Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Viking1 uzay aracı Marsa indikten sonra ilk izlenimler (1976)
❝ Araç, gezegene konar konmaz hemen resim almak istiyorduk. Viking 1'in gönderdiği ilk resimler kendi ayak tabanlarına aitti. Mars'ın batak kumlarına gömülebilir korkusuyla bir an önce resmini almak istiyorduk. Resmin yavaş yavaş ve çizgi çizgi ekranlara çıktığını gördük. Karşımıza, aracın Mars yüzeyine konan ayak tabanının kocaman bir resmi çıktı. Az sonra daha başka fotoğraflar da gelmeye başladı. Sondaj aracının gönderdiği ilk resimler arasında Mars gezegeninin ufkunu görüntüleyen resim gelince hayretten donakaldığımı anımsıyorum. Bu hiç de yabancı bir dünya değildi. Bizim Colorado, Arizona ve Nevada'da buna benzer bölgeler vardı. Kayalar ve savrulmuş kum yığınları görülüyor, yeryüzündeki herhangi bir manzaraya benzeyen doğal ve yadırganmayan bir görünüm sergileniyordu. Bir başka deyişle, Mars'ta işte burası gibi bir yer denecek bir görünüm vardı. Kum birikintilerinin hemen ardından yüzünü buruşturmuş bir maden arayıcısının katırını sürerek karşımıza çıkması bizi elbet şaşkınlığa uğratırdı, ama yine de bu düşünce ters gelmiyordu insana. Oysa Venüs'ün yüzeyini gösteren Venera 9 ve Venara 10'un gönderdiği görüntülere bakarken, böyle bir düşünce zihnimin ucundan bile geçmedi. Şu ya da bu şekilde, günün birinde, Mars'ın kendisine döneceğimiz bir dünya oluşturduğunu biliyordum. ❞
"Yaşadığını yeniden fark et artık. Canlı cenaze gibi dolaşmaktan vazgeç. Çünkü sen böyle bir şey olup çıktın. Biliyorum, korku, derin katmanlı, şiddetli bir duygudur. Sinsidir ve hepimizin içinde bize işkence eden kendi şeytanımız yaşar. Ben, yakında ruhsuz bir kılıf olmaktan korkuyorum, seninse bu travmayı hiç aşamamaktan korktuğunu varsayıyorum. Ama sana bir şey, aslında çoktandır bilmen gereken bir şey açıklamak istiyorum, Mark. Korkunun bir evi vardır." Parmağıyla şakağına dokundu. "Burada, yukarıda. Ve burası aynı zamanda onun karşısına dikilebileceğimiz tek yer. Zamanımız kısıtlı, Mark ve bu zamanı korkuyla geçirmemiz savurganlık olur."
Sayfa 125Kitabı okudu
Reklam
Burası zaten yaşanılacak bir yer mi? İnsan boğuluyor! Herkes böyle birer köşede eziliyor!
Sayfa 8 - GünKitabı okudu
Ben mutfakta yaşıyorum ya da daha doğrusu şöyle söylemeli: Mutfağın hemen yanında bir oda var (şunu söylemeden geçmemeli, bizim mutfak temiz, aydınlık, çok güzel bir yerdir), ufak bir oda, mütevazi bir köşecik... yani daha doğrusu üç pencereli büyük bir mutfak burası, duvar tarafına benim için boydan boya bir paravan kondu, böylece oda gibi bir şey oldu, fazladan bir otel odası; her şeyiyle sade, rahat, penceresi de var, her şeyiyle - kesinlikle her şeyiyle rahat bir yer. İşte böyle benim köşeciğim. Ama canım, siz sakın, bunun arkasında başka, gizemli bir şey aramayın; mutfak işte burası, hepsi bu!
Sayfa 26 - Can Yayınları / 25. basım: Haziran 2020, İstanbul/Kitabı okudu
...benim dünyam senin olduğun yerdir. Değil mi ki sen şu anda buradasın, benim dünyam da burası... Böyle olunca da ne ben yalnızım, ne de burası ıssız bir yer. ____
Sayfa 44 - epubKitabı okudu
Cennet gibi yerler virane oldu diye gavurda keramet, Müslümanda kabahat arama!.. Eskiden buraların sahipleri burada yaşar, burada işlerdi. Sen sahipli memleketi sahipsiz eden beylerin yakasına yapış... Bir daha da öyle demin konuştuğun gibi konuşma... Bizim elimize geçen her yer neden böyle olsun? Burası bizim elimize geçti mi ki? Merak etme, milletin eline bir şey geçmedi; ovalar, dağlar üç beş fırsat düşkününün elinde toplandı... İşte o kadar...
Reklam
İyi de sığmıyor bu kadar insan artık bu şehre
Cadde çok kalabalık. Milyonlarca insan bu şehirde ne yapar? Çoğunun doğduğu yer burası değildir; sorsan dünyanın bir ucundan gelmiştir. Eskiden kızardım, ne bok yemeye gelirsiniz diye. Bir gün oturup düşündüm. Ben bu şehrin adamıyım, ama ya babam, dedem " Ne bok yemeye gelmişler?" Sonra böyle söylemez oldum. Allah bir pusula koymuş insanların cebine, ibre burayı göstermiş kalkmış gelmişler.
Cennet gibi yerler virane oldu diye gavurda keramet, Müslümanda kabahat arama! … Sen sahipli memleketi sahipsiz eden beylerin yakasına yapış… … Bizim elimize geçen her yer neden böyle olsun? Burası bizim elimize geçti mi ki? Merak etme, milletin eline bir şey geçmedi; ovalar, dağlar üç beş fırsat düşkününe toplandı… işte o kadar.
Sayfa 105
Tanıdık geldi :)
"hiç zengin bir yer değil burası, ne refah ne de faaliyet var; hayır, hayır, böyle gitmez, değişiklikler yapmak zorunlu...
868 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.