Hatasını anlayan özür diler. Düzeltmek isteyen uğraşır, değer veren gösterir. Sevmek isteyen insan sevmek için bin tane sebep bulur. Bahaneler sevgisi emeği gönlü yetmeyenler içindir. Bu yüzden zamanınızı size kendinize hiç hissettirenlere değil, sizi değerli görenlere harcayın.
Çoktandır keder duymaz oldu artık. Kocasını unuttu, ama çocuklarının babasından hâlâ söz eder. Çocuklarını yetiştirmek için çalışır, parasını da annesine verir. Annesi bir kırbaçla yetiştirir çocukları. Fazla sert vurdu mu kızı “Başına vurma,” der. Öyle ya, çocuklarıdır bunlar onun, onları çok sever. Hiçbir zaman gözlerine çarpmamış, değişmez bir aşkla sever onları. Bazı bazı, oğlunun anımsadığı şu akşamlarda, ezip bitirici işinden (evlerde temizlik yapar) döndüğü zaman, evi boş bulur. Yaşlı kadın alışveriştedir, çocuklar daha okulda. Bir iskemleye yığılır, sonra, gözleri dumanlı, parkenin bir çizgisini şaşkın şaşkın kovalarken yitip gider. Çevresinde, gece yoğunlaşır, bu karanlıkta bu sessizliğin çaresiz bir sıkıntısı vardır. Çocuk bu sırada içeri girerse, bu omuzları kemikli, zayıf gölgeyi görür ve durur: korkar. Çok şeyler duymaya başlar.
Kitap, bir banka görevlisi olan Mr. Lorry'nin 14 yaşındaki Lucy Manette ile buluşması ile başlar. Buluşmada Lorry, Lucy'e öldü sandığı babasının aslında yaşıyor olduğunu anlatır. Baba Dr. Alexandre Manette, Fransa'daki Bastille hapishanesinde 18 yıl gizlice hapis tutulmuştur. Sonrasında ise eski hizmetçisi tarafından kaçırılıp
'Her kuş kendi cinsiyle uçtuğu gibi, her mizaç da kendi mizâcıyla huzur bulur. Bu sebeple ünsiyet edilecek kimseler arasındaki gönül denkliği ve kalbî beraberlik, maddî denklikten ve zâhirî yakınlıktan çok daha öncelikli olarak bulunmalıdır.'
Osman Nuri Topbaş
... mutlak bir kural vardır ki "insan aradığını bulur ve çaldığı hiçbir kapı yüzüne kapanmaz," yalnızca sabır, uygulama ve daimi ısrarcılıkla insan "Bilgi Tapınağı"nın kapısını aralayabilir.
Hayatın formu dehşet verici derecede kusurludur. Felâketler hep yanlış şekilde, yanlış insanların başına gelir. Hayatın komedilerinde acayip bir dehşet vardır, trajedileri ise farsla son bulur. İnsan hayatla temas ettiğinde hep yaralanır. Her şey ya fazla uzun ya da kısa sürer.
Bunca insan arasında gönlü gönlüne denk kimseleri bulursan, bunun sana verilmiş bir nimet olduğunu bil. Çünkü aynı gönüller birbirini nadiren bulur. Kıymeti de esasında burada, nadiratındadır. Bu dünya bir harman yeri; insan kendine benzeyeni nadiren bulur.
Bütün yaşadıklarımız akıp giderken
her şey zıddına dönecek tarihin eleğinde
Dağlar yarılıp ırmaklar geçilirken
eriyip gidecek coşkunun bağrında
keder ve her ölüm bir ömrü, her ömür kendini yaratacak bir gül arar ki
çeliğin sessizliği gülü de bulur ömrü de
"Eğer narsisizm faktörü çok güçlüyse kişi, kendini andıran bir aşk nesnesi seçerek tatmin bulur. Bir kişinin heteroseksüellik yerine homoseksüelliği seçmesinin veya bir erkeğin maskulen bir kadınla veya bir kadının feminen bir erkekle evlenmesinin sebebi budur."
Bu ete kemiğe bürünmüş erdem,Tanrı'nın malı olduğuna inandığı şeyin (aşk?) insanlar arasında da alışverişinin yapıldığını nasıl tahmin edebilirdi?
Fakat dağdan inen sular bile dereyi bulur, buzağı daha gözlerini açmadan, ak sütü emmek için memeyi arar ve bulur;...
...
Yeryüzünün bütün kısmet ve saâdetinin
Terkîbini, sadece Züleyhâ'da buluyorum.
0, kendini harcadıkça bana
Benim varlığım bir kıymet bulur.
Yüz çevirmiş olsaydı benden,
Anında telef olur giderdim hemen.
“Adalet nedir ki? İki güç çarpışır. Her biri kendince haklı olabilir. İşte burada bir İmparator düzeni sağlayacak çözümler bulur. Çarpışmaları önleyemez... ama sorunu çözebilir.”
“Nasıl?"
“En basit yöntemle: Karar vererek.”
“Dostlarını koruyarak ve düşmanlarını yok ederek.”