"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
"LEYLİM" bir insan sevdiğine en güzel nasıl seslenebilir? Hem onun adından uzaklaşmadan hem de kendi kalbini katarak nasıl çağırabilir ki? Bir Ahmed Arif'in Leylim'i olmak nasıl bir duygu? Peki ya, Leylim'in Arif'i olamamak? Böyle diyordu Leyla Erbil'e, Leyla'sına Leylim, Sevgili Canım, Canım Leylâm, Ömrüm diye başladı mektuplarında
Dili çok güzel, sade ve akıcı. Altı çizilecek ve alıntı yapılabilecek yığınla satır dolu bir kitap. Şahsen ben okumaktan büyük keyif aldım, yaşamın her alanından izler buldum. Hiç bitmesin istediğim “Bir Delinin Senfonik Dokundurmaları” isimli şiirini aşağıya alıyorum.
-Sevgi,
Kilidi olmayan tek hazinedir.-
-Sevgisiz kalp ışık girmeyen mabet
~~~~~~~~~~KİTÂB-I AŞK~~~~~~~~~~
Türk ve Dünyâ Edebiyatı’ndan aşka, sevdâya, muhabbete dâir alıntılar... Katkıda bulunmak arzu eden sevgili okurlar davetlidir; lütfen buyrunuz!..
1
Sevgiliye sadakatin özü ve özeti, aşkını sır gibi saklamak, iyilik gördüğünde de, kötülük gördüğünde de bu tavrı değiştirmemektir...
Kitab-ı Aşk, İskender Pala
İçimde tüm sözlüklerin uçuştuğu ve doğru yerleri bulmak için bir mücadeleye girdiği bu incelemede kusursuz düzlemde bir şeyler yazamayacağım belki. Ne zaman zor bir durumun içine girsem zaten kelimelerim de kayboluyor, günlerce izlerine rastlayamıyorum. Raflardaki kavanozların, kitaplıktaki kitapların arasındadır diye çok bakıyorum ama
"Seni seviyorum. Seni mi? Hasletlerini mi? Gülüşündeki pırıltıyı mı? Hatlarının zarafetini mi? Kırılganlığını mı? Kişiliğini mi? Başarılarını mı yoksa sadece varoluşundaki mucizevi gerçeği mi? "Asla kişiler sevilmez, sevilen sadece niteliklerdir," der Pascal. "Birini, güzelliğinden ötürü seven, onu gerçekten seviyor mudur?
Kurduğumuzu sandığımız ama çoğumuzun aslında ne olduğundan haberi bile olmayan şey.
Nerede başlıyor iletişim? Nerede son buluyor?
"İki insan birbirini fark ettiğinde iletişim başlar." diyor Cüceloğlu.
Peki kaçımızın haberi vardı bundan?
Sadece konuşmak değildir iletişim, çoğumuzun düşüncesinin aksine iletişimin o kadar çok çeşidi
Sevme becerisi özfarkındalığı gerektirir, çünkü sevmek diğer insanla empati kurabilmek, onu takdir edip potansiyelini olumlamak demektir. Sevgi aynı zamanda özgürlük de gerektirir; sevgi özgürce verilmediğinde gerçek anlamda sevgi değildir. Bir kimseyi, başka birini sevme özgürlüğünüz olmadığı yahut sözkonusu kişiyle doğuştan gelen tesadüfi bir kan bağınız olduğu için sevmek sevgi sayılamaz. Bunun da ötesinde, kişi birini sözkonusu insan olmadan yapamayacağı için "seviyorsa" o sevgi isteyerek verilmiyordur; çünkü kişi böyle bir durumda sevmemeyi seçemez.