Bizler insan olarak değil, insan olmak için doğduk.
Bunu bilerek ilkel dürtülerimizin yok edilmesinin (baskılanması değil) değerini anlarsak, kısa süreli varoluşumuza ufak bir anlam kazandırmış oluruz. Anlamsızlık bataklığında gezmek yerine anlamın peşinde bir gezgin olun.
Dünyanın bazı bölgelerinde bazı Müslümanlar, İslâm’ı ve Müslümanları yok etmek isteyen bazı güçlere karşı, silahlı mücadele veriyorlar. Ve bizler görünüşte bu silahlı mücadelenin uzağındayız. İşte bizlere bir imtihan. İşte Allah’ın, kendisi için savaşanları şerefli kıldığı, ama onları kılları kıpırdamadan kendi haline bırakan, onlara ulaşmak için hiçbir gayret göstermeyen ve onların yanında olmak için içlerinde bir arzu olsun beslemeyenleri zelil kıldığı bir imtihan..
Bizler en çok birbirimizin yaralarına derman olduğumuzda, sıcak yardım elini esirgemediğimizde, komşumuz açken tok yatmadığımızda, birbirimizin acısıyla hüzünlenip, mutluluğuyla keyiflendiğimizde güzeliz.
Aziz Nesin, uzun zamandır tanışmak istediğim bir şahsiyetti. Çünkü bazı yazarlar vardır seveceğini hissedersin, düşünürsün, istersin işte bende de böyle bir his veya istek vardı, sevecektim, biliyordum, sevmeliydim...
Evet, sevmeliydim. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovdukları yetti artık. Doğru söyleyenleri sevmeliyiz çünkü sadece "dost" olan acı söyler.
Aziz Nesin bizim dostumuz ülkemizin dostu çünkü o hep doğruları söyledi, evirmeden, çevirmeden, gevelemeden, çarpıtmadan.
Zübük kitabında da bunu söyledi (yazdı) Türkiye'nin durumunu, milletimizin durumunu, siyasetimizin durumunu....
Hem de bunu mükemmel bir kurguyla ve mizahla yoğurarak yaptı. Sizlere şunu da söylemem gerekiyor ki; kitapta geçen bazı olayları düşünmeden okuyup geçerseniz şanslısınızdır, çünkü gülersiniz muhtemelen, ama düşünürseniz o zaman ağlayabilirsiniz, çünkü anlarsınız ki ağlanacak halimize gülüyormuşuz.
Ama asıl mesele şu ki 60 sene önceki zübüklüğü hâlâ yapıyoruz, yapmaya devam ediyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. İşte buna bir müddet ağlamak gerekir hem de salya sümük. Akılsız başın cezasını bu defa da gözler çeksin. Ya da keşke sadece gözler çekseydi.
Aziz Nesin'in dediği gibi;
"Bizim başımıza her ne kötülük gelmişse bilgisizlikten gelmiştir. Biz bilgisizlikten çok çektik, daha da çekmekteyiz."
Şu gerçeği itiraf etmeliyiz ki bizler çoğunlukla en uzak bir yerde bulunan bir ailenin özel hayatını bildiğimiz halde oturduğumuz yerin bir saat ötesini bilmeyiz.
Sayfa 25 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Tıpkı şimdi bizler gibi birbirine yabancı olan iki insan, aralarındaki duvarı birden yıkar, kendilerini birbirlerine çok yakın duyar, tek bir kişi gibi hissederlerse, o an, yaşamın en heyecanlı en baş döndürücü anıdır.
Bir söz vardır:
İnsan içinde yaşadığı çağa babasına benzediğinden daha çok benzer.
Yaşadığımız çağa benziyor muyuz ? Hangi jenerasyonuz ?
-X,Y,Z
90’larda dünyaya gelenler için Z kuşağı olduğumuz söyleniyor. Ağ ortamında doğup-büyüdüğümüz icin “dijital yerli” de diyebiliriz.
Türkiye’de yaşayanlar için dijital topluluğa ilk adım attığımız yıllar.
Evrenin ruhunu bizler besliyoruz ve üzerinde yaşadığımız dünya, bizim daha iyi ya da daha kötü olmamıza göre, daha iyi ya da daha kötü olacaktır. Aşk’ın gücü işte burada işe karışır çünkü sevdiğimiz zaman, olduğumuzdan daha iyi olmak isteriz her zaman.