Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

yolgüncesi

yolgüncesi
@ciao_bella
Ben içeri düştügümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya Nazım Hikmet
gezgin_ucurtma
Bursa
Bursa
34 okur puanı
Ağustos 2021 tarihinde katıldı
“İnsanlarda hayranlık duyduğumuz şeyler, kibarlık ve cömertlik, açık kalplilik, dürüstlük, anlayış ve duygudaşlık gibi nitelikler, aynı zamanda sistemimizdeki arızanın da ayrılmaz parçaları. Nefret ettiğimiz özellikler, kurnazlık, hırs, açgözlülük, gaddarlık, bencillik ve menfaatçilik ise başarının anahtarları. İnsanoğlu ilkinin kalitesine hayranlık duyarken, ikincinin meyvesine bayılıyor.”
Sayfa 141Kitabı okudu
Reklam
Bende genç yazarlara aynısını yapmak istedim. Bu amaçla kitaplarını, tanıtan yazılar yazdım. Ünsüz yazarların kitaplarına önsöz yazdım. Bundan dolayı beni yerdiler. Hiç aldırmadım. Ünsüz demek değersiz demek midir ? Bir genç yazar, bir işci kitap yazıyor, büyük umut ,hem de olumluluk değilmi? Değerliyi, değersizliği zaman ayıklar. Böbürlenmeyelim zaman bizi de ayıklar.
Sayfa 17 - papirüsKitabı okudu
Dünyadaki en kötü şey, bir insanın son sığınağı olması gereken adalete, hukuka güvenini yitirmesidir.
Sayfa 106Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Piyano çalarken ruhumun en uzak köşelerinde saklanmış güzellikleri bulup çıkarmaya çalışırım.Güldüren ve ağlatanla birlikte,binlerce derin duygu. Aradığım duyguları bulamamak beni deli eder. Reddedilmiş olmak gibidir bu. Dünyadan kovulmuş olmak gibidir bu. Aradığımı bulana kadar evin içinde çılgınca oraya buraya koşar dururum. Sevgi herhalde böyle bir şeydir. İyi ya da kötü olan değil, doğru ya da yanlış olan değil. Somut bir şeyde değil. "tîn"dir bu. Tutku ve aşk...
Sayfa 46 - müzik ansiklopedisi yayınlarıKitabı okudu
Yetenek "yarar"ın çocuğudur. Konsantrasyon ile çay kaşığını büken, meditasyon ile kül tablasını havada tutabilen insanlar "yetenekli" grubuna girmezler. Bu tür bir gücün topluma yararı yoktur. Yetenek, mutluluk ya da acılar, çirkinlik ya da güzellikler üzerine yoğunlastirir emeğini "insan" için. Mozart'in, nazım Hikmet'in, dostoyevski'nin, aşık veysel'in, newton'un yaptığı budur.
Sayfa 65 - müzik ansiklopedisi yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ben şairim Halkların emrinde, kolunda, safında. Satırlarım vardır kahraman, Satırlarım vardır cılız, cesur ve sıtmalı. Ahdim var : Terli atlet fanilalı göğüslerden Püfür püfür geçeceğim. Bir de aşığım, kanlıbıçaklı Yar için serden geçeceğim. İnan ki ciğerparem, inan ki sevgilim Bu hususta : "Üçten, beşten, senden geride kalan değilim"
“Bu gece beş mayısı altı mayısa bağlayan gecedir. Bu gece denizlerin ermişi İlyasla karaların ermişi Hızır buluşacaklar. Dünya kurulduğundan bu yana bu iki ermiş her yıl, yılın bu gecesinde buluşurlar. Eğer bir yıl buluşmayacak olsalar, denizler deniz, topraklar toprak olmaktan çıkar. Denizler dalgalanmaz, ışınlanmaz, balıklanmaz, renklenmez,
(..) Ne mi yapacağım bundan sonra? Ayak izlerimi silmek için sana gelen yolları tersinden yürüyeceğim.Şiir okumayacağim bir süre.Hediyelik eşya satan dükkanların önünden geçemeyeceğim.Senin için biriktirdiğim yağmur suyunu bir gül ağacının dibine dökeceğim.Yeni bir yanlışlık yapmamak için telefonlara çıkmayacağım.Ardı kuş resimli aynalar arayacağım mahalle pazarlarında, gençliğimi anımsamak için. Emekli kahvehanelerinde yaşlılarla konuşarak sonumu görmeye çalışacağım. Fotoğraflarını güneşe koyacağım bir an önce solsun diye.İçinde ay ışığı,iğde kokusu ve begonvil bulunan tüm resimleri duvardan indireceğim.Mican türküsünü asacağım yerlerine.Falcı kadınlara inanmayacagim artık.Trafik polislerine adres sormayacağim.Geleceğe ışık düşüren bir gülüşle gülmeyeceğim kimseye.Fesleğenden başka bir çiçek koymayacagim penceremin önüne. Büyük kentlerin varoşlarında çırpınan üç milyon yurtsuza evimi açacağım.Nerde bir kayıp,bir faili meçhul varsa bıraktığı acının yanına resmimi asacağım.Şaşırma yetimi korumak için yeni aşklar bulacağım kendime. Ne yapacağımı sanıyorsun ki, tenin tenime bu kadar sinmişken; ömrüm azala azala akarken önümde, gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken...Senin korkularını, benim inceligimi doldurup yüreğime, bıraktığım boşluğu yonta yonta binlerce heykelini yapacağım.
