Cinsellik bir çok toplumda, dinlerde ve inançlarda yasaklanmış, lanetlenmiş bir hazdır.
Cinsel ahlak, toplumların sosyal yapısı ve dini inançları ile bağdaşır durumdadır. Bu tarz bir çok inanç evlilik dışı ilişkiyi "şeytani" olarak nitelendirerek rahat konuşulamayan ve baskılanmış toplumlar yaratarak hazzı lanetler ve tanrı katındaki
Merhaba kardeşler;
Meşhur Fransız düşünür Roger Garaudy ile ilk tanışıklığım, okuduğumda beni mahcubiyetle düşündüren şu satırlar olmuştu:
Garaudy, 1982 yılında İslam’ı seçtikten kısa bir süre sonra Türkiye’ye gelir ve bir cumartesi günü Taksim’de bir otelde konferans verir İstanbullulara. Konuşmasının sonunda bir gazeteci, cüretkâr bir üslupla,
ARTHUR SCHOPENHAUER …
Bir deha, edebi dili harika olan düşünür... Yazdıklarını okurken illaki kendinizden tespitler bulacaksınız.Arthur belki insan sevmez ama insanı çok iyi tanıyıp ve yerinde tahliller yapan bir şahsiyet.Ona hayranım.Her ne kadar katılmadığım noktalar da olsa. Açık sözlülüğü, yapmacıktan uzak olması beni en çok çeken şey.Şunu
Bağımsızlığımızın Timsali olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun!
* * *
“Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız.” 1923, Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Qazî Muhamed, Mahabad Kürt Cumhuriyetinin kurucusudur..
Kürdler için son nefesine kadar çaba göstermiştir.. Hatta idam edileceği gece ona vasiyetnamesini yazması için müsaade ediliyor o Kürd halkı için 3 sayfa vasiyetname yazıyor..
Acem zabıtalarından biri, "Qazî bırak bu anlamsız işleri ailen için bşey yazmak istiyorsan yaz.. Geç oldu
Bitirmiş olmamın dayanılmaz hafifliği..
Okuduğum ilk Milan Kundera kitabıydı muhtemelen son olmayacaktır. Çünkü anlatış tarzı gerçekten güzel, şahsen beğendim ben. Bık bık bık :)
1960-1970 yılları arasında Prag'da geçen ve politik ( Rusların Çekoslavakya'yı işgali, savaşın kötülüğü gibi konular) bir arka planı var kitabın.
Bu arka planın
https://1000kitap.com/yazar/Irvin-D-Yalom ile çoğu insan gibi
Nietzsche Ağladığında ile tanışmıştım. Daha önce böyle bir kitap okumamıştım – psikoterapinin revaçta olmadığı zamanlardı- Psikanalizin doğduğu yıllar Nietzche, Brauer, Freud, bir de yazarın o kendine özgü anlatım tarzıyla birleşince uzun süre
Çok eşlilik (poligami/teaddüd-i zevcât), yani erkeğin aynı anda birden fazla kadınla evlenmesi insanlık tarihinde bilinen ve uygulanan bir kurumdur.
İslâm hukuku da belirli şartların ve gerekçelerin bulunması halinde çok eşlilik kurumunu bir ruhsat hükmü olarak kabul etmiş ve bunun sayısını dört ile sınırlandırmıştır.
İslâm hukukunda çok eşlilik,
Müthiş bir kitap okudum. 1932'de yazıldığına inanamıyor insan. Bugünü bile aşan bir distopya ile karşı karşıya kaldım.
Kitap, Londra Merkez Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi'nde bir grup öğrencinin gezisiyle başlıyor. Burada birim müdürü öğrencilere nasıl insan üretimi yaptıklarını bölüm bölüm anlatıyor. İnsanlar istenilen şekilde üretiliyor,
Peki, nedir kadının doğası?
İlk önce çocuk yapmak. (Birden çok çocuk, ne kadar keyifli bir durum.) Sevdiğimiz insan için keyifli yemek yapmak. (Bence mutluluğumuz için mutfaktan çıkmasak da olur.)
Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji Dergisinde Prof. Dr. Doğan Kuban'ın bir yazısını okudum. Yazının özeti şu; tek eşliliğin kadınların ve erkeklerin doğasına uygun olmadığı, monogaminin (tek eşlilik) de insanın icadı olduğu ve günlük yaşamda tarih boyunca monogami hiç olmadığı.
Cinsel aşkın anatomisi adlı kitabın yazarı antropolog Helen Fisher ise, 62
Sevgili https://1000kitap.com/Nordavind 'nın önerisiyle daha çok okurun yararlanması için belgesel önerilerimi bir iletide toplamaya karar verdim. İşte naçizane önerilerim:
*Kapitalizm sisteminin nasıl işlediğini, nasıl kandırıldığımızı, tüketime zorlandığımızı anlatan çok güzel bir belgesel: THE LIGHTBULB CONSPIRACY
*Kapitalizm ve şirket
Aaaah şu korku! Ne güçlü bir duygu. Üzerine binlerce dinlerin türediği, savaşların ürediği, türlerin neslinin tükendiği, doğayı dönüştüreyim derken ozonun eridiği...
(Spoiler) Zweig, kocasını aldatan bir kadının yakalanma korkusunun histerik kabuslarına kalem uzatmış. Adam karısını o kadar çok sever ki, kiralık bir kadın tutar ve karısına şantaj yaptırarak evine ve çocuklarına tekrar bağlanacağını düşünür. Kiralik kadın her defasında karısını tehdit ederek para koparır. Kocasının hesap edemeyeceği şey işlerin daha çok sarpa sarmasıdır. Kadın bir gün bu korkuyla intihar mı edecek yoksa kocası tüm yaptıklarını itiraf mı edecek?
Zweig' ın bazen insanüstü bir empati yeteneğinin olduğunu düşünüyorum. Karakterlerin beyninde yaşayan anormal bir üstad.
Ahlaksal durumları bir yana koyarak... Kadının kocasını aldattığını bile bile karısına böyle bir planı kurguluyor oluşu nasıl bir durum? Bunu sevgi diye mi açıklamalı yoksa adamın acizliği diye mi? Neden aldatırız, neden aldanırız? Aldananın haksız olduğu durumlar da var mıdır? Biyolojik çok eşlilik, kültürel tek eşliliğin önüne mi geçiyor sosyolojik evrimsel süreçte?
Sorular cevaplamak üzere sorulmamıştır...
~~Keyifli okumalar~~
~~Kitapla kalın~~
KorkuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2022103bin okunma
Kendisi de aynı zamanda bir filozof olan İngiliz yazar
Aldous Huxley 'in distopik romanı. Felsefik cümleler içeriyor kitap. Evlilik, anne baba, insan yetiştirmek yok. Kuluçka makinasında insan yetişiyor, bebekler şişeden sosyalleşmiş olarak çıkıyorlar. Klasik koşullanma yöntemiyle onlara nasıl bir insan olmaları gerektiği anlatılıyor şişeden