Aleksandr PUŞKİN denince akla ilk gelen romanlardandır Yüzbaşının Kızı, en azından benim için öyle. Ablamın kitaplığında bu romanı gördüğümde daha önce okumuş olup olmadığımdan emin olamadım, emin olamadığım için de okumuş olsam dahi aklımda yeterince yer edemediğini düşündüğüm için tekrar okumuş olmamda bir sakınca olmadığını düşündüm. Okumaya devam ettikçe romanı okuduğumu hatırlatan satırların ve olayların yıllar önce de beni etkileyen kısım olduğunu anımsadım.
Edebiyat her zaman tarih araştırmaları için benzersiz ve sağlam kaynak olmuştur malumunuz. Bir ülkenin, toplumun geçmişi, yönetim biçimi, sosyolojik durumu vb.konular hakkında bilgi sahibi olmak için o ülkeye ait eserleri okuyup incelemek hep çok faydalı olmuştur. Yüzbaşının Kızı da böyle bir roman aslında. Dönemin Rusya'sı, çocukların yetiştirilme biçimi, askerlik, savaşlar, savunmalar, Kazak'lara olan bakış açısı gibi birçok hususta bize bilgi veriyor yazar, başarılı bir kaynak sunuyor bunu isteyenlere. Bunun dışında beni çok etkiledi, benzersiz bir romandı diyemem, zaten çok uzun soluklu bir hikaye de değil. Çevirisi iyi yapılmış bir baskıyı da tercih etmeleri iyi olacaktır okumak isteyenlerin.
Bu romanı yıllar önce okuduğumu hatırlatan ve çok da uzun sürmeyen bu maceradan çıkardığım ders ise, birgün bir yerlerde bir bilinmeyene karşılık beklemeden yapılan bir iyilik; yine birgün hiç ummadığımız anda bizleri ipten kurtarabilir, hayatta tutabilir. Seneler önce de, şimdi de bu romandan çıkardığım nasihat işte bu oldu.