Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hayatını kağıtlara dökmek
Hayatımı döktüğüm, hem de sırf onlar için var olan bir açık yüreklilikle bunu yaptığım bu sayfalar var ya, onları yeniden okudum ve şimdi kendimi sorguluyorum. Bütün bunlar nedir, neye yarar? Bir şeyler hissettiğim zaman kimim ben? Var iken, ölmekte olan hangi şeyim? Bir vadide yaşayan varlıkları çok yüksekten ayırt etmeye çalışan bir insan gibi,
Yine geldim kuruldum, denizi gören minik dükkana Hep bu saatlerde bu kasvette gelirdim Tanımış olsa gerek ki gülümsedi sahibi Issız bir köşede Kulaklarımda çınlayan resitalle Yumuşacık kahvemi içtim. Önümde mutlu bir çift oturuyordu Zaten dört masası vardı ikisi doluydu Mutluydular bense durgundum Klasik müzik dinginlik vermişti ruhuma Oysaki gözlerimin eriştiği Kasvetli, hırçın, dalgaları göğe erişen derya gibiydim dakikalar önce Bi ara film setinde kendini role kaptırmış başrol gibi hissettiğim de oldu. Ama hemen döndüm kendi dünyama Benim dünyamda Arap saçına dönmüştü bazı şeyler Toparlayamadım. Tökezledim Fakat kahve çok iyi geldi Gülümseyerek veda ettim, gülümseyerek veda etti. Muhtemelen bir çok kez daha geleceğimi biliyordu. VS|
Reklam
İnsan Sarrafıyım! Yeliz vapura binmemiş, meydanda adamın biriyle samimi bir şekilde tokalaşmıştı. Durduğum yerden adamı tam arkasından görebiliyordum. Boyuna bosuna, endamına bakıp adamı tanıyıp tanımadığımı, daha önce görüp görmediğimi çıkarmaya uğraşıyordum. Yeliz'in bu adamla vapura binip Kadıköyü'ne geçmesi pek şüpheli görünüyordu o
Burada, insanların arasındaki duvar incedir ve eğer sessizce dinlersem, neler olup bittiğini duyabiliyorum. Greemvich köyü de öyledir. Bu, birileriyle fiziki olarak yakın olmakla ilgili değil – çünkü bu hissi kalabalık bir asansörde veya trafiğin yoğun olduğu saatlerde metrodayken duymuyorum – herkesin dışarıda yürüyüş yaptığı sıcak bir gecede veya sinema salonunda otururken bir hışırtı oluyor ve bedenim bir an için birisine değiyor ve ben o anda bir ağacın derinlerdeki kökü ile gövdesi ve dalları arasındaki bağlantıyı hissediyorum. Böyle anlarda etim sanki inceliyor ve sıkılaşıyor ve onun bir parçası olmak için hissettiğim dayanılmaz açlık beni gecenin karanlık köşelerinde ve çıkmaz sokaklarında bir şeyler aramaya sevk ediyor.
Burada, insanların arasındaki duvar incedir ve eğer sessizce dinlersem, neler olup bittiğini duyabiliyorum. Greenwich köyü de öyledir. Bu, birileriyle fiziki olarak yakın olmakla ilgili değil çünkü bu hissi kalabalık bir asansörde veya trafiğin yoğun olduğu saatlerde metrodayken duymuyorum herkesin dışarıda yürüyüş yaptığı sıcak bir gecede veya sinema salonunda otururken bir hışırtı oluyor ve bede- nim bir an için birisine değiyor ve ben o anda bir ağacın derinlerdeki kökü ile gövdesi ve dalları arasındaki bağlantıyı hissediyorum. Böyle anlarda etim sanki inceliyor ve sıkılaşıyor ve onun bir parçası olmak için hissettiğim dayanılmaz açlık beni gecenin karanlık köşelerinde ve çıkmaz sokaklarında bir şeyler aramaya sevk ediyor."
Gaybana geceler
Biliyoruz ki gecenin ilerleyen saatleri hepimiz için duygu yoğunluğu ve his bakımından oldukça ağır geçiyor. Ağır geçiyor çünkü kendimizle en çok baş başa kaldığımız saatler. Gündüz güneşin ışığıyla aydınlanan dünyamızı geceleri ay ışığında aydınlatıyoruz. Fakat gündüz içerimizde bastırmış olduğumuz duygu, düşünce, fikir ve hislerimiz geceleyin bir lav gibi gün yüzüne çıkıyor. Yüreğimizi yakıyor. Geceler, kor olmuş yangımızı adeta rüzgâr gibi eserek yeniden canlandırıyor. Yeniden alevlenen kor tabiri caizse yüreğimizi, ciğerimizi yakıyor! İçimizdeki yangını söndürmeye hiçbir pınarın suyu kifayet etmez. Yalnızlığımı iliklerime kadar hissettiğim bu saatlerde anılarım resmen şimşek gibi kafamın içinde çakıyor. Eminin bir çoğumuz böyle hissediyor ve yaşıyoruz. Ne güzel söylemiş Onur AKIN; Geceler öyle bir gaybana gaybana gaybana Geceler öyle bir kötü dinli gavur gavur ki sorma Yoğun, karmaşık, düşünceli hisler arasında gel git yaşarken yazmış olduğum bu satılar umarım siz değerli okuyucular için olumsuzluk teşkil etmez. Yazının devamı için: lavinyadergisi.com/product/details...
