbisesi parçalandı, sırtına indirilen bir diz darbesi ile kendini yerde buldu.
Ak saçlı, titrek elli şair bâdeye uzanır. Eğer öbür dünyada daha iyi bir yaşam olduğuna inansaydı, buradaki içki ve safâ âlemini öbür dünyaya bırakarak pişmanlık duyardı. Şu rubai ömrünün son dakikalarında ölümün gölgesini yanında gören, dinî efsaneler dışında kendine teselli veren, tesellisini şarap kadehinde arayan, tamamen maddeci bir filozofun üzüntüsünü göstermektedir: Zühdün, tövbenin eteğini bırakacağım. Ak saçlarımla, meye el atacağım. Yaşım geldi dayandı yetmişe. Şimdi değil de ne zaman neşe bulacağım? İyice dikkat edersek, muhtelif yaşlarda söylenen bu dört rubaide şairin düşünce tarzının, dilinin ve felsefesinin aynı olduğunu göreceğiz. Şu halde açıkça diyebiliriz ki, Hayyam gençlik yıllarından maddî ölümüne kadar kötümser ve kuşkucu biri olarak kalmıştır.
YKB
909 öğeden 886 ile 900 arasındakiler gösteriliyor.