“ O gece Muzaffer’e rüyasında bir kocakarı göründü. Adının Atiye olduğunu ve kütüphanesinde onu anlatan bir kitabın öyle durup durduğunu duyurdu. Eğer üç vakte kadar bu kitabı okumaz ve on kişinin de okumasına vesile olmazsa iki cihanda da ona rahat olmadığını salık verdi. Koca dağı sis sarar gibi Muzaffer’i korku sardı. Korkuya sarılmış can
Çektiğim hiçbir acı nedensiz değil. Ben onlar sayesinde "ben" oldum!
Hayatın anlamı nedir?
İnsanların var oluşundan beri cevap bekleyen o soru...
Cevabı bulunabildi mi peki?
Hiçbir cevap mükemmel değildir!
O halde bulabileceğimizin en iyisini bulalım!
Eserin ısınma turlarında çok güzel bir soru var. İncelememi okurken aklınızı kurcalasın biraz: "Şunu merak ediyorum: Mesela size yeni baştan yaşama, bir
.................... BÜYÜLÜ AMA GERÇEK ....................
Birbirine bu kadar uzak aynı zamanda içiçe geçmiş iki olguyu roman gibi insan hayatına ışık tutan bir eser yapısıyla aktarması ve bunu belki de olabilecek en iyi şekilde yapması bu kitabın "Büyülü Gerçekçilik" akımının en iyilerinden olmasına hatta New York Times tarafından
Ben bu kitabı çok sevdim, öylesine çok.
‘’Mümin, müminin aynasıdır’’ hadisiyle başlayan kitap; Peygamber dostlarınının aynalarında Asrı Saadet’e götürüyor okuyucuyu. İtiraf etmem gerekirse önyargılı başladım okumaya, zira İslami bir kitabı edebi kişiliğiyle yazabilmek birikim gerektirir derken… Ali Ural’ın latif kişiliği ve naif kaleminden