Sayfa 111 - kırmızıkedi yayınevi 9.baskıKitabı okudu
(..) Nice rönesanslar yaşandı - nice reformlar Mahkemeler kuruldu insanlık adına Birer Birer yargılandı krallar ve tanrılar Sen neredeydin ey ateşin ve güneşin çocuğu Gül sevmene bile konulurken yasaklar Sen neredeydin Tersine mi akıyordu yoksa bütün irmaklar Dağlardan derelere doğru süzülen bulaklar Dostan dosta haber ulaştıran ulaklar Her şey tersine mi dönmüştü bakışlar
Sayfa 41 - yurt yayınlarıKitabı okudu
(...) Uzaklık yoktur. Zorunluluk yoktur. Alınır satılırın dışındadır her şey. "bir kulak çınlaması /bir kirpik kırılması" zamanın ve mekanın dışına çıkarır sizi.Birini gerçekten özlemişseniz ancak o zaman yüreğiniz etinize batar. Hiç bir şey eksilmez yalnızlığın ülkesinde ömür hanım. Camlara vuran ayışığını bile, her şeyi kirpikle siler parlatirsiniz. Gelen sitem etmez, gittiğiniz bir iyilikle kucaklar sizi.Gerçeğin paramparça ettiği ne varsa - bir düş, bir niyet, bir olanak-bir kuyumcu titizliği ile orada bütünleyerek sabaha başlayabilir insan.Gecesini gündüzlerin, gündüzünü gecelerin dokuduğu has kumaşlardan bir yürek giysisidir.Bencil gibi görülen bir serdengeçtidir yalnızlık. Gider kalabalıktan yıkanır, gelir kalabalıktan yıkanır. Yalnızlık bizim içeriye ve dışarıya ışık veren biricik penceremizdir ömür hanım.İki kanadı vardır istekten ve korkudan; Çarpar durur bir ömür içimizde.." -
Reklam
(..) Sarayın sayısız odalarında bir uçtan bir uca üfleyen rüzgar Kanınımı donduruyordu. Bu ıslak, soğuk taş odaları ısıtmaya çalışan mangallardaki kömürler bile ölgündü. İstanbul kendini lodosa bırakmış, denizin serpintileri altında kalmıştı. Sarhoş balıklar vuruyordu kıyıya ve deniz binbir artığını taşıyor, lodoscular ellerinde cuvallariyla yari beline kadar denize girmiş, dalgaların getireceği ganimeti bekliyorlardı.
Sayfa 30 - doğan kitap 33.baskiKitabı okudu
-Söz nazım'dan açılmışken bu konuda düşüncelerinizi ogrenelim. Bir de genel olarak siirin muziklendirilmesi hakkinda diyecekleriniz var mi? *nazım Hikmet'in siirlerini benden once, benden daha yetenekli muzikciler getirseydi dinleyiciye, bugün elimizde daha iyi ornekler bulunabilirdi. Böyle bir boşluğu doldurmak gücümü aşşa da denemeye değdi doğrusu. Aydın bir ozanın siirini bestelemek kolay bir iş değil. Siir, müziğin ogeleri icinde olumsuz anlamlar kazanıp gücünü yitirebilir. Gürültüye gidebilir, hatta gülünç olabilir. Muzik, sözdeki duygusallığı abartır, ortaya çıkarır. Bu nedenle de, yanlis bir yorum abartılmış olacağından, kolayca anlaşılır. Siirin kuruluşundaki denge bozulur. muzik, siirdeki bu dengeyi bozmadan geliştiriyor, etkisini arttırıyorsa işe yarar. Ben bunlardan korktuğum için, şiirin dizelerine uygun müziği bulamadığım zaman, siiri müziksiz okumayı yeğ tutuyorum.besteci değilim ama bunları düşünmekte buyuk yarar görüyorum. (cumhuriyet, 18 Aralık 1978)
Sayfa 111 - adam yayıncılık 6.baski 1998Kitabı okudu
"sayın dinleyiciler! Radyolarimiz, halkımızı ekonomi bilimi alanında aydınlatmak amacıyla,(en güzel sermaye ozel sermayedir) adlı yeni bir kültür programı dizisinin yayınına başlamış bulunuyor. Bu bilimsel yayın programını, milli bankalarimizin yönetim kurulu uyeliklerinde görevli bir profesör kurulu hazırlamıştır. İlgiyle dinleyeceginizi umduğumuz bu program dizisinin ilkini sunuyoruz.
