Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Büyümenin güzel tarafları­na kendilerini kaptıran genç delikanlılar bilmiyorlar ki, sperm damlası, yaşlanmaya başlayan bedenin dünyada kala­bilme endişesidir aynı zamanda. Sürekli ellerinde duran cep telefonlarından birilerine mesaj atıyorlar gün boyunca. Bu çocuklar, hiç nietzsche okuyamıyorlar.
Sayfa 25
Köylünün dizüstü bilgisayara, cep telefonuna, atom bombasına veya jet uçağına nasıl tepki vereceğini düşünün. Arthur C. Clarke'ın Üçüncü Kanununda ortaya koyduğu gibi: "Yeterince gelişmiş herhangi bir teknoloji büyüden ayırt edilemez." Teknolojimizin yarattığı mucizeler, eski insanların gözüne, suları yaran Musa veya su üstünde yürüyen İsa hikâyelerinden daha az olağanüstü görünmeyecekti.
Sayfa 107 - Bölüm 2 - Tanrı Varsayımı, Küçük Yeşil AdamlarKitabı okuyor
Reklam
202 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Kendimizin Distopyası
Benim aklımı başımdan alan kitap! Ne okusam diyenlere önerebileceğim, sıkılmadan sayfalarını arka arkaya çevirtebilecek üstüne üstlük konusu ile kendi içinde çelişecek. Yazar eminim bundan zevk almıştır. Ben yazsaydım alırdım. Bir kitap yazıp oluşturduğun atmosferde kitapları yasaklamak mı? Hatta yaktırmak ve kitabın adını kitapların yanma derecesini olduğunu söylediği Fahrenheit 451 koymak mı? Daha alırken bundan etkilenmiştim. Ama içine girip okuyunca, itfaiyecilerin asıl meslekleri yangın söndürmekten kitap yakmaya evrildiğini görmek, insanların sanal gerçekliklerde yitip gitmesi, kimsenin okumaması ve cahilleştirilmesi... Hepsi bugün ne yapıyoruz'u sorgulattı, biz nerdeyiz, önümüze koyulmuş cep telefonları mı bizi cahilleştiriyor bugun? Hayır bu daha acı, burda bir baskı var, baskı olduğu için karşı konulabilecek kısımlar var, insanın içindeki öfkeyi tetikleyen şeyler. Ama işte şimdi olduğumuz yerde baskı da yok, bizler kendimize yapıyoruz bunu...
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 202289,4bin okunma
Anne baba söz konusuysa, onları hiç önemsemeyiz. Çünkü fedakârlıklarını ve sevgilerini hep yanımızda bulacağımızı biliriz. Ancak kaybettiğimizde anlarız kıymetlerini.
ey sökülmüş cep! ey ıslak yorgan! ey bulduğu her bahaneyle çıngar çıkaran yardım et! yardım et! bana ilah mahvedecek bir uzuv lazım.
Reklam
" Güven, bütün ilişkilerin içsel bir parçasıdır ve uyum görece kısa sürede oluşurken, güvenin daha uzun sürede geliştirilmesi gerekir. " ( Siz birbirinizin iyiliğiyle içtenlikle ilgilendiğinizi gösterdikçe , sözler tutulup anlaşmalara sadık kalınlıkça , güven zaman içinde oluşur ve dürüstlük derecesi ona göre anlaşılır. )
" Farkında olun ya da olmayın, içsel kimlik tanımınız beden dilinizde ifadesini bulur. Sizin imzanız haline gelir. " ( Beden dilinizin sürekli olarak sizinle ilgili bilgi aktardığını unutmayın ; tutumlar, duygular, düşünceler hisler vs. )
" Hayatınızın bir noktasında bir tartışma başladığında size dönüp girmenizi söyleyen biri - bekli bir öğretmen veya ebeveyn - olmuştur. Neden? Çünkü uzaklaşmak bir teslimiyet işaretidir. "
Reklam
"Cep delik cepken delik Yen delik kaftan delik Don delik mintan delik Kevgir misin be kardeşlik"
Sayfa 157Kitabı okudu
Tekrar hikâyenin başlangıcına, Cegerxwîn'in “Kî ne em" parçasının seçilmesine dönelim. Şivan Perwer şöyle anlatıyor, “Rahmetli Avukat Kemal Badıllı bana Cegerxwîn'in Agir û Birûsk (Ateş ve Şimşek), Sewra Azadîye (Özgürlük Devrimi) ve Kî me ez (Ben Kimim) kitaplarını vermişti. Orada Kî ne em üzerinde çalışmaya başladım. 1971-1972 yıllarında bu şarkıya başladıktan kısa süre sonra ezberlemiştim. Sonra Avrupa'ya geldim ve çalışmaya devam ettim. Bu stran üzerindeki uzun çalışması 1979 yılına kadar devam eder, Perwer bu eseri albümde okumadan önce şarkının etkisini öğrenmek ister. O dönem kayıt cihazları ve cep telefonları da olmadığından kendi izni olmadan dağıtılmasından korkmadan şarkıyı rahatlıkla okur. “Ki ne em” parçasını ilk defa Köln'de okur.
Sayfa 99 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Zaman zaman. ..
Bir mucize değildir zaman. İyileştirmez, acıyı hafifletmez, unutmanı sağlamaz. Zaman sadece sisi dağıtır, gör diye yolu.
Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder.
Tuhaf bir mahluktu insanoğlu. Belki de en büyük gücü, başka çıkar yol olmadığını hissettiğinde, araziye uyum sağlamasıydı.
Sayfa 323Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.