Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İmamı Azam Ebû Hanife’den ra nasihatler; • Sana soru sorulmadıkça cevap verme. • Önce ilim öğren, sonra helal mal kazan, sonra evlen. • Münazara esnasında korkarak konuşma. • İnsanların hatalarını değil, doğrularını gözetle. • Tüm işlerde kişiliğini muhafaza et.
Hayırlı Sabahlar ...
Fuzuliye sormuşlar; "Sevmek mi daha güzel,sevilmek mi ?" Fuzuli cevap vermiş; "Samimi değilse,ikisi de Fuzuli..."
Reklam
Münzevî
Bir gün yaşlı bir münzeviye sorarlar: Sürekli yalnız olmaktan bıkmıyor musun? Yaşlı adam cevap verir: Yapılacak çok işim var. İki şahin eğitmem gerekiyor… Ve iki kartal... İki tavşan sakinleştirmek ve yılanı eğitmek. Eşeği gütmek ve aslanı evcilleştirmek. Ama senin etrafında hiç hayvan göremiyoruz! Neredeler? Onlar, içimizde yaşayan
Tarkovski Eyes Wide Shut filmini izleseydi ne hissederdi?
Sinemanın en önemli koşulluluklarından biri, sinemasal imgenin, görülebilir ve duyulabilir dünyanın fiili ve doğal biçimleri halinde tecessüm etmesidir. Sinemada betimleme doğalcı olmak zorundadır. ... Peki o zaman yönetmenin hayal gücü ne olacak? İç dünyamızda olup bitenler? Gece ve 'gündüz gördüğümüz bütün o düşler? ... Beyazperdeye yansıtılan 'düş'ün, hayatta görünür, doğal bir karşılığı olmalıdır. ... Öyleyse yapılması gereken nedir? Öncelikle, karakterin ne düş gördüğünün bilinmesi gerekir. Düşün ardında yatan gerçek, olgusal sebepleri tam olarak bilmek gerekir. ... Ve bunların, sis perdeleri, vb. gibi sözümona birtakım kurnazlıklara başvurmadan, olanca açık seçikliğiyle, eksiksiz bir biçimde beyazperdeye yansıtılması gerekir. İyi ama düşlerin özellikleri ne olacaktır: bulanık, belirginlikten uzak, gerçek dışı gibi oluşları? Benim bu soruya verebileceğim cevap, sinemada düşlerin 'bulanıklık', 'anlatılamaz olma' gibi özelliklerinin, hiçbir şekilde belirgin olmayan görüntüler anlamına gelmediğidir.
Dünyevîleşme ise Hz. Âdem’deki bir zellenin sonucudur. Her isyan, düşüş içinde bir düşüştür. Ahiret "cevher" ise dünya "araz"dır. Bunun için Allah Rasûlu ﷺ eşlerinin dünyevîleşme talebine müsbet cevap vermemiş, meşrubesine çekilmişti. Eşlerinin daha müreffeh bir hayat yaşama çağrılarına olumsuz yanıt veren Allah Rasûlü ﷺ ümmetine de dünyada garib olmayı, bir yolcu gibi yaşamayı emretti.
Sayfa 23
Reklam
Mesnevî-i Şerif'te çok ibret verici bir benzetme vardır.
Şöyle ki: Geniş, yeşil bir sahrada bir aslan yaşarmış. Yırtıcı bir hayvan olmasına rağmen yaralı olduğu için istediği hay- vanları avlayamıyormuş. Bir gün düşünür taşınır, hilekâr tilkiye başvurmaktan başka çare bulamaz. Tilki de şöyle bir teminat verir: "Hiç merak etme! Ben sana mükemmel bir av bulurum." Hilekâr tilki aç kalmış bir
Sayfa 232
“Kalbin Derinliklerindeki Çığlıklar”
Nereye atacaksın onun bıraktığı izi, diye sorar iç sesim. İzi bir köşeye bırakmak, ondan kaçmak mı gerek? Yoksa bu iz , hatıralarımda yaşamaya devam etmeli mi? Belki de cevap “KALBİN DERİNLİKLERİNDEKİ ÇIĞLIKLAR” da gizli…
Zannetme ki, sana kabuğu kır, diye cevap vereceğim... O zaman dağılırsın! Ve kendine mal et, kanınla işle ve canlandır. Kabuğun kendi derin olsun...
İbn Abdulhadi'nin ve kendisinin takipçisi tarihçilerin; İbn Teymiyye'ye muhalefet eden âlimlerin muhalefetlerinin kin ve hased kaynaklı olduğu iddialarına da cevap verdik. Âlimlere atılan bu suçlamanın doğru olmadığını ispatladık. Öyle ki onun hasmı olan âlimlerin çoğu âlim ve dindardı. Onların kendisine husumeti o dönemde aralarında baskın olan görüş ayrılığı ve ilmî tartışmalardan kaynaklanıyordu.
Sayfa 186 - Minber YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hep hazır o cevap jhjhj:))
Farklı zamanlar ve farklı karşılaşmalar. Tek sebebi buydu aslında. Onu belki başka bir koşulda tanımış olsaydım, ellerinde silah değil kalem görseydim mimar diyebilirdim. "Peki sen dışarıdan doktor imajı çiziyor musun?" "Bunun cevabı sende." "Ben kendimi dışarıdan görmüyorum ki," dedim ama yine de bana soracak olursa ben çizdiğimi düşünürdüm.
Sayfa 197 - İndigoKitabı okuyor
...bir dizi bilinen olaydan yola çıkarak başka bir olayın meydana geldiği, gelmekte olduğu ya da geleceği çıkarımını yapmamızı sağlayacak şekilde bazı koşullar olmuş mudur? Ya da böyle bir çıkarımı emin olarak yapamazsak, yüksek olasılık derecesiyle ya da her halükarda bir yarıdan daha büyük bir olasılıkla yapabilir miyiz? Eğer bu sorunun cevabı olumluysa, aslında hepimizin de inandığı üzere, kişisel olarak deneyimlemediğimiz olayların meydana geldiğine inanmakta haklı bulunabiliriz. Eğer cevap olumsuzsa, inancımız asla gerekçelendirilemez. Mantıkçılar bu soruyu kendi yalın ve basit haliyle pek de ele almamıştır ve ben de bunun net cevabını bilmiyorum. Şu veya bu yönde bir cevap ortaya çıkana kadar soru her fırsatta sorulmalı ve dış dünyaya olan inancımız da sadece hayvani inanç olmalıdır.
Muzaffer, kısa süre sonra dönüp subayların geliş nedenini bir cümleyle anlattı: "Efendim, silah, cephane arıyorlarmış." Bu cevap, Mustafa Kemal'in yüreğine su serpti. Aradıkları silahsa istedikleri kadar arayabilirlerdi ama bulamazlardı. Zira silahı kafasının içinde görüyordu. "Bu sersem adamlar işte böyledir," dedi ve ekledi: "Yalnız demire, çeliğe ve silah gücüne dayanırlar. Maddeden başka şey bilmezler. Bağımsızlık ve özgürlük uğrunda savaşa kararlı bir ulusun kudret ve gücünü anlamaktan acizdirler. Biz silah ve cephane değil, ülkü ve inanç doku kafa götürüyoruz!"
Sayfa 258Kitabı okudu
Ebû Hanife’den nasihatler; • Sana soru sorulmadıkça cevap verme. • Önce ilim öğren, sonra helal mal kazan, sonra evlen. • Münazara esnasında korkarak konuşma. • İnsanların hatalarını değil, doğrularını gözetle. • Tüm işlerde kişiliğini muhafaza et.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.