Video: youtu.be/nJL9dvhN9VU
Bir Acıya Kiracı.
Metin Altıok'tan okuduğum ilk kitap.
Bir Acıya Kiracı, 456 sayfalık bir şiir kitabıdır.
Kitapta; acı, aşk, ay, ayrılık, bozkır, gitmek, gurbet, hayat, hüzün, kadın, kitap, kuş, mevsim, otel, ölüm, sevgi, tarih, toprak, yalnızlık, yol ve yolcu gibi temalarda şiirler yer alıyor. Bu
“Boşlukta asılı kaldım.
Şimdi buradan geçmişe bakınca her şey ne kadar berrak, ne kadar ışıl ışılmış diyorum. Boşlukta olmadığımı görmem için bütün bunları yaşamam lazımmış. Zamanı ancak geriye dönerek doldurabiliyoruz. Boşluklar ancak bugünden düne doğru doluyor.” …
Pastırma sıcaklarından,zemheri soğuklarına
Bin minvalle pasaklı bir maziden
Ah çekip keşkelerle
Düne bakıyorum,acıyla bugünden...
Bir manevi rahatlama geliyor sonra.
Hepsi bu dünyada kalacak
Hepsi ama hepsi bu dünyada...
Slck
Tarih, zaman içinde yeniden algılanmaktan öte günün politik ihtiyaçlarına göre de belirlenebiliyor. Bugünden düne nasıl bakacağımızı büyük ölçüde egemen düzenin var olma gereksinimleri ve ona karşı alınan tepkiler belirliyor.
İmza Tesellisi
Hüznün kaynağı geçmiş,korkunun kaynağıysa gelecektir. Kur'ân-ı Kerîm'de "Allahın velilerine korku ve üzüntü yoktur" buyurulur (Yunus,62).Onların acıları ve korkuları hayatlarını olumsuz etkilemez.Onlar acıları ve korkuları hayatlarını olumsuz etkilemez. Onlar acı ve kederlerin kaynağı olan akıllarını imanla
Dünü düşündüğün sürece bugünden keyif almayı bekleme.
Dünü geri getiremezsin ama bugününü yaşayabilirsin.
Yaşanıp biten şeylerin arkasından sızlandığın ve kendini yıprattığın yetmedi mi?
Neden dünü toprağa gömmek yerine kendini düne gömersin ki? Yoksa yarınlar çiçek açsın mı istemezsin? Sen yaşaman gereken acıyı yaşadın.
Vermen gereken sınavı tek başına verdin. Yaşanan yaşandı, biten bitti, giden gitti. Sürekli arkana bakarak, geçmişinin seni savurup durmasına bir son ver artık. Arkana bakmayı değil, daima önüne bakmayı alışkanlık haline getir. Biliyorum, kolay değil bir kenara bırakmak yaşadığın haksızlıkları ve iliklerine kadar hissettiğin acıları; ama değmeyecek insanları ve olayları düşünüp durarak da yaşayamazsın bu hayatı.
Her ne olursa olsun, daima önüne bakarak at adımlarını' seninle gelmek isteyen bırak gelsin, gelmek istemeyene göster kapıyı.
olmayacağın bir yarında,
bugünden sevme beni.
tüm servetim düne özlemimdir
Gidişinle ayıklandım yalın yalnız kalmış
farkına varamamışım, adem gibi
var edene ihanet etmişim sanki…
aldatmak ne saçmadır
açıklamak ne ahmakça,
susmak çare değil hiç.
gözlerin hem nefretle bakıyor
hem de şefkat, buna dayanmak çok acı
bu hale gelmek ise
“Ebediyet, o korkunç ebediyet bize böyle ayan olur, Orpheus! Insan yalnız kalır da gözlerini gelecek zamana kaparsa, rüyasında ebediyetin korkunç uçurumu açılır önüne. Ebediyet gelecek zaman degildir. Öldüğümüzde. ölüm, yolumuzun yönünü değiştirir ve biz geçmiş zamana, evvelce var olana dönmeye başlarız. Ve biz böylece kaderimizin yumağını çöze çöze, yaratılışımızın binlerce senelik yolunu geri dönerek ve gerçekte asla var olmadığı için ulaşamayacağımız hiçliğe doğru yürüyerek gider, gider, gideriz.
Ama bu hayat ırmağının altında ve ortasında ters gönde bir başka akıntı daha vardır: Birincisinde biz dünden yarına, ikincisinde bugünden düne gitmekteyizdir.
Örgünün örülmesi, aynı zamanda tekrar çözülmesi. Zaman zamansa yüzümüze adeta bir solunum, bir nefesin çarptığını duyarız; o öteki dünyadan, asıl dünyamızın derinlerinden doğru bize esrarlı sesler sızar. Tarihin arka planları, gene bir çeşit karşıtarihtir; aslına göre ters yönde akıp giden bir süreç. Toprak altındaki su, denizden kaynağa döner…”
Bu şeytani mantıktan hareket ederek yaptıkları veya yapabilecekleri müdahaleler ise, genel olarak şunlardır.,
Basın ve yayın faaliyetleriyle bu konumdaki müslümanları, yaşadıkları çağı idrak edemeyen birer şaşkın, dünkü güzellikten bahsettiği ve düne özlem duyduğu için bugünden uzaklaşan birer gerici, yaşanan realiteyi kabul etmeyen birer deli, ne istediğini bilmeyen birer mecnun olarak empoze etmek.
Satın aldıkları veya kendi mantıklarına göre yetiştirdikleri din görevlilerini unvan ve makamla yücelterek din adına konuşma yetkisini bunlara vermek, samimi müslümanların gündeme getirdikleri ve çevrelerine iletebildikleri Rabbani gerçeklere, bu satılmışlar vasıtasıyla cahili yorumlar getirtilerek, Rabbani gerçeklerin insanlar üzerindeki etkisini azaltmak.
"... dünyaya yeni gözlerle bakıp özlemini çektikleri tadların, güzelliklerin düne vergi olmadığını, bugün de bulunabileceklerini anlarlar. Onlar da dönüp dönüp arkalarına bakmaz artık, bugünden hoşlanır, yarından umutlanırlar."
- "Üstad’ın Çile kitabının sonuna eklediği Poetika (Şiir Görüşü) bilinir ve harikadır. Türkiye’de şiir görüşünü ortaya koyan, şiir anlayışını temellendiren şair pek görülmediği için, bu alanda öncüdür de. Oysa Salih Mirzabeyoğlu’nun Şiir ve Sanat Hikemiyatı kitabının son bölümünü teşkil eden “Şiir Hikemiyatı” çok az bilinir; ve -bizim
Pascal’ın yıllar önce çok inceden fısıldadığı gibi insan “bugün”den sürekli kaçar. Nostalji ile düne uçar, hayalleriyle yarına kaçar. Oysa “dün” dediğimiz bir zamanlar kendisinden kaçtığımız bugün idi. Yarın dediğimizi de vakti geldiğinden ihtimal ki kendisinden kaçtığımız bir bugün olarak yaşayacağız. Kendimize huzur veren dünleri inşa etmek için, kendimizin inşa edeceği yarınları ummak için, şimdi ve burada olan ve aslında biricik günümüz olan “ bugün” ün sorumluluğunu üstleneceğiz. Yarınlara atfettiğimiz “Ah bir gelse!” özlemleri,dünlerin içinde bulduğumuz “keşke”ler,”bugün”leri elimizden kuş gibi kaçırtıyor.