Bre zavallı insan, az mı derdin var ki kendine yeni dertler uyduruyorsun. Az mı kötü haldesin ki, bir de kendi kendini kötülemeğe özeniyorsun. Ne diye yeni çirkinlikler yaratmaya çalışıyorsun? İçinde ve dışında zaten o kadar çirkinlikler var ki! O kadar rahat mısın ki rahatının yarısı sana batıyor? Tabiatın seni zorladığı bütün faydalı işleri gördün bitirdin, işsiz güçsüz kaldı da mı başka işler çıkarıyorsun kendine? Sen tut, tabiatın şaşmaz, hiçbir yerde değişmez kanunlarını hor gör, sonra o senin yaptığın, bir taraflı, acayip münasebetsiz kanunlara uymaya çabala. Üstelik bu kanunlar ne kadar özel, dar, dayanıksız, gerçeğe aykırı olursa gayretlerin de o ölçüde artıyor senin. Mahalle papazının sana emrettiği gündelik işlere sıkı sıkıya bağlanırsın; Allah’ın, tabiatın emirleri umurunda değildir. Bak, bir düşün bunlar üzerinde: Bütün hayatın böyle geçiyor.
Amerika’ya daha ilk ayak bastığımda başlamıştı gariplikler silsilesi. Bilen bilir, yurt dışında okumaya gittiğiniz zaman üniversite size bir “host family” ayarlar, yani sizi misafir edecek Amerikan aile .. Siz de hem seyahatin yorgunluğunu atlatır hem de bu sırada kendinize kalıcı bir yer bulursunuz.
Benim kalacağım aile de şimdiye kadar
Sarayından çık, kenar mahallelerde şöyle bir dolaş. Gör ne sefalet, ne çirkinlikler var. Köpeklerle insanlar yan yana yatıyorlar. Bir lokma ekmek için namuslar satılıyor.
Nazan Bekiroğlu'nun okuduğum ilk ve tek kitabı. Böyle nazenin bir insanın kitaplarını okumak gerçekten çok farklıymış.
Kendisi bize en sıradan gelen olaylara, duygulara, nesnelere betimlemeleriyle öyle bir renk çalıyor ki , zerafetinden gözlerimiz kamaşıyor. Güzelliğe dair tasvirleri okudukça kalbinizde bir sıcaklık, ruhunuzda bir hafifleme
Şehrin üstüne çirkinlik yığınları çökmüştü. içinde herkesin bir payı olan çirkinlikler ..
mimarıyla , mühendisiyle , ressamıyla , yazarıyla ,bütün aydınların rahatsız olmadan bir köşesinde yer almaya çalıştığı bir köşesine tutunmak için uğraştığı çirkinlikler ..
Her çeşit aydınıyla , okumuşuyla , korkağıyla , gerçek mücadelecisiyle bu çirkin taş, beton mozaik ve sarı badanalı çatı katlarına tutunmaya çalışan şekilsiz kalabalık ..'
Bankaya onbin koyup iki yıl sonra ellibin alangiller..
Sizin arkadaşlarınız .
"Sarayından çık, kenar mahallelerde şöyle bir dolaş. Gör ne sefalet, ne çirkinlikler var! Köpeklerle insanlar yanyana yatıyorlar.!
Bir lokma ekmek için namuslar satılıyor.."
Nedir çirkin? Göze hoş görünmeyen diyeceksiniz. Hangi göze? Göz herkeste var, ama görmek, bakmak, anlamak bir eğitim işi. Hep çirkinlikler içinde yaşamış, çirkinlikleri görmüş, yaşamı çirkin bir ortamda geçen kişi, bilir mi güzelliğin ne olduğunu?
"Yaşamak, elbet iyidir ama çirkinlikler, basitlikler, zulümler günden güne çoğalmısa sen de bunları yakından izlemişsen o zaman yaşamak, bir çeşit işkence sayılmaz mı?"
Alıntı...
"Araştırmalar gösteriyor ki, boşanmaların büyük çoğunluğunun sebebi evliliktir." Hadi canım sende ciddi olamazsın. :)
Gevezelik》Yine ortalığı karıştıran kitaplardan bir tanesiyle karşınızdayım. Kimi çok alıntı ve inceleme yapmamı istedi kimi kitap hemen bitsin de kurtulalım <şu acımasız gerçeklerden> dedi yani sonrasını ben