Osman Yavan
Osman Yavan
Reklam
276 syf.
10/10 puan verdi
Gölge Bekçisi
Gölge Bekçisi
Vedat Akyol
Vedat Akyol
Mesleki başarısızlıklarıyla babasının her daim gölgesinde kalan Tolga,babası gibi gösterişli,muazzam binalar inşa edemediği için kendini şiirlere adar,şair olmaya heveslenir. Kafasını dağıtmak için,müdavimi olduğu siteye giren Tolga,kendisine gelen mesajı açtığında bu kişiyi tanımadığını farkeder.Bu erkek rumuzuyla kendisiyle
Gölge Bekçisi
Gölge BekçisiVedat Akyol · Luna Yayınları · 202316 okunma
YKS
Yarın yks var, ben neden çok heyecanlıyım ki 🥺 Umarım istediğiniz bölümleri kazanırsınız ve her şey hayal ettiğiniz gibi olur. Olmazsa da unutmayın, bu bir son değil ve sizin değerinizi belirlemiyor. "Sana söylemesi kolay üni okuyorsun zaten" diye düşünebilirsiniz ama ben de ilk senemde hedefimi gerçekleştiremedim. İyi bir sıralama yapmış olsam da olmadı, benim için doğru zaman değildi. Her şey ters gitti, çok bunalımda hissettiğim bir dönemdi. 1 sene sonra daha iyisi oldu. Yani şunu unutmayın, siz elinizden geleni yaptınız. Çok çabaladınız, kitaplar bitirdiniz, videolar izlediniz, geç saatlerde dershaneden çıktınız. Bu çabaların karşılığı elbet olacak ,inanın. Tüm kalbimle bunu okuyan ve yks'ye girecek kişiler için en iyisini diliyorum. 🙏🏻🌅
191 syf.
7/10 puan verdi
·
21 günde okudu
YÜRÜYORUM ÖYLEYSE VARIM!
Göç çoktan başladı ruhumda Kim farkında derdimin Zamanın dili lal Kalbimde çöl sessizliği var.. “Düşünüyorum öyleyse varım” Rene Descartes'in metafizik felsefesinin ilk ilkesidir. Adı geçen metafizik ilke, “Düşünmek erdemdir; insan düşündüğü sürece insan olma niteliğini kazanır; varoluşumun bir anlam kazanabilmesi için düşünmem gerekir”
Yürümenin Felsefesi
Yürümenin FelsefesiFrédéric Gros · Kolektif Kitap · 20206,8bin okunma
Bir Yaylı Araba ile Yola Çıktık Millî Mücadele yıllarında Mehmet Âkif'in büyük bir gazâ telakki ettiği busavaşa nasıl iştirak ettiğini bugün benim kadar yakından bilen kimse yoktur;çünkü ben onun yegâne oğlu olduğum kadar, Yunan Harbi'nin cereyan ettiğizamanlarda, bidayetten nihayete yine onun yegâne can yoldaşı ve yol
Reklam
UYUSAM MI Kİ ? ASLINDA ÇOK ŞEY ANLATABİLİRİM ANLATASIM DA VAR AMA AMA İŞTE AMASI VAR BİRDEN DUR DİYORUM NEDEN ANLATAYIM Kİ NEDEN YANİ YAZMAK YA DA ANLATMAK ÇÖZÜM DEĞİLDİ Kİ ANLAMAZDI İNSANLAR ANLATMALIYDIM OYSA KAYBEDECEK HİÇBİR ŞEY KALMADIĞIN DA NE HALE GELDİĞİMİ GELEBİLECEĞİMİ SONU GÖRDÜĞÜM DE NASIL KENDİMİ AŞAĞILARA KORKUSUZCA BIRAKTIĞIMI
Bu saatlerin tıkırtılarının, bazı gecelerde yatağımın başı ucun­da, çok uzaklardan gelen dalgalar gibi kırıldığını duyardım. Henüz hakiki manasını bilmediğim, fakat o tenha saatlerde her şeyin üstünde olduğunu ve her şeyi beraberinde alıp götürüldüğünü hissettiğim acayip zaman dalgası.
Sayfa 115
Bu saatlerin tıkırtılarının, bazı gecelerde yatağımın başı ucunda, çok uzaklardan gelen dalgalar gibi kırıldığını duyardım. Henüz hakiki mânasını bilmediğim, fakat o tenha saatlerde her şeyin üstünde olduğunu ve her şeyi beraberinde alıp götürdüğünü hissettiğim acayip zaman dalgası...
Sayfa 115Kitabı okudu
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.