Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Allah‟ın cemâli nikapsız olarak görünürse biz bunu görmeye tahammül edemeyiz ve ondan nasibimizi alamayız. Bu nikaplar vasıtasıyla yardım görüyor, fayda elde ediyoruz. Bu gördüğün güneşin ışığı vasıtasıyla yürüyoruz, görüyoruz, iyiyi kötüden ayırıyoruz ve ısınıyoruz. Ağaçlar, bağlar da onun sayesinde meyve sahibi oluyorlar. Olmamış, ekşi ve acı meyveler, onun sıcaklığı ile olgunlaşıp tatlılaşıyorlar. Altın, gümüş, lâl ve yakut madenleri, onun tesiri ile meydana çıkar. Vasıtalarla bize bu kadar fayda veren bu güneş, eğer bize biraz daha yaklaşacak olursa hiçbir fayda vermeyeceği gibi, bütün dünyayı ve insanları yakar, kavurur. Ulu Allah dağa perdeyle tecelli ettiği zaman, dağ güllerle doluyor, yemyeşil oluyor, süsleniyor. Halbuki perdesiz tecelli edince dağ alt üst ve paramparça olur.
Sayfa 46
Bruno sorusunu düşündü, kaba veya uzlaşmaya yanaşmıyormuş gibi anlaşılmasın diye bu sefer düzgün bir şekilde sözcüklere döküp sormak istiyordu. “Dışarıdaki bütün o insanlar kim?” dedi sonunda. Babası kafasını sola çevirdi, soru onu biraz huzursuz etmiş gibi görünüyordu. “Askerler Bruno,” dedi. “Sekreterler. Bütün personel. Hepsini daha önce gördün elbette.” “Hayır onlar değil,” dedi Bruno, “penceremden gördüğüm insanlar. Uzaktaki barakalarda. Hepsi aynı giyinmiş.” “Ah o insanlar,” dedi babası, başı ile onaylayıp biraz gülümseyerek. “O insanlar... Şey, onlar insan değil Bruno.”
Reklam
"Özellikle de zihinsellik kesinlikle daha değerli değil, aksine en kaba, en bayağı olandır; hiç ayrım yapmadan her türden insana o soğuk ilgiyle yapışıp soğurur, ilginç olanı tükettikten sonra da bırakıverir. Bunu ben de çok yaptım, yazık! Ama sözüm ona ruhsal arkadaşlıklar denilenler de böyledir! Biraz daha seçicidirler, fakat bu tür arkadaşlığı da pek çok insanla kurabilirsiniz, peş peşe gelebilirler, çünkü bunlarda da bir insanın sadece bir parçasını alıp, siz de sadece bir parçanızı verirsiniz. Aklınız başınızdadır, tamahkarsınızdır veya kanaatkarsınızdır."
Burada kalıp biraz daha izleyelim bari. Şarkı söyleyebiliriz. İşler kötüye giderse o zaman düşünürüz .
Orta Çağ'da büyücülük
Orta Çağ'da büyücülük, özü itibariyle hem Şeytan'la hem de sapkınlıkla ilişkilendirilmeye başlandı. 1374 yılında Papa XI. Gregorius, tüm büyülerin şeytani varlıkların yardımıyla yapıldığını ifade etmişti. Kısa bir süre sonra cadılar, Şeytan'la doğrudan iletişim kuran ve onunla lanetli bir anlaşma yapan kişiler olarak görülmeye başlandı. Cadılık mitolojisinde bu dönemde ortaya çıkan bir diğer inanış ise cadıların ayinler, yani bir araya gelerek şeytani faaliyetlerini gerçekleştirdikleri gizli toplantılar düzenlediğiydi. 15. yüzyılda, hatta belki biraz daha öncesinde, cadılık artık yalnızca dini bir mesele olmaktan çıkmış, aynı zamanda dünyadaki sıkıntıların nedenlerinden biri olarak görülmeye başlanmıştı. Gaskill bu konuda şöyle diyor: "Bu durum bilhassa, Orta Çağ'ın sonuyla erken modern dönem arasında yaşanan ve Küçük Buzul Çağı olarak adlandırılan zaman zarfında söz konusu oldu. Aşırı soğuklar, tarımla geçinen insanlar için tam bir felakete yol açmıştı. 1420'lerle 1430'lar arasında, İtalyan Alpleri ve İsviçre gibi yerlerde hasat alınamaması yüzünden kıtlık yaşanması sonucunda, buradaki insanların belki de şeytani güçlerin saldırısına uğradığı düşüncesi doğmuştu."