Sayfa 82 - adam yayıncılık 13.basimKitabı okudu
"sarkilarimiz Çam Ormanlarında rüzgar gibi bize kendini Hep bir ağızdan okutmalidir! Sarkilarimiz On safta en onde saldirmalidir dusmana Bizden once boyanmalidir Sarkilarimizin yuzu kana Sarkilarimiz Varoslarda sokaklara cikmalidir Sarkilarimiz Tek bir yüreğin perdeleri inik Kapısı kilitli evde oturamaz Sarkilarimiz Rüzgara cikmalidir. "
Sayfa 114 - Yalçın yayınları 2. Baskı 1994Kitabı okudu
Üç tenha köpek (..) gece bir'den sonra uykularda yer bulmak zor eski karakollarda korkuların gürültüsü cebimizden çıkarmıyoruz ellerimiz titriyor eylül çakallarından kaçıp gizlenerek birbirimizi eskittik işin kötüsü üç sonbahar sürgünü üç tenha köpek kaç nefes daha noksan sabahtan sabaha kaç karış daha yorgun her akşam üstü çoktan yıkılırdık öfke ayakta tutmasa en çetrefil yanımızla böyle direnmesek bir ben bir yağmur hazırlığı bir de sabiha bulutlara havlayan üç tenha köpek
Sayfa 95 - is bankası yayınlarıKitabı okudu
Çocuktum. İşçi çocuğu. Dökümhanede çalışırdı babam. Dökme demirin sıcağı kadar sıcaktı babamın yüreği. Ayda bir iş tulumunu getirirdi anama. Tulumu temizlemek için üç gün uğraşırdı anam. Üç gün fırçalardı. “Tulum böyle olursa ciğerleri ne olur” derdi. Babamın öksürük nöbetlerinde uyanırdım. Ciğerinden korkardım. Korku ne demek ki çok çok korkardım. Bir gün “baba” dedim! “Sen ölecek misin?”dedim. Dudağımı büzdüm, ağladım! O da ağladı. Sarılıp sarılıp ağladı. Babam, buğday benizli babam… Aslan yürekli babam… Ciğeri delik babam… ____
Sayfa 128Kitabı okudu
Reklam
(..) Çalmadan, cirpmadan, bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi?
Sayfa 248 - Çınar yayınları 4 baskı 1992Kitabı okudu
(..) Baktım gokte kırmızı bir uçak Bol celik bol yıldız bol insan Bir gece sevgi duvarını aştık Düştüğüm yer oyle açık oyle seçik ki Başucumda bir sen varsın bir de evren Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi Yalnızlığım benim çoğul türkülerim Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi
Othello şu konuda haklıdır: insan bilmediği bir gerçekten dolayı huzursuzluk duymaz. En acı gerçek bilinmediği zaman acıtmaz. Insan yüreğini yaralayan olaylar ancak bildiği gerçekler kadardır.
Sayfa 179Kitabı okudu
"Vicdanların en büyük kaygısı, günah işlemek değil, saklamaktir günahlarını "
Sayfa 177Kitabı okudu
"Ahlaksal ilkeleri olmayanlar genellikle bir bayrağa sarılırlar, soysuzlar da daima ırklarının saflığıyla övünürler."
*yüreğim bir tarla kuşu gibi şarkılar söylüyordu "
Sayfa 25 - oda yayinlari 1.basim Nisan 1976Kitabı okudu
Reklam
"Memleketin asıl emek işlerinde çalışanlar arasında zaten hiç bir fark yoktu. Bu yalnız Türkiye için değil, dünyanın bütün emekçileri bu bakımdan aynı bezin eniydiler."
Sayfa 256 - Remzi kitap evi 1972Kitabı okudu