«Hiçbir kusur taşımayan, çok güzel bir tek şiir ya da birkaç şiir, kişiyi şair etmeye yeter mi?» Bir tek şiir, hikâye, roman, yazarını sanatçı kıla bilir mi? Şiir, vazgeçilmez bir ölçüde, şairinin kişiliği ne bağlıdır. Biraz da şairinin kişiliğiyle oluşur. Daha açıklamak gerekirse, değeri-değersizliği şai rin kişiliği ile belirlenir, ona bağlı olarak da açık lanabilir. Örneğin, sürekli yazan, şiiri uğraş edin miş bir şairin yazdıklarında ilkin birer kusur olarak —şiir geçmişine, ortak ölçülere vuruldu ğunda— beliren durumlar, niceliğe bağlı olarak sonunda bir özellik, o şairin özelliği haline ge lirler. Şair de, şiirleri de artık büyük ölçüde bu özelliklerle açıklanır. Nâzım’daki bol ve savruk kafiye tutkusu ilk şiirlerinde birer kusur olarak belirirken, giderek vazgeçilmez bir özelliği olur onun. «Çocuk ve Allah»daki dil sürçmeleri, imge, görüntü zorlamaları, sonunda Fazıl Hüsnü’yü oluştururlar. Çok yazmanın, daha doğrusu sürekli yazma nın, sadece şiiri değil, şairi de belirleyen bir yönü olsa gerek. Üstelik yalnız belirleyen değil, değiş tirip düzelten, eğitip geliştiren, kendine ve yazdı ğına karşı sorumlu kılan; kısaca «sevkeden» bir yönü. (Çok yazmak derken bir kere yazılanı ço ğaltmak demek istemiyorum.)
Sayfa 151
Reklam
Büyük, siyah bir sınır çizgisini alıp biraz grileştirirsin. Artık o çizgiyi her geçtiğinde biraz daha grileşir ve sonunda etrafına bakınıp, Bir ara buralarda bir çizgi vardı galiba, diye düşünürsün.
"Biraz düşünürsek, hiç kuşkusuz hipnozda kişiler arası etkinin başka, daha 'olağan' durumlarında geçerli olmayan önlemleri bulmayı beklemememiz gerekir." Daha açık bir deyişle Hipnoz altında yargı yetisi en azından daha zayıftır, ya da giderek yargı işlevi bütünüyle ortadan kalkar. Böylece hipnoz altındaki bireye törel sorumluluk yüklenemez.
Sayfa 155 - İdeaKitabı okuyor
"Biz dağcıların egoları biraz fazla gelişmiştir."
Sayfa 173Kitabı okudu
Biraz düşünürsek, hiç kuşkusuz bir kişinin bir başkası üzerinde belli bir düzeyde yetkesinin olduğu başka durumlarda işlemeyen davranışsal önlemleri hipnotizma durumunda beklemek için hiçbir neden yoktur. İnsanların olağan dileklerine ya da törel anlayışlarına ters düşen şeyleri yapmaya yöneltildikleri böyle birçok durum vardır. Askerler düzenli olarak özellikle kaçınmaları gereken tehlikeleri karşılamaya ve sivil yaşamda kınayacakları saldırganlık edimlerinde bulunmaya yöneltilirler. Başarılı öğretmenler ve antrenörler düzenli olarak insanları kendi ötelerine ulaşmaya iter, onları başka türlü erişemeyecekleri edimleme düzeylerine güdülerler. Büyük politik önderler kimi zaman tam anlamıyla çok sayıda yurttaşı, koşullar bütünüyle aynı olmak üzere, daha çok kaçınacakları davranış yollarını izlemeye inandırabildikleri için büyüktürler. Genel olarak, o zaman, başka bir çok toplumsal etki durumu da, tıpkı hipnotizma gibi, kötüye kullanım için aynı olanakları sunar
Sayfa 155 - İdeaKitabı okuyor